97

422 33 2
                                    

Yine ben ve yine gecenin bir saati bölüm atmak...

İyi okumalar! :)

-


"Neresi burası?" diyerek kapıyı açıp indiğimde saçlarım yüzüme savuruldu. Daha bir adım atmaya fırsat bulamamıştım ki Vural bağırarak önüme geçti. "Ya dur iki dakika Allah aşkına. Geç otur. Geç geç," Kolumdan ittirip zorla yeniden arka koltuğa oturttuktan sonra ceketinin önünü ilikledi ve kapıyı açtı. Avucunu uzattığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak tuttum ve indim.

"Teşekkür ederim. Artık nereye geldiğimizi öğrenebilir miyim?"

"Olmuyor ya. Ya erken oluyor ya geç tutturamadım bir." Saçlarını karıştırırken durup, "Ha, bilmiyorum. Geldik arabayla sürdü Keskin..."

"Evet, cümle kurmayı öğreniyor anlaşılan." dedi arabanın burnundan dolanıp gelen Keskin. "Kumsal kenarı bir yer. Kendi buldu bilmiyorum." dedi yanımızdan geçip arabanın bagajına giderken.

"Anladım. Hani reşit değildik?" diye sordum bu defa.

"Ben ve Keskin doldurduk da sen ve Rabia kalmıştı. O yüzden dedim. Ne olur ne olmaz." Sonra sırıtarak ekledi. "Tabii sen de doldurduğuna göre geriye Rabia kaldı."

Hâlâ arabanın içinde olan Rabia dışarı su şişesi fırlattığında Vural yana çekildi. "Olabilir!" diye bağırdı. "Sanki ne kaldı. Şunun şurasında bir buçuk ay. Seni pembe arabamla maçlara götürmek için sabırsızlanıyorum."

Vural eli havada geçiştirirken güldüm ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Asfalt zeminin üzerinde yürürken denizin getirdiği serinlik hoş bir hava veriyordu.

Keskin bagajı elleri kolları poşetlerle dolu halde kapatıp kumların üzerinde yürümeye başlamadan önce anahtarı bana fırlattı. "Bagajdaki kalanları alıp kilitleyin gelin."

Başımı sallayıp arkamı döndüm. Sonra araba kullanmayı bilmediğim geldi aklıma. "Ne oldu?" diyerek sırıttı Vural. "Kullanmayı bilmiyor musun?"

"Bilmiyorum." dedim dürüstçe. "Bilmek zorunda mıyım?"

"Yoo," dedi. "Ben öğretirim sana." Sonra tek gözünü kırptı.

"Bakıyorum aklınız başınıza geldi Vural Bey." dedim omzuna vurup önünden çekerken. "En fazla kilitleyeceğiz, ne var bunda? Rabia çık hadi."

Çantasını ve elindeki diğer bez çantayı da alıp inerken kapıları kapattım sonra elimdeki anahtara baktım. Üzerindeki tuşlara rasgele basmaya başladığımda arabadan tıkırtı sesleri geldi.

"Mevra! Ne yapıyorsun?" diye Keskin'in bağırdığını duyunca arkamı döndüm. Kumsalda bir hayli ilerlemiş Keskin arkasını dönmüştü. "Ya dur olmadı mı? Oldu oldu bence."

"Mevra Allah aşkına. Sana veren aklıma sıçayım. Burada kalmak istemiyorum. Ver şuna halletsin." Sonra arkasını dönüp yürümeye devam etti. Vural elimden anahtarı alırken "Kötüsün." dedim ve ayağındaki siyah converseleri çıkarıp birkaç basamağı indim ve kumların üzerine bastım.

Rabia da yanımda ilerlerken Vural arabayı kilitlemiş, arkamızdan geliyordu. Bir süre sonra sağımda göründü. "Sinirli misin?" dedi başını önüme eğerek. Başımı iki yana salladım. "Emin misin?" dedi bu defa geri geri yürümeye başlayarak.

"Eminim. Ve ayrıca sen öyle..." dememe kalmadan kumların üzerine düştüğünde Rabia yanımda kahkaha atıyordu. "Al işte."

Çantamı arkama çekip eğildim ve kolunu tutup ayağa kaldırdım. Yine de üstü başı kum olmuştu. "Gitti güzelim date," diyerek siyah takım elbisesini çıkardı. Beyaz gömleğinin kollarını kıvırırken yürümeye devam ettik. Deniz seviyesine yakın durduğumuzda Keskin dönüp bize baktı. Ona boş boş baktığımızı görünce, "Nerde masalar sandalyeler?" Bana baktı. "Mevra?"

Buzlu Kahve | Texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin