15. Bölüm: Seni Sevmek Kaybedilen Bir Oyundur

853 118 162
                                    

 İyi okumalar!

...

 Biriktirdiğim tüm aşkı harcadım

 Biz her zaman kaybedilen bir oyunduk

 Küçük kasaba çocuğu, büyük bir atari salonunda

  Kaybedilen bir oyunun bağımlısı oldum...

...

 Kollarını iki yana açmış, dengesini kurmaya çalışarak yüksek tırabzanların üzerinde yürüyordu Polen. Üzerinde oldukça şık, kendince çeşitli aksesuarlarla süslediği takım elbisesi; yüzünde genişçe bir gülümse; dilinde neşeli bir melodi vardı. Altı katlı büyük bir restoranın beşinci katında, ince demirler üzerinde yürüyerek sevgilisini bekliyordu.

 Seslice kıkırdayıp mavi gözlerini asansörden inen alfaya çevirdi. Meriç de beklemediği bir şıklıkta giyinmiş, bir elinde büyük bir çiçek buketiyle sırıtarak insanların arasından sıyrılmaya çalışıyordu. Alfanın kehribar rengi gözleri kendini bulur bulmaz yüzünde de bir gülümseme belirdi. Çok güzel diye düşünmeden edemedi Polen.

 ''Meriç!'' diye seslenirken topuklarını birleştirip bedenini alfaya çevirdi beta. Gözlerini kısıp gülümsemesini genişletti hemen. Bir eliyle dengesini sağlamaya çalışırken diğer elini de hızlı hızlı iki yana sallayıp selam vermeye başladı.

 Bu gece için çok heyecanlıydı Polen. Sürüsü için çalışan küçük grupların yardımıyla aradığı kişiyi bulmuştu. Telefonlarına, maillerine, iş ortamlarına ve evlerinin çevresine yerleştirdiği küçük reklamlarla da bilinçaltlarına bu restoranı yerleştirmişlerdi. Ve beklediği gibi, aradığı kişi hemen arkalarındaki masada bu gece için rezervasyonunu almıştı. Üstelik ailesiyle.

 Polen aralarında ne yaşandığını bilmiyordu ama Meriç'in ruh eşi olan omeganın alfa bir kadın ve iki beta kızıyla oldukça mutlu bir ailesi vardı. Kendi alfalarından aldığı akla göre Meriç'in bu manzarayı görmesi bile alfanın yıkılmasını sağlayabilirmiş.

 Her ne kadar ufak bir huzursuzluk, içinde yer etse de alfalarını dinlemiş ve planından geri dönmemişti Polen. Çünkü Meriç'e karşı içinde oluşan belirsiz duyguların farkındaydı ve bu duyguların ne olduğunu bilemediği için de korkusu vardı. Hala Meriç'i daha yakından tanımak istiyordu ama bir yandan da içindeki duygunun yoğunlaşması ve adının da aşka evrilmesini istemiyordu. 

 Sadece bu gece oyun arkadaşını kaybedeceği için ufak bir burukluk vardı içinde.

 ''Sevgilim'' diye karşılık verirken birkaç adım önünde durup başını yukarı kaldırdı Meriç. Yine kendini zorlamadan, içinden gelerek gülmüştü. Betanın korku bilmeyen tavrıyla her yeri oyun alanına çevirmesi yine neşesini yerine getirmişti. Çünkü planından emin de olsa bir gerginlik, isteyerek kalbini kıracağını bilse de bir burukluk vardı içinde. ''Çiçekleri sevmiyorum dedin, sana çikolatadan çiçek yaptırdım.''

 Polen'in öz ailesini bulmuştu Meriç. Polen'in merak etmiyorum demelerine ise tamamen inanır olmuştu çünkü bulmakta hiç zorlanmamıştı. Merak ediyor olsa Polen de hemen bulabilirdi. Küçükken kaldığı bakım evinde her türlü bilgi mevcuttu ve Meriç, öğrenir öğrenmez yine boşluğa düşüyormuş gibi hissetmişti. Yalan olarak uydurduğu gerekçe doğru çıkmıştı; ailesi Polen'i sadece beta olduğu için bakım evine bırakmıştı. Başka hiçbir problemleri yoktu çünkü Polen'in ardından ikiz omega bebekleri olmuştu

 Bugün yemek yiyecekleri masanın karşısında, Çağıl'ın yardımlarıyla tüm aile için rezervasyon ayarlamıştı. Aile, yemeği iş yerinin hediyesi olarak biliyordu. Alfa olan babasının mavi gözleri ve omega annesinin kıvırcık kumral saçları dışında hiçbir şekilde Polen'e benzemiyorlardı. Yüzlerindeki gülümsemelerin sahteliği bile betanın ailesi olmadıklarını ispatlar gibiydi.

DELİ BAL - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin