Sabah çok güzel bir hisle uyanacak gibi oldum. Yastığıma daha çok sarıldım ve başımı gömdüm. Yastık çok sertti fakat bunu umursamadım. Çünkü güzel kokuyordu.
Ya da durun bir saniye, yastık benim saçlarımı nasıl okşasındı?Gözlerimi aralayıp ellerimle ovuşturdum. Yattığım yere baktığımda koca bir bedenle karşılaşmıştım. Bakışlarımı yukarı çıkarttığımda Pusat ile göz göze geldik.
"Günaydın güzelim. Normalden daha uzun uyudun, herhalde kabustan sonra uyku çok huzurlu geldi, ha?" dedi sırıtarak. Yanaklarım al rengini alırken hızla yataktan kalktım.
"Hiçte bile! Ben şey için..."
"Ney için?" dediğinde sanki bu dururmumdan daha çok zevk alırmış gibi gülmeye başladı.
"Of ya!" deyip odadan çıktım. Kendi kaldığım odaya gelip banyoda elimi yüzümü yıkadım. Kıpkırmızı olmuştum. İtiraf etmek gerekirse hoşuma gitmedi sayılmaz ama onun benimle alay etmesi beni hem sinirlendirmiş, hemde oldukça utandırmıştı. Adama resmen rezil olmuştum.Odaya geçip dağınık yatağı topladım ve komidinin üzerine duran telefonumu arka cebime koydum.
Boy aynasından kendime baktığımda yüzüm solgun gözüküyordu. Saçlarım dağılmıştı. Parmaklarımı aralarından geçirip olabildiğince düzeltmeye çalıştım. Ayaklarıma düştü bakışlarım. Hafif sızlıyorlardı ama diğer günlere nazaran daha iyilerdi. Sinir krizi geçirdiğim gün cam kırıklarına basmanın cezasını şimdi bununla çekiyordum.
Bedenime baktım. Kendimi zayıflamış hissediyordum. Günlerdir doğru düzgün yemek yemiyordum ve bu kendini oldukça belli ediyordu.Daha beklememeye karar verip odadan çıktım ve aşağı indim. Hizmetli kahvaltı için sofrayı hazırlıyordu. Pusat ile Emir ise bir konu üzerinde konuşuyorlardı fakat anlamamıştım.
Pusat'ın yanındaki tekli koltuğa oturmamla hafiften sırıttı ve göz kırptı. Anında bakışlarımı kıpkırmızı olurken utanmamı Emir'in sesi böldü.
"Günaydın Sinem." demesiyle sadece başımı salladım. Buruk bir şekilde gülümsedi.Onunla böyle olmak beni her ne kadar üzse de elimde olan bir şey değildi. Madem benim arkamdan iş çeviriyordu, yaptığı hatayı düzeltmesini de bilecekti.
"Efendim kahvaltı hazır." diyen hizmetli kadınla sofraya geçtik. Ben daha bir şey demeden Pusat tabağımı doldurmaya başlamıştı bile.
"Pusat ben bunların hepsini yiyemem."
"Yersin yersin. Çok zayıfladın hem. Sana kilo aldırtmam lâzım." dediğinde kötü kötü ona baktım.
"İstemiyorum ben kilo almak falan, böyle gayet iyi." dediğimde beni duymuyormuş gibi davranarak tabağımı tepeleme doldurdu.
"Pusat abi domatesten çok koy. Sinem çok sever." dedi Emir. Ona döndüm. Dudaklarında hafif bir tebessüm, gözlerinde hüzün vardı. Aklıma gelen anıyla bende gülümsedim.3 Temmuz 2018
Emir'in çağırdığı ufak dükkana hızla girdiğimde etraftaki masalara göz gezdirdim. Telefonla ilgilenen Emir'i gördüğümde onun yanına ilerledim. Karşısına oturduğumda nihayet beni farkedebilmiş ve kafasını kaldırabilmişti.
"Oo Sinem Hanım, sizi burada görebilmek ne büyük şeref. Hiç gelmeseydiniz de olurmuş hatta. Bende kök salmış meyve veriyordum az kalsın, yarın sana getirirdim-"
"Ay yeter Emir, alt tarafı bir 15 dakika geç kaldım."
"15 saat olmasın o-"
"Emir!" diye sinirle konuştuğumda eliyle ağzına hayali bir fermuar çekti.
"Tamam tamam sustum."Yanımıza gelen garsonla Emir serpme kahvaltı istediğimizi söyledi. Siparişi verdikten sonra konuşmaya başladık.
Donatılan sofrayla aç olan karnım kendini belli etmişti.
"Kurt gibi açım valla." dedi Emir.
"Sen hep açsın zaten Emir." dedim gülerek.
"Bak hele velete bak. Abinim ben senin." dediğinde göz devirdim. Aramızda olan yaş farkı yüzünden sürekli bunu dile getiriyordu. Ona nadiren de olsa abi demem gururunu okşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÖPORTAJ
ChickLitSinem, çalıştığı ajanstaki patronunun yoğun ısrarları üzerine bir mafya ile röportaj yapmaya gider. Ancak adamın röportaj yapmayı istememesi üzerine geldiği yere geri dönerken böyle büyük bir görüşmeyi kaçırdığı için işinden de olmuştur. Sinem böy...