16. Bölüm: Küçük Helin ve Efecik

75 17 52
                                    

Hepinize iyi bayramlar kankslar. İyi okumalar. Umarım bölümü beğenirsiniz.

Bölüm Şarkısı: GGOX (Gonca Gül Orman) Günlük

Ben seninle sevdim yağmurları
Göğüslemeyi tüm fırtınaları
İzin ver kalbimle sarayım yaralarını
Zaten sen kurtardın onu kalbinle sarıp

Bu şarkı çok bilinmiyor ama efsane bir şarkı YouTube'a GGOX yazıp günlük adlı şarkıyı dinleyebilirsiniz. Sadece YouTube'da var sanırım şarkı şuanlık.

                               *****

"Taşınmamız hem iş hem ailemiz açısından daha iyi olacak."

"Haklısın ama Burak bu sene sınava girecek, yeni okuluna alışması zor olmaz mı?"

Hiç bir şey anlamazken, ürkekçe kapının ardında dinlemeye devam etti anne ve babasını.

"Merak etme alışır, oradaki okulun imkânları çok daha iyi. Hepimiz için en iyisi bu güzelim."

"Off emin değilim... Belki de yeni bir adım atmalıyız, haklısın."

"Aynen öyle güzelim. O zaman bu hafta içerisinde toparlanmaya başlayalım."

"Tamam..."

Kapıdan hemen uzaklaştı minik kız. Ne olacaktı? Nereye gidecekti? Neden gidecektiler? Ben gitmek istemiyorum ki diye mırıldandı kendi kendine. Ona niye sormamışlardı. Duyduklarının şokuyla zorla hareket edip odasına geçti. Yatağına oturdu belki de son defa...

Düşündü hem de her şeyi... Anıları, evini, burada ne kadar mutlu olduğunu, yeni bir yere gidecek olmanın korkusunu düşündü... Bir de o çocuğu düşündü... Okyanusun dibindeki toprağın rengi gibi olan gözlerini, okyanusun dibine ulaşmak ne kadar imkansız olsada... Benim ona ulaşmam tesadüf olamazdı değil mi? Diye düşündü.

Düşenceleriyle üzerinde ki şoku yavaş yavaş atlattı... Kimse duymasın diye sessizce ağlamayı ilk kez o zaman öğrendi minik kız.

Evdeki eşyalar ve anılar tek tek boşaldı... Evin içi bomboş kalırken içinde ki boşluğu hissetti minik kız. Hisler ağırdı, yaşamak bu denli nasıl acıtıyordu bilmiyordu... Belki yine kendini kandırmaya çalıştı, bilmek istemedi. Küçücük bedenine, minik ama onun için atan kalbine ağırdı. Ayrılmak zordu, vedalar ağlatırdı.

Çareyi sessizce çekip gitmekte bulmuştu. Kahverengi bir çift göz bıraktı ardında. Küçük kızın ardında yaşlı gözlerle denizi izleyen minik ruh yalnız kalmıştı artık...

Yaramaz çocuk ellerine döndürdü yaşlı gözlerini, bu ellerle küçük Helin'in gözyaşlarını silmişti defalarca... O yüzden kendi gözyaşlarını silmedi.

Minik bedenlerde büyük izler bırakmıştı bu ayrılık.

Bu ayrılıktan sonra yıllar boyunca; yaramaz çocuk denizi izledi çünkü küçük kızın dalgalı saçlarını denizde ki dalgalara benzetirdi. Küçük kız ise gökyüzünde ki yıldızları izledi. Yıllarca karanlığa ışık olan yıldızdan medet umdu...

Her şey bir anda kararırken tek bir şey duyuldu...

"Neden gittin küçük Helin? Bensiz dışarı çıkarsan üşürsün sen. Neden gittin?!"

Çığlık çığlığa ağlayan bu ses küçük Helin'in Efecik'ine aitti...

Yatağımdan sıçrayarak kalktım. Kan ter içinde kalmıştım. Hala kulağımda çınlıyordu cümleler. Gördüğüm rüyayı düşündüm bir süre. Efe'yi... Çocukluk zamanımı, taşınmamızı. Rüyanın anlamı ağır gelirken başımın da ağrısıyla ağladığımı yeni fark ettim. Karanlığa gözüm alışırken odayı taradım. Ekin yoktu. Telefonumu alıp saate baktım. 00.53 yaklaşık 2 saattir uyuyordum.

UZAKLARDAN YAKINLARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin