43. Bölüm: Güvende Olmaktan Nefret Ediyorum?

464 56 152
                                    

İyi okumalar!

...

Delice, içindeki tehlike kafamı güzelleştiriyor

Kendime yardım edemiyorum, söyleyemeyeceğim sırlarım var.

Zirvedeyim, hızım kırmızıda

Damarlarındaki sıcak kan, onların acısı benim zevkimdir

Ateşle oynamayı her zaman sevmişimdir...

...

Damağına bastırıp dili üzerinde bir tur çevirdikten sonra lolipopu seslice ağzından çıkarttı Polen. Tüm ağzına yayılan vişneli aromayla gözlerini yumup derin bir iç çekti. Hemen karşısında beliren kehribar gözlerle ise alt dudağını, dişleyip serbest bırakırken diliyle nemlendirdi. Hayalindeki gözler, kehribardan kızıla dönerkense sanki lezzetli bir yemek yemiş gibi mırıldandı: ''Mmhh!'' Boğuk bir kıkırtıyla gözlerini aralayıp lolipopu rastgele bir yere fırlattıktan sonra ''Alfam,'' diye melodik bir şekilde mırıldandı. Özlemişti.

Boştaki elinin altında hissettiği sert, odunsu dokuyla adımlarını durdurdu. Sanki körebe oynamış ve hedefini yakalamış gibi bir heyecanla ''Buldum!'' diye mırıldandı ve dökülen, eski tahta kapıyı sadece parmağıyla ittirerek açtı.

Kulak tırmalayan bir gıcırtıyla tek katlı, ahşap kulübeye girse de kulağındaki pası silen acı dolu çığlıklarla kıvrılan dudaklarının arasına bir dal sigara yerleştirdi. Çığlık, yavaş yavaş boğuk bir iniltiye dönüşürken yanından geçtiği iri yapılı alfaya göz ucuyla baktı. Alfaya düşünme fırsatı dahi tanımadan deri ceketinin yakasını kavradı ve kendine çekti. Sigarasını, alfanın dudakları arasındaki sigarayla ateşleyip derin bir nefesi içine çekti. Şaşkınca bakan kırmızılara mavilerindeki tehlikeli parıltıyla bakıp alfayı ittirircesine bıraktı. Arkasına bakmadan uzaklaşırkense zevkle gülümsedi. Bunun kendi çevrelerindeki alfalar için gurur kırıcı bir davranış olduğunu biliyordu ama herkese üstten bakan kişileri bu durumda bırakmak kendine zevk veriyordu.

Sigarasının dumanını yavaş yavaş üflerken yerdeki, yeni öldürüldükleri belli olan bedenlere basmamaya çalışarak seslerin geldiği odaya ilerledi. Taze kan kokularının arasında sigarasını içmek kendisi için büyük bir zevkti ama böyle düşündüğünde aklına Meriç geliyor, sonra onun bundan hiç hoşlanmayacağını düşünüyordu. Böyle olunca da ister istemez zevklerini gözden geçiriyordu.

Uzun uzun bir nefesi daha içine çekerken bir bar tezgahı üzerinde çığlık çığlığa, kanlar içerisinde yatan adamı süzdü. Boğazından akan koyu renk kana ve onu birazdan çığlık da atamayacak duruma getirecek olan ince bedenin sırtına baktı. Onun da üstü kirlenmişti.

Odadaki diğer arkadaşlarına bakmadan önce büyük adımlarla tezgaha doğru ilerledi. Sigarasını, tezgahın üzerinde biriken kan birikintisinde söndürüp boştaki eliyle genç kızın, pençelerini çıkartmış olduğu, titreyen elini kavradı. Yaşlarla dolu mavi gözleri kendi gülen mavilerine dönmüştü hemen. Kendine anlamayarak bakan kızın gözleri omegalara özgü maviden tatlı bir kahverengine dönerken kıkırdadı Polen. ''Elbisen kirlenmiş!''

Diğer arkadaşlarından gelen, birkaç öfkeli iç çekiş ve kendine olduğunu bildiği hırıltılara aldırış etmeden arkasındaki tezgaha zıplayarak oturdu Polen. ''Kırmızı giymişsin hem,'' diye konuşmaya devam ederken bacaklarını ileri geri sallamaya başladı. ''Beyaz giyseydin belki yakışırdı!''

Kızın şaşkın gözlerinden biraz daha yaş aksa da dikkatini kendine verdiğini anlayabilmişti Polen. İnce dudakları titreyerek aralanmıştı ama bir şey söylemek istese bile sesinin çıkmayacağını biliyorlardı. Böyle düşününce bakışlarını kızın sargılar içerisindeki boynuna indirdi. Yüzünü düşürmeden, gülümseyerek tekrar gözlerine döndü. ''Çok güzel...''

DELİ BAL - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin