"Hoşgeldin." dedim karşımdaki sandalyeyi çekip oturan Şeyda'ya. Ama o endişeliydi, aceleyle çağırmam onu telaşlandırmış olmalıydı. Bende heyecanlı olduğum için tam olarak anlatamamıştım ve apar topar gelmişti.
"Ne oluyor? Bir anda gelebilir misin hemen deyince aklımdan binbir türlü şey geçti ya!"
Kıkırdayıp masaya gelen garsona döndüğümde o da saçlarını düzeltiyordu. "Bir tane ıced latte ve,"
Şeyda "Sıcak çikolata." deyip omuz silkince başımı salladım. Garson uzaklaşınca öne eğilip tekrar sordu. "Anlat hadi. Ne konuşmak istiyorsun?"
Telefonumu çantamdan çıkarırken "Ama sakin olacaksın, tamam mı? Bağırmak filan yok."
"Ne göstereceksin Allah aşkına ya," diye sabırsızca söylendiğinde başımı sallayıp işaret parmağımı beklemesi için kaldırdım. Telefonu açıp hesabıma girdikten sonra telefonu önüne bıraktım.
Önce çatık kaşlarıyla ne olduğunu anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı. Telefonu işaret ettiğimde başını eğdi.
Ses çıkarmadan gözlerini ekrana dikmişti. Birkaç dakika sonra parmağıyla ekranda oynamaya başladığında gözlerini ayırmadan bakıyordu. "Sen..." Tek tek postlara baktı, hesaba ve diğer şeylere. Benim olduğuma emin olunca şoke olmuş halde bir bana bir telefona baktı. "Sen miydin?" Ağzı bir karış açık kalmıştı. "Sana inanamıyorum!"
"Sessiz ol!" diye tekrar uyardım yan masalardan birkaç baş bize dönerken. "Söyleyecektim... Uygun zamanı bekledim."
"Şaka gibisin!" Kollarını göğsünde kavuşturup arkasına yaslandı. "Konuşmuyorum seninle."
"Şeyda, bak sana anlatmak istedim. Benden öğren diye. Birde şey var tabii...: Gözleri hayretle açıldı. "Daha ne var acaba!"
"Ben bugün Vural'la buluştum."
Daha da şaşırıp sessizleşirken ne diyeceğini bilemedi. Garson gelip elindekileri masaya bırakıp gidene kadar hiçbir şey söylemedi.
"Mevra sen... O yorumlar..."
"Uzun zamandır konuşuyorduk."
"Kim olduğunu bilmeden seninle uzun zamandır konuşuyor muydu?"
Başımı salladım. Pipeti parmaklarımla tutup içindeki buzları oynatırken, "Öyle." dedim dalgınca. "Çok istedi öğrenmeyi. Ben ona en başından söyledim üstü kapalı onu sevdiğimi zaten. O yüzden çok merak etti. Ama bir şey demedi. Konuşmaya devam etti."
"Peki postlar?"
"Belki anlamayacaksın ama söylemek istiyorum. Hiçbirine durduk yere söylemedim onları. Gerçekten de bana kötü şeyler yapıldı ama bunu ısıtıp ortaya getirmek istemedim. O yüzden bu yolu seçtim."
Anlayışla başını salladı. "Keşke bana söyleseydin." dedi küskün gözlerle. Sonra gözleri yeniden büyüdü. "Demek buluştunuz! Ne dedi?"
Kocaman gülümseyerek bardağı kenara ittiğimde o da heyecanlanmıştı. "Çok güzeldi. Arkadaşlarıyla da tanıştık. Sonra oturup konuştuk. Saatlerce. Daha yarım saat önce ayrıldık." dedim saate bakıp telefonu tekrar bırakırken.
"Sana bir şey dedi mi?"
"Ne gibi bir şey?" dedim anlamayarak.
"Ne bileyim işte, konuşmaya devam edecek mi?"
Başımı salladım. "Yarın yeniden bugün oturduğumuz yerde olacağını söyledi."
"Bu çok güzel!" dedi sevinerek. Gerçekten samimi görünüyordu. İçim rahatlamıştı.
Sanırım artık gerçekten de işler yoluna giriyordu.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzlu Kahve | Texting [Tamamlandı]
Teen Fiction"Nefes alan şiirler ölmez." gloomiseverything: Beni de çeksene buzlukahvee: Güzel teklif :') gloomiseverything: Ama böyle denize karşı buzlukahvee: Güzelmiş... Peki başka? gloomiseverything: Hava yağmurluyken olabilir... Güzel çıkar. gloomiseverythi...