6. Bölüm: Atlas

938 104 60
                                    

 Selam!

 Keyifli okumalar!

...

 Hayır, gülümsemeyeceğim ama sana dişlerimi göstereceğim.

 Ve nefes almama izin verirsen konuşmana izin vereceğim.

 Kibar oldum ama ölü olarak ele geçirilmeyeceğim.

...

 21 sene önce...

 Ağız bölgesinde belirli aralıklarla hissettiği baskıyla her seferinde yutkunmaya çalışıyordu. Titreyen minik elleri oturduğu sandalyenin kollarını sıkı sıkı tutarken neden şimdi canının yandığını anlayamıyordu. Bir yandan kesik kesik nefesler alırken bir yandan da gözyaşları hızlı hızlı akıyordu.

 ''Beta yirmi sekiz,'' 

 Büyüklerin kendi aralarında bir şeyler konuştuğunu duyuyordu ancak şu an odağı farklı bir yerdeydi ve konuşulanları anlayamıyordu. Canı çok yanıyordu. Oysaki sadece bahçede, arkadaşlarıyla oyun oynamak istemişti. 

 Büyük yeşil gözleri olan iki çocukla tanışmıştı. Kendisi gibi beta olduklarını söylemişlerdi. İlk defa birbirlerine bu kadar benzeyen iki kişi görmüş ve çok heyecanlanmıştı Polen. Anlamını o gün öğrendiği, ikiz olduklarını öğrenmişti. Bu nasıl olabilirdi? 

 Baharın en sıcak günlerinden birindeydiler ve kendileriyle ilgilenen ablalarla beraber bahçeye çıkmışlardı. Aynı ikizlerin gözleri gibi çimler de yemyeşildi. Ara ara rengarenk çiçeklerle süslenirlerkense içinde bir kıpırtı hissetmişti. Masmavi gözlerini heyecanla sonuna kadar açmıştı. Bu güzellik karşısında içinde oluşan kıpırtı, çiçekler üzerinde uçuşan kelebeklerinki gibi değildi. Her çiçekte durmayıp sadece mor olanlarda oyalanan arılarınki gibiydi.

 Paytak adımlarla arıların yeni ayrıldığı mor çiçeklerin önünde durmuş ve neşeyle gülümsemişti. Mor çiçekler, yeşiller arasında çok güzel görünüyorlardı. İkizlerin gözleriyle de çok yakışacaklarını düşünerek hemen en öndeki çiçeğe uzandı. İki beta için birer tane çiçek almak istemişti. Hem arkadaşları olmasını da çok istiyordu. Bu şekilde kendisini de sevebilirlerdi.

 Ancak işler beklediği gibi gitmemişti. Çiçeklere henüz dokunmadan hapşırmıştı. Minik bedeni titreyip dengesini sağlamayınca ise çiçeklerin arasına düşmüştü. Ancak bu Polen'i sadece daha da güldürmüş, herkesin duymaktan mutluluk duyduğu kıkırtısını bırakmasına sebep olmuştu.

 Kısa süren kıkırdamanın ardından ise boğazının gıdıklandığını ve yanmaya başladığını hissedip duraksamıştı. Neler oluyordu ki şimdi?

 Çiçeklere temas eden, kısa kollu tişörtünün çıplak bıraktığı kolları kızarmaya başlamıştı. Üstelik çok kaşınıyorlardı. Hemen ardından boğazında da oluşan kaşınma hissi, önce seyrek daha sonra sık aralıklarla öksürmesine sebep olmuştu. 

 Saniyeler içerisinde yanına ablaların geldiğini ve kendine seslendiklerini duymuştu ancak cevap veremiyordu. Çünkü öksürüğü azalsa da nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Havayı burnundan çekiyordu ancak sanki burnunda bir engel vardı. Aldığı hava gitmesi gereken yere gidemiyordu.

 Ardından ağzından nefes almaya çalışmıştı. Bu sefer, hırıltılı sesler de kendine eşlik edince korkmaya başlamıştı. Neden nefes alamıyordu ki?

 Ağlamaya hazırlanacağı sırada daha önce görmediği, kocaman bir adam görmüştü. Hızlıca ablaların arasından sıyrılmış ve yanına eğilmişti. Güneşle iyice açılan, ela rengi gözlerine merakla baktı Polen. Bakışları çok sertti ve nefes almasını kendi engellediğini söylese inandıracak gibiydi. 

DELİ BAL - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin