"Ne işin var senin burada Pusat?" diye sorduğumda oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. "Buraya senin yanına gelmiştim ama bir baktım ki yoksun. Sonra tem gidecekken kilimin altında anahtar olduğunu fark ettim. Düşündüm ki Sinem'e sürpriz yapmalıyım. Bu arada dolapta hiç bir şey eksilmemiş aldığımız şeylerin paketi bile açılmamış, yemek yemiyor musun kız sen?"
1 numaralı ne diyon sen bakışlarımı atarken burnuma gelen balık kokusuyla arkamı döndüm.
O NASIL GÜZEL MASA ÖYLE!
"Sen ne zaman yaptın bunları?" dedim şaşkınlık içerisinde. Ağzım açık kalmıştı resmen.
Mafyalar da yemek yapabiliyor muydu?
"Hadi geç yeni çıkardım fırından, soğumasın." dedi ve eliyle belimden hafifçe tutup masaya yönlendirdi. Birlikte masaya oturduk ve balıklarımızı yemeye başladık. Pusat'ın bir kaç sorusu ve kısa bir sohbet sonrasında masada bize sessizlik eşlik etmişti. Tabi arada birbirimize kaçamak bakışlar atmamızı saymazsak.
***
Aradan geçen 1,5-2 saatlik sürenin ardından yemeğimizi yedik ve beraber etrafı topladık. Böyle bir adamın ev işlerinde yardım etmesine alışmam gerekiyordu sanırım. Aşkın insanlara neler yaptırabileceğinin kanıtı olarak Pusat'ı gösterebilirdiniz. Bunları her erkek yapabilirdi, fakat Pusat soğuk ve buz gibi bir adam olduğu için bunları yapmasını ondan beklemezdim ve bu beni oldukça şaşırtıyordu.
İşlerimizi bitirip içeri geçtik. Pusat şuana kadar farketmediğim koltuğun üzerindeki poşeti aldı ve içinden bir CD çıkarttı. "O ne?" "İzleriz diye bir film aldım." "Umarım bu bir koku filmi değildir(!)" diye gözlerimi devirerek konuştuğumda bu halime güldü. "Yok bu sefer kıyamadım sana komedi filmi aldım." "Allah razı olsun ya!" dediğimde bir şey demedi ve yüzündeki sırıtışı silmeden filmi açmaya başladı. Bende ışıkları kapattım ve koltuğa uzanarak bacaklarımı kendime çektim. Ev sanki soğumuştu.
Pusat'ta filmi başlattıktan sonra ceketini çıkarttı ve karşımdaki kanepeye uzanarak ellerini başının altında birleştirdi.
Her gün o ceketle gidip geliyordu işe, bunalmıyor muydu? Bence bir erkeğin takım elbise giymesiyle bir kadının elbise giymesi eşdeğerdi ve her gün elbise giydiğimi düşünmek bile beni şimdiden bunaltmaya yetmişti.
Filmin 15. dakikalarına geldiğimizde evin artık çok fazla soğumaya başladığını farkettim. Aslında şimdi kalkıp petekleri açabilirdim fakat buna hiç halim yoktu. Gelen titremeyle bacaklarımı kendime daha çok çekip olduğum yerde küçüldüm. Yüzüm vücudumun aksine cayır cayır yanıyor gibiydi. Bu üşüme hissini ve titrememi düşünmemeye çalışıp filme odaklanmaya çalıştım fakat olmuyordu. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Gözlerimi kapatıp ağrının geçmesini umdum. Fakat yanılmış olmalıyım ki ağrının geçmemesi bir yana daha da şiddetlenmiş ve kendimi geçen dakikalarla daha kötü hissetmiştim. Yavaş yavaş uyku da bastırıyordu. 5 dakikalık gözlerimi dinlendirmek için kestirmem kimse için sorun olmazdı. Gözlerimi tekrar yumdum. Tam uykuya dalacaktım ki üzerimde hafif bir baskı hissetmemle gözlerimi araladım. Pusat nereden bulduğunu anlayamadığım battaniyeyi üzerime örtmesi benim işime gelmişti. O battaniyeyi nereden bulduğunu şuanlık sorgulamamaya karar verdim. Adam benim evime girip balık yapmıştı ve sofra hazırlamıştı. Battaniyenin yerini bilmesi artık benim için değişik gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÖPORTAJ
Chick-LitSinem, çalıştığı ajanstaki patronunun yoğun ısrarları üzerine bir mafya ile röportaj yapmaya gider. Ancak adamın röportaj yapmayı istememesi üzerine geldiği yere geri dönerken böyle büyük bir görüşmeyi kaçırdığı için işinden de olmuştur. Sinem böy...