Derin,

173 32 3
                                    

Hâlâ burada, seninle konuşabilecek durumdayken her şeyi olduğu gibi bırakmak ve sana gelmemek kolay olsa da gitmem gereken gün yaklaştıkça içim rahat etmedi. Ben kaybolup gidersem bu acı ve hayal kırıklığı da geçip gider içimden belki. Ama senin uzun bir yaşam sürmeni umuyorum.

İyi ki vardın.

Sen benim ilk arkadaşımdın. Bunu hiç düşündün mü bilmiyorum. Senden önce kimselere görünmediğim için muhatap olduğum herkes, yalnızca... Öylesine insanlardı. Hiçbiri hayatıma dokunamadı. Ben onların arkadaşıydım belki ama onlar benim arkadaşım olmadı.

Geri dönmek istemediğim bir yola düşmeme neden oldun. Yüzüğü taktığım andan itibaren yaşadıklarımı geri alabilecek olsaydım bile, tüm kalp kırıklıklarım ve kızgınlıklarım dâhil, bunu yapmazdım. Başka insanlarla tanışmama, bulmam gerekenleri bulmama vesile oldun. Yol açtığın yıkımı asla affedemeyeceğimi sanmıştım ama yıkımının yol açtıkları yaranın merhemi oldu.

Belki senin için hiç önemli değildir.

Olabilir. Bazen insanlara ilham vermek için oradan oraya uçup duran bir periden başka bir şey olmadığımdan, seninle tanışana dek ne çok güzel ne de çok kötü şeyler yaşadığımdan, senin ufacık sözlerin ve ufacık hareketlerinin canımı yakıyor olabileceğini düşünüyorum. Belki de bir insandan çok daha fazla hissediyorum her şeyi, ilham perisi olmak bunları gerektiriyordur belki.

Ama düşünmeden edemiyorum, ya sen de böyle derinden hissediyorsan? Ya senin yüreğin de bir çalar saatin huysuzluğu gibi titreyip, sızlayıp duruyorsa? Benim yüreğim, tüm arkadaşları gezmeye giderken evde kalmak zorunda olan bir çocuğunki gibi; öyle küçük, bir o kadar mutsuz. Bu mutsuzluğa; kavgamızın, güvensizliğinin veya yaşanan herhangi bir şeyin neden olacağını zannederdim; soracak olsaydın. Belki, en çok da yanımda olmayışının... Heyecanla dünyanın en sıradan şeylerini anlatabilecek bir mesafede olamayışının. Mesafelerin, dostum; kilometrelerden ve tüm coğrafi yapılardan bağımsız bir yanı olmalı.

Oysa yüreğime küçük bir çocuğun huzursuzluğunu konduran, işe yaramaz bir ümitti.

Seni görmeyi istemediğim ve seninle karşılaşmaktan korktuğum her anda belki karşılaşırız düşüncesi...

Belki, belki düşündüğüm gibi değildir yanılgısı...

Belki her şey yeniden, 'bir şekilde iyi olur'un o acı tatlı ihtimali...

Adın geçtiğinde duraksıyor, seni özlüyordum. Sana olan tüm kırgınlığımdan ve içime senin yüzünden dolan tüm o yakıcı hislerden bağımsız, saf bir şekilde özlüyordum seni. Belki de hâlâ bir ihtimali vardır buralarda olmanın. Belki, belki...

Belki birazdan Özgür'le birlikte girerdin içeri. Belki Özgür alır getirirdi seni. Belki sen akıl ederdin. Belki...

Bir yerde duymuştum, şöyle diyordu adam. "Sana verdiğim değer bana ihanet etmenle değişecek kadar az mı zannediyorsun?" Özür dilerim, seni öyle çok sevemediğim için... Veya sevgimi sürdüremediğim için.

Sana yardım etmeyi gerçekten istemiştim. Umarım annene güzel bir hediye alabilmişsindir. Daha iyisi, umarım annene harika bir şiir yazabilmişsindir.

Teşekkür ederim. Sen olmasaydın gerçekleşmeyecek o kadar çok güzellik var ki hayatımda...

Bir gülüş yerleşsin isterim dudaklarına, beni anımsadığında.

Seni seviyorum.

Ve tekrar, iyi ki vardın.

Zambak

*

Böyle GüzelsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin