34. Bölüm: Sobe!

664 76 201
                                    

İyi okumalar!

...

1, 2, Melatonin senin için geliyor

3, 4, Bebeğim, kapıyı kilitlemeyecek misin?

Sus, küçük bebeğim, bozulmuş sütünü iç.

Ben lanet olası bir deliyim, dolu bir reçeteye ihtiyacım var

Tatlım, beni hala istiyor musun?

...

Sokak lambalarının, ileride ne olduğunu bildiği ve ışığını korumak ister gibi sakladığı ormanlık yola girerken biraz daha betasının elini kavradı Meriç. Ne tür bir oyun olduğu hakkında en ufak fikri yoktu ama Polen'in, inatla zambak kokulu feromonlarını yayan ve kendine meydan okuyan alfayla yalnız kalmasını istemiyordu. Betasının sevdiği ve oynamak istediği oyunu onunla beraber oynayabilirdi.

Araba bir tümsekten dikkatsizce geçince sendeleyip öfkeyle aynaya döndü Meriç ve bunu bilerek yaptığını gösteren lacivert gözlerle bakışmayı sürdürdü. Meriç arka koltukta oturmasına rağmen sadece Polen'in elini daha rahat tutabilmek için emniyet kemerini bağlamamış ve koltuğun ucuna doğru yaklaşmıştı. Bu yüzden de sürekli, arabayı kasıtlı olarak sallayıp, bomboş yollarda da sürekli şerit değiştirmeye devam ediyordu Balamir.

Araba keskin viraja girince sinirle dişlerini sıkıp diğer eliyle de Polen'in oturduğu ön koltuğa tutunarak ''Tam olarak nereye gidiyoruz?'' diye sordu Meriç. Anında kendine dönen parlak mavi gözlere odaklanarak arabanın içini dolduran alaylı kahkahayı duymazdan gelmeye çalıştı.

Polen heyecanla nefes alıp cevap vermeye hazırlanacakken ise ''Meriç Bey, iyi yönünden düşünün'' diye araya girdi Balamir. ''Bu soruyu kıyafetleriniz parçalanıp da yaralarınızı kapatmaya çalışırken de sorabilirdiniz.''

''Balamir'in sürüsünün yanına gidiyoruz'' diye iyice sinirlenen alfasına cevap verdi Polen. Alfasıyla alay edilmesinden hoşlanmıyordu ama Meriç üzgün görünmediği için çok da endişelenmiyordu. Üstelik Meriç, bardan çıkarken tutmaya başladığı elini de hiç bırakmamıştı. Bunun hem tatlı heyecanını hem de ekşi şokunu aynı anda yaşıyordu ve bu konu hakkında da bir şey söylemesi gerekiyor mu karar veremiyordu.

Bir bacağını altına alıp bedenini Meriç'e döndürdü Polen. Hemen heyecanla bir elinin parmaklarını gösterdi. İki parmağını işarete edip ''İki omega var'' diye anlatmaya başladı. Ardından üç parmağını gösterdi. ''Üç tane de beta! Sabah iki omegaya saldırmışlar. Durumları iyi değilmiş. Çok kan olmuş her yer ama Poyraz Babamın hastanesinde şimdi hepsi. İyileşecekler. Biz de onlara saldıran sürünün yanına gidiyoruz.''

Meriç başıyla onaylarken oyunun tam olarak ne olduğunu düşünmeye çalıştı. Üç betanın böyle bir yerde alfaları olmadan durması detayını da şimdilik aklına getirememişti. ''Sürüyü buldunuz yani?'' diye sorunca Polen'in anında ''Evet'' diye yanıtlamasıyla başıyla onayladı bu sefer. ''Tamam, hepsi elinizdeyse sorun yok demektir. Şimdi polisi ararsak biz gidene-''

Balamir yine bir kahkaha atınca bu sefer alfaya dönüp öfkeyle baktı Meriç. Tam bir şey diyecekken ise ''Meriç Bey'' diyen betasına döndü. Polen, gülmese bile şaşkınlıkla bakıyordu. ''Polisleri neden arayalım ki? Sıradan bir iş anlaşmasını onaylamadıkları için iki omegaya saldırmışlar. Polisler ne yapacak ki? İş yerine uyarı yazısı gönderirler sadece.''

 Kurdu bu sefer istemeye istemeye haklı, diye düşünse de hayır, diye itiraz etti Meriç. ''Polen, tamam, bir bakıma doğru ama... İşin peşini bırakmazsak eğer, uzun sürse de cezalarını çekmelerini sağlarız. Saruhanların avukat-''

DELİ BAL - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin