BÖLÜM 14

13.1K 479 138
                                    

PUSAT ARSLAN

Sinem... Kalbim, canım, her şeyim. ona dokunduğumda ateşler içinde yandığını görmek beni öyle bir telaşlandırmıştı ki. Basit bir ateşti belki ama o ateşi düşürene kadar canımdan can gitmişti. Gözünden her yaş düştüğünde yüreğim parçalanmıştı. Neyse ki şu anda iyiydi. Göğsümde uyuyan bebeğime çevirdim bakışlarımı. Uyuyakalmıştı. Şuan o kadar tatlı gözüküyordu ki yanaklarını ısırasım gelmişti. Başımı saçlarına gömdüğümde huzurla gözlerimi yumdum. Çok güzel kokuyordu. Benim için mutluluk buydu işte. Onun yanımda olması.

Aslında şuan bu halde olmamıza bir yandan da şaşırıyordum. Bana çabucak güvenmişti ve 1 haftada bu kadar samimi olmamız garibime gitmişti. Gerçi benim de istediğim onun bana alışması, beni sevmesi değil miydi zaten? Alışma kısmını başarmıştım da, ne zaman beni sever bilmiyordum. Belki de beni hiç sevmeyecekti. Bunu düşünmek bana acı veriyordu ama gerçekler böyleydi. Bu ihtimal vardı ve ben bunun olmasını istemiyordum. Beni sevmesi için de elimden gelen her şeyi yapacaktım.

Bir zaman öyle kaldım. Onun kokusunu içime çekerek. Daha sonra televizyonu kapatıp güzel kızımı kucağıma aldım ve odasına götürdüm. Daha rahat uyuması için onu yatağına bırakacaktım fakat o kadar sıkı sarılmıştı ki bırakamıyordum bile. Son çare bende onunla birlikte yattım. Biraz bu şekilde kalır kolları gevşeyince ondan ayrılıp içeriye geçerdim. Tabi uyuya kalmasaydım.

***

Saçlarımda ve yüzümde gezinen parmaklarla uyanmıştım fakat gözlerimi açmadım. Bunu yapabilecek tek kişi Sinem'di ve eğer şimdi gözlerimi açarsam benden utanıp kaçardı. Bir kaç dakikalıkta olsa bu huzurlu anı bozmak istemedim.   

"Allah'ım aşık mı oluyorum ben acaba?"                                                                                                                       "İnşallah." dediğimde ellerini saçlarımdan çektiğinde sırıtarak gözlerimi açtım. Sinem'in yüzünü elleriyle kapatmış olduğunu görmemle hafifçe gülüp ellerini ellerimin arasına alıp öptüm.               "Utanmana gerek yok güzel kızım. Gerçek olmadığını biliyorum ama olsaydı o kadar mutlu olurdum ki..." dedim buruk bir tebessümle. İşlerimin çok yoğun olmasına rağmen benim dert ettiğim tek şey sevdiğim kadının beni sevmemesiydi. Şuan aramız iyiydi, hatta sevgili gibiydik ama ileride illaki aramıza mesafe koymak isteyecekti. Anlayışla karşılardım içim  acısa da.

Daha fazla utandırmak istemediğim için yanından kalktım. Normalde içeride yatacaktım fakat uyuyakalmış olmalıydım.                                                                                                                                                    O da yataktan kalktığında içeri geçtik. Koltuğun üzerinden ceketimi aldım ve giyindim.                       "Ben gideyim artık."                                                                                                                                                              "Kahvaltı yapsaydık." dedi elini boynuna atarak utangaç bir tavırla. Bu haline gülümsedim.              "İnan tüm günümü seninle geçirmek isterdim fakat işe gitmem lazım. Ama istediğin zaman arayabilirsin. Hatta en ufak bir problemde ara olur mu?" dediğimde gülümsedi ve beni başıyla onayladı.

Gülüşüne yandığım kadın.

Bir süre öylece kalıp yüzünü inceledikten sonra evden çıktım.  Bana kalsa kahvaltı teklifinden sonra hiç gitmezdim ama yeni işe alınan adamları kontrol etmem gerekiyordu. İnşaat sektörü hafife alınabilecek bir sektör değildi. Ustaların en ufak bir yanlışı  ileride o apartmanın içinde yaşayacak insanların hayatını tehlikeye atabilirdi.  O yüzden bir an önce gidip işlerin ilerleyişini kontrol etmem gerekiyordu.

RÖPORTAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin