Araç bizi sahil yolunda bırakıp giderken beş kişi çil yavrusu gibi caddenin kenarında dikiliyorduk. Daha fazla dayanamayıp güldüğümde hepsi birbirine garip bakışlar atıyordu.
Caddenin ortasına yürüyüp "Gelsenize!" diye bağırdım. "Niye dikiliyorsunuz?"
"Dengesizsin kızım sen." dedi kolumdan tutup iki yöne bakarak karşı yola çekiştiren Vural. "Atlıyor yolun ortasına."
"Cık cık cık. Alındım." Ben söylenerek yürürken Şeyda "Yalnız babam geliyor, daha fazla gelemem ben." dedi. Elimdeki telefonu gösteriyordu. "İşi çıkmış şehir dışına gidiyor. Eve dön, aklım kalmasın dedi."
Başımı sallayıp yanına ilerledim. "Bir sorun yok değil mi?"
"Hayır, ben döneyim." Geriye doğru birkaç adım attı. "Gelir birazdan."
"Olmaz," diyerek reddettim. "Bende beklerim seninle." Yanına doğru yürümüştüm ki caddeden gelen korna sesiyle arkamızı döndük. Şeyda'nın babası ön koltuktan el sallıyordu.
"Hah, geldi." dedi çantayı omzunda düzeltirken. Sarılıp geri çekildiğimde bir sürü tembihle konuştum ve o da gözlerini devirip durdu.
Onlar binip giderken tekrar yürümeye başladık. Dondurma tegzahının önüne gelince Keskin hepimize aldı ve tekrar yürümeye başladık. Kayalıkların oraya giderken cebimde telefonum titredi.
şeyda: Cevap vereceksin değil mi?
mevra: Dur bir ya daha benim aklıma gelmedi.
mevra: Heyecanlandırıyorsunşeyda: Sen unutursun diye dedim rezil kız
mevra: ...
şeyda: Unutmuş bile
şeyda: Yazıklar olsun
şeyda: Neyse hadi git gitmevra: :""
Telefonu yeniden cebime koyarken kayaların üzerinde ilerledik ve denize yakın olanlarından birkaç tanesinin üzerine oturduk.
Bir süre sessizce dalgalanan karanlık denizi izledik. Külahı ağzıma atıp peçeteyi elimde buruşturarak cebime sıkıştırdıktan sonra sırtımı arkamdaki taşa yasladım.
"O kadar gürültüden sonra bu sessizlik gerçek değil gibi." diye mırıldandım başımı kaldırıp karanlığa bakarken.
"Bir süre sonra alışıyorsun." dedi Vural. "İlk başlarda raharsız edici oluyor." Başımı ona çevirdiğimde göz kırptı. "Mecbur alışacaksın."
Başımı omzuna yasladığımda o da başını yasladı. "Ee," dedi Keskin. "Bize anlat biraz Buzlu Kahve kimdir, ne yapar, ne eder?"
Gülüp omuz silktim. "Bolca ders, okul, ev... Birde bu hesap işte."
Rabia "Ne için açtın?" diye sorduğunda ilk önce cevap veremedim. Sonra bir süre düşündüm. "Aslında sadece bir hesabım olsun istedim. Sonra içine hoşuma giden şeyleri atmaya başladım. Uygulamayı nasıl kullanmam gerektiğini anlayınca... Eh işte büyüdü. Aslında ben de pek beklemiyordum o kadar büyüyeceğini."
"Bir de bu olaylar olunca tabii." dedi Rabia. Başımı salladım. "Bir de bu olaylar olunca daha da merak ettiler. Sosyal medyanın asıl yüzü bu aslında, istedikleri... Kaos. Başka bir şey değil."
"Sen neden yaptın peki?" diye belki de herkesin merak ettiği şeyi Keskin sorduğunda dürüstçe cevap verdim. "Madem ki insanlar konuşarak anlamıyor, sürü psikolojisiyle yola çıkıp sosyal medyayı kullandım. İşe yaradı da. Biraz geç kaldım belki ama sonunda yaptım."
"Şimdi kim olduğunu biliyorlar..." diye daha yeni hatırlamış gibi kaşlarını çattı Vural. "Evet. Çoktan yazdılar." diye itiraf ettim. "Hiçbirine cevap vermedim. Onların geçtiği postları da sildim zaten. Artık daha fazla uğraşmak istemiyorum."
"Vay be," dedi Keskin çantasını önüne alarak. "Alacağını aldı, piyasadan çekiliyor."
Vural omzuna yumruk atınca söylendi. "Ne var ya, bir biz kaldık."
"Hadi ordan, açsak hesabını doludur mesajlar." Bana bakıp düşündü. Sonra başını salladı. "Haklısın. Doğru. Tebrik ettim. Yok, zirve tek kişiliktir."
"He he aynen aynen." diye sataştı Rabia. "Ay neyse durun bende bir şeyler çekeyim. Mevra aşkımla atalım. Al çek bizi." diye telefonu Keskin'in eline tutuşturdu.
Yanıma gelip Vural'ı kenara ittirdi. "Yavaş olsana cadaloz. Denizi boylarız şimdi görürsünüz."
"Ay git git iki dakika," dedi yanıma yerleşirken. "Bekle. Ordan güzel çıkmaz, şöyle çek."
Vural göz kırpıp taşların üzerinden kalkıp nereye gideceğini söylemeden uzaklaşırken Keskin sabır çekerek Rabia'nın dediklerini yapıyordu.
Belki uzun süre arkadaş değildik, yeni tanışmış bile sayılabilirdik. Ama bazı kişilerle tanıştığınızda, asıl arkadaşlığın o olduğunu hissedersiniz. Rabia bana hemen ısınmıştı, Keskin yadırgamamıştı. Bende yıllar sonra aradığım dostluğu bulmuştum. Çoğu zaman kendi kişiliği gereği uyum sağlayamadığımız Şeyda'yla birbirimizi anladığımız için arkadaştık. Şimdiyse... Hem birbirimizi anlıyor hemde destek oluyorduk.
Beni ayağa kaldırdı, bir sürü poz çektirdi. En sonunda çektiklerinden memnun olunca "Tamam." dedi. "Bu güzel oldu."
"Şükür!" diye söylenip oturduğu taşa geri dönüp otururken Rabia yüzünü aydınlatan telefona bakıyordu. Yanına yanaşıp fotoğrafı kırpmasını izlerken üstten bildirim geldi.
Mesaj bildirimi olduğunu ve profil fotoğrafını görebilmiştim yalnızca. Rabia dudaklarını ısırıp bana soru soran gözlerle bakınca gülüp başımı salladım ve göz kırptım. Telefona yeniden döndü ve, "Heh." dedi. "Oldu, atıyorum. Bak bakalım nasıl?"
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzlu Kahve | Texting [Tamamlandı]
Teen Fiction"Nefes alan şiirler ölmez." gloomiseverything: Beni de çeksene buzlukahvee: Güzel teklif :') gloomiseverything: Ama böyle denize karşı buzlukahvee: Güzelmiş... Peki başka? gloomiseverything: Hava yağmurluyken olabilir... Güzel çıkar. gloomiseverythi...