Selamlar! Çoğunuz karakterleri merak etmiş, görünüşleri fiziksel özellikleri vesaire, kişilikleri önceki bölümlerden az çok ortadaydı, bu yüzden biraz karakterleri tanımaya yöneldim.
İyi okumalar <33
-
Vural Akan
"Sonunda be kuzen."
Çığlık atarak koşup sarıldığında bende sıkıca sarıldım. Geri çekildiğindeyse göz kırpıp arkasını gösterdi ve içeri koşturdu.
"Bu bavul ne lan? Buraya mı taşınıyorsun?"
"Konuşma konuşma çabuk gel!" diye salondan bağırdı
Fosforlu, pembe bavulu çekiştirerek içeri getirirken böyle bir rengi nasıl sevebildiğini anlamaya çalışıyordum. Sürükleyerek misafir odasına bıraktıktan sonra salona geçtim. Çoktan köşedeki L koltuğa kurulmuş, telefondan hızlı hızlı mesaj yazıyordu. Orada olduğumu unutur gibi olduğunu görünce telefonu iki parmağımla tuttuğum gibi çekip havaya kaldırdım.
"Ya! Salak mısın oğlum ver şunu!"
"Sus. Çok bakma gözlerine zararlı." Kapatıp köşeye fırlattığımda bana kötü kötü bakıp koltuğa geri oturdu. "İyi."
Koltuğa oturduğumda iki dakika dayanamayıp hemen eski haline döndü. "Hadi anlat çabuk, her şeyi!"
Omuz silktim. "Aynı işte. Maçı kazandıktan sonra gelir belki demiştim."
"Gelmedi mi?"
"Salak mısın kızım? Gelse neden söylemeyeyim?"
"Sen iyice çirkef bir şey oldun ya." diye homurdandı arkasına yaslanırken. "Sus," diyerek sarı saçlarının bir tutamını aşağı çektim. "Abiye öyle denmez."
"Keşke maça gelseydim ya." diye sitemlendi sonra. "Yakışıklılar gelmiştir kesin şimdi." Tekrar saçlarımı çektiğimde bağırıp geri çekildi. "Ne var? Ben seninkine laf ediyor muyum?"
"O başka," diye reddettim. "Hem kim olduğunu bilmiyoruz."
Sinsi sinsi gülerek ayağa kalktığında anlamayarak baktım. "Bulalım mı?"
Kaşlarımı çatarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken masada duran telefonuma koştuğunda ayağa kalkıp koşsam da benden önce yetişmişti. Masanın arkasına geçti. "Rabia! Getir şunu."
"Olmaz."
Bir gözü telefonu karıştıran elindeyken diğer gözü bana bakıyor ne taraftan geçmeye çalışsam diğer tarafa kayıyordu. "Rabia!" diye söylensem de geri vermeyeceğini biliyordum.
Koltuklara geri dönüp oturduğumda "Boşuna bakma." dedim. "Bulamazsın ki zaten."
"Kural bir," diyerek işaret parmağını havaya kaldırdı. "Sen kızları anlamazsın. Ben anlarım." Masanın arkasından çekilip salonun ortasına geldi. "Kural iki, sen malsın."
"Ne alaka?"
"Çok alaka. Belki yazmıştır da sen anlamamışsındır."
Durup düşündüğümde kafamı karıştırmıştı. Doğru olabilirdi. Ya da hayır. Bana hiç söylenmemişti ki. Ya ben anlamamışsam?
Kafa karışıklığıyla otururken gelip koltuğun ucuna oturdu. "Bak kuzen, sen bu kızı bulmak istiyor musun istemiyor musun?"
"İstiyorum." dedim. "O zaman bulalım," diye cevap verdiğinde reddettim. "Olmaz. İstemiyor."
Bir süre düşündü. O sırada bildirim sesi gelince ekranı kapanan telefonu elime tutuşturdu. "Aç hadi aç bakalım kim yazmış."
Parmağımı tuşa basıp açtığımda gelen bildirimi görünce Rabia kalkıp küçük bir sevinç gösterisi dansı yaparken mesajı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzlu Kahve | Texting [Tamamlandı]
Roman pour Adolescents"Nefes alan şiirler ölmez." gloomiseverything: Beni de çeksene buzlukahvee: Güzel teklif :') gloomiseverything: Ama böyle denize karşı buzlukahvee: Güzelmiş... Peki başka? gloomiseverything: Hava yağmurluyken olabilir... Güzel çıkar. gloomiseverythi...