Yaşadığım korku nedeniyle gözlerimden yaşlar boşalırken ne yapacağımı bilmiyordum. O kadar çok silah sesi vardı ki istemsiz kulaklarımı kapatıyordum. Kendi hıçkırık seslerimi bile duyamayacağım derecedeydi.
Pusat bir yandan camdan ateş ediyordu, bir yandan da arabayı sürmeye çalışıyordu. Ani fren yapmasıyla başımı vurmaktan son anda kurtarmıştım. Bir şey olmuş olmalıydı çünkü şuan durabileceğimiz bir durumda değildik, bir an önce buradan uzaklaşmamız gerekiyordu.
Pusat'ın bağrarak bir küfür savurmasıyla yerimden sıçradım. Torpidodan bir diğer silahı almasıyla bu sefer elinde 2 silahla ateş etmeye başlamıştı. Başımı hafifçe kaldırıp dışarı baktım. Çıkmaz sokağa girmiştik. Aksi gibide arabanın tüm camları yerle bir olmuştu. Kaçacak yerimiz yoktu ve oldukça savunmasız durumdaydık."Sinem telefonumdan Emir'i ara adamları toplayıp buraya gelmelerini söyle. Çabuk!"
Ellerin titrer vaziyetteyken dediğini yaptım ve Emir'in numarasını tuşladım.
"Efendim abi?"
"Emir yardım et ne olur!"dediğimde bir süre telefondan ses gelmedi."Sinem, sorun ne? O ateş sesleri nereden geliyor?"
"Arabadayız birden arkamızdaki adamlar bizi sıkıştırıp ateş etmeye başladılar çıkmaz sokağa girdik ne olur yardım et!"
"Tamam, tamam güzelim sakın korkma sakin ol tamam mı, adamları toplayıp geleceğim ben sakin ol..."
O sakin olmam gerektiğiyle ilgili şeyler söylerken birden telefon kapanmıştı. Benimse dua etmekten başka çarem yoktu. Kendim için değil, Pusat için. O kadar adama karşı tek başınaydı, üstelik yeni ölümden dönmüştü. Ona yeni kavuşmuşken tekrar o korkuyu yaşamak istemiyordum.
Bir süre sonra mermisi bitmiş olmalıydı ki silahları bir kenara atıp yanıma çömeldi. Silah sesleri hâlâ devam ediyor, bir türlü susmak bilmiyordu.
Beni kendine çekip sarıldı.
"Korkma güzelim, kurtulacağız buradan tamam mı, sana asla bir şey olmasına izin vermem." deyip bir yandan da saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.Her ne kadar sakin gözükse de onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Bunu biza kimib yaptığı hakkında bir fikrim yoktu ama yürek yemiş olmalıydı. Pusat Aslan ismi söylenince herkesin yerinde titrediği bir adamdı. Ona böyle bir suikast düzenlemek için yürek yemek gerekirdi.
Arabanın içinin yavaş yavaş dumanlarla dolduğunu farketmemle ağlamam şiddetlendi. Kapana kısılmıştık, elimiz kolumuz bağlıydı. Araba alev alırsa sağ çıkmamız imkansız gibi bir şeydi. Çünkü kaçacak bir yerimiz yoktu.
"Pusat, Pusat yalvarırım bir şeyler yap dumanlar çıkıyor!" diye ağlayarak ona baktığımda gözlerini kapatmıştı. Sol yanağından bir damlanın düşmesiyle daha çok ağladım.
Pusat Arslan ağlıyordu!
O bile ağlıyorsa gerçekten korkmam gerekiyordu. Çaresiz kalmıştı.
Saçlarımı okşarken bir yandan da mırıldanıyordu.
"Kurtulacağız, kurtulacağız. Hiç bir şey olmayacak. Söz veriyorum sana hiç bir şey yapamayacakalar." derken daha çok kendini ikna ediyor gibiydi.
Arabanın içindeki dumanlar çoğalırken Pusat beni kendinden ayırdı yüzümü avuçlarının arasına aldı.
"Can parçam, kalbim benim. Şimdi beni iyi dinle tamam mı? Bir kaç dakika içinde bu arabadan kurtulmamız gerek. O yüzden şimdi kapıyı açıp şurdaki kapısı açık binanın içine doğru koşacaksın ve herhangi birinin evine sığınacaksın. Anladın mı beni? Onlardan yardım istiyeceksin. Sakın dışarı çıkma, ve elinden geldiğince o eve girerken çabuk ol. Seni farkederler-" sözlerine devam ederken onu kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÖPORTAJ
ChickLitSinem, çalıştığı ajanstaki patronunun yoğun ısrarları üzerine bir mafya ile röportaj yapmaya gider. Ancak adamın röportaj yapmayı istememesi üzerine geldiği yere geri dönerken böyle büyük bir görüşmeyi kaçırdığı için işinden de olmuştur. Sinem böy...