13.Bölüm: git yorulmasın sevgilin

55 11 2
                                    

13.BÖLÜM: "GİT YORULMASIN SEVGİLİN"

Duyduklarımız korkunç şeylerdi!

Bir genç kız, önümdeki bu adam onu sevmiyor diye, şu an inşaatın tepesinde kendini öldürmeye çalışıyordu. Nutkum tutulup kalmıştı. Bir fidan ki, bir erkeğin duyguları kendisine karşı 'yok' olduğu için varlığını 'yok' edecek kadar nasıl kaydedebilirdi sağlığını?

Ferhan Mert duydukları karşısında gayet soğukkanlıydı. Yaşlı adamcağızın kolunu tutup: "Tamam." dedi: "Ben halledeceğim inşaAllah, sakin kalın!"

Ve sonra hepimizi ardından bırakıp adeta koşmaya başladı. Ne yapacağımı bilemeyerek öylece baktım Furkan'a ve yaşlı amcaya. Furkan: "Esme abla, gidelim mi?" deyince feracemdeki parayı ona uzattım: "Bunu eve götür sen. Ben gideceğim, sonra sen de gelirsin. Annemlere bir şey söyleme, işi varmış dersin."

"Sen de yalnız gitmesen? Bir şey olur orada Allah korusun."

"Bir şey olur evet, belki onu ikna edecek bir cümle kurabilirim. Onun için gitmeliyim."

Bakışları durgunlaştı: "Dikkat et!"

"Tamam."

Gözden epey uzaklaşan Ferhan Mert'in peşine takıldım. Bir süre sonra arkasından gelen ayak seslerini farkettiğinde birden durdu ve döndü. Beni görünce tuhaf bir bağırışla elini saçlarına geçirdi: "Sen ne geliyorsun şimdi?" Sık sık soluklanıyordu, ben de öyle...

"Geliyorum," dedim. "Konuşmada hızlan. Kız senin yüzünden kendini atacak!"

"Öyle bir şey olmayacak!"

Derin bir soluk sızdı dudaklarından. "Gelme, git!" dedi.

"Hayır."

"Gitsene kızım."

"Gitmeyeceğim."

"Bir şey olur orada, tehlikeli. Gelme."

"Geleceğim. Acele devam et, durma lütfen."

Yüzündeki mana canımı acıttı; çünkü onun da canının yandığını öylesine net görebiliyordum ki. İkna etmekle uğraşırsa bir şeylere geç kalacağının farkına vardığında konuşmayı bırakıp tekrar hızlandı. Takip ettim onu.

Nihayet inşaata geldik. Soluklanmak için durduğumda bakışlarım en tepeyi buldu ve nefsim kesildi. Dehşetle avuçlarımı ağzıma örttüm. Yukarıdaydı. Sokakta toplanmış kalabalığa bağırıyor, gözü dönmüş gibi Ferhan Mert'in adını sayıklıyordu.

Sağıma, soluma bakındım. Onu yanımda göremeyince beynimin uyuştuğunu hissettim. Kızın yanına çıkacaktı.

Daha henüz jandarmalar yoktu. Bu bir fırsattı ve değerlendirerek hiç düşünmeden atıldım kalabalığın içine. Hepsinin arasında sıyrıla sıyrıla geçerken bana gitmemem için bağıranları umursamadan inşaata daldım.

Bu kadar insan, yanına çıkıp onunla göz göze konuşamayacak kadar vicdansızlaşmış olamazlardı.

"Kızım!" diye bir kadın bağırdı: "Gitme yanlış bir şey söylersin. Gözü dönmüş bir fenalık yapar kıyar canına. Onun istediği sen değilsin."

Gelen sesin sahibine bakarak konuştum: "Onun istediği kişi istediğini yapamayacaktır ve şu an istediği kişi değil, bir başkası durdurabilir onu."

Sonra elimi göğsüme bastırıp: "Bismillah!" çekerek merdivenleri üçer beşer hızla tırmandım. Son basamağa attığım adımla durdum. Tam karşımda o kızı gördüm; perişandı. Öyle takatsiz bakıyor, öyle acınası davranıyordu ki, kelimeler düştüğü boşluğu izah etmede yetersiz kalırdı.

Çiçekler Kararır Mı? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin