22.Bölüm: sonsuz

47 8 0
                                    

22.BÖLÜM: "SONSUZ"

Annem kutudan çıkardığı nişan yüzüğünü heyecandan titreyen parmaklarıma geçirdi. Kocaman gülümseyip Zehra teyzeye baktım. Aylar öncesi sadece sözlü bir kızken şimdi tam olarak nişanlı bir kızdım.

Dualar okundu, sohbet edildi. Çaylar, pastalar, kurabiyeler dağıtıldı. Gülündü, eğlenildi. Nişanı aile arasında sessizce gerçekleştirmeyi uygun görmüştü büyükler. Şatafatı sevmediğim için ben de bunu seve seve kabul etmiştim. Ferhan Mert ise ne istersem onun olacağını söyleyerek pek karışmamıştı bu işe.

Evimizin arka tarafındaki sık çam ağaçlarının bulunduğu ormana bakan geniş bahçeyi balonlar ve ışıklarla süsleyip uzun masalar kurmuştuk. Sadece akrabalar ve samimi komşular çağırılmıştı. Gece yapılıyordu. Erkekler evde, üst katta kuru kuruya verilen ikramları yiyorlardı. Biz kadınlar ise bahçede keyif ehliydik.

Evden çıkıp zıplayarak yanımıza gelen Murat'ı gördüğüm gibi ayaklandım. Masanın etrafını dolaşıp yavaşça sıyrıldım kalabalığın arasından. Kardeşim başıyla bana tamam işareti yaptı. Ona verdiğim operasyon iyi neticelenmişti anlaşılan. Tenha bir köşeye geçtik.

Kahkahalarla anlatmaya başladı.

"Babam enişteye yüzüğünü takması için kutuyu uzattı tamam mı? Ama o çok titriyordu ve düşürdü kutuyu. Eğildi yerden aldı ancak yine düşürdü. Tam üç kez düşürdü. Babam garip haline tebessüm ederek yüzüğü sakince kutusundan çıkarıp enişteme bizzat taktı, o kadar komikti ki abla o da kendi haline nasıl güldü bir görseydin. Sonra az önce çay içerken de çayı üzerine döktü."

Onun aksine gayet endişelenmiştim: "Yandı mı?" diye sordum.

"Yok çay çok sıcak değilmiş zaten öyle söyledi."

"Ne sıcak değildi, kaynardı o çaylar." Onun tuhaf heyecanı gözlerimde canlanınca içim bir hoş oldu. Kalbim pır pır attı. O esnada Ahsen sinsice arkamdan yaklaşıp: "Böö!" dedi. İrkilip hızla döndüm.

"Ne yapıyorsun sen ya?"

Ellerini beline koydu: "Asıl siz ne yapıyorsunuz bakayım burada? Ne işler karıştırıyorsunuz?"

"Ablam eniştemden haber getirmemi istedi onu anlatıyordum."

"Ya..." dedi fesat fesat gülerken: "Demek öyle?"

"Sus valla seninle uğraşamayacağım. Çekil önümden. Çık!"

Muratı içeri gönderip Ahsen'i kenara çekip yeniden masadaki yerime döndüm. Oturacağım sıra: "Gel Esme'm." dedi Zehra teyzem: "Biraz sarılayım sana." Kaçıncı kez sarılmıştık sayamıyordum. Yanına gidip koltuğunun altına yerleştim. Annem kıskanarak baktı bize sonra çekti bakışlarını.

"Annem..." dedim ona doğru: "Kıskanma biz sonra sarılırız."

"Aman ne kıskancam!"

Zehra teyzeyle çok kısa sürede oldukça samimi olmuştu annem. Normalde bu şaka karışımlı hareketleri herkese yapmazdı ama onun yanında çekinmiyordu.

Bana güzel sözler söyleyerek eliyle yanaklarımı seven sevgili kaynanam, az sonra beni özgürlüğüme bırakınca bardakların boşaldığını farkettim ve tazelemek için kalktım. Benim bugünümün özel olduğunu ve oturmamı söyleyenlere aldırmadan herkesin bardağını doldurdum ve sonra bir köşeye oturup sessizce yüzüğüme baktım. Şimdi onun da parmaklarında bir yüzük vardı. Bizim kurdelemiz mesafelerimizdi. Sevgi kurdelsiyle bağlamıştık yüzüklerimizi. Saygıyla kesmiştik..

Annem adet diye tutturup en azından yüzükler takılırken bir arada olmamızı istemişti fakat babam bu kez ılımlı yaklaşmamıştı ve. "Taviz yok!" diyerek son noktayı koymuştu. Ah bir bilseydi verdiğim tavizleri...

Çiçekler Kararır Mı? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin