42- gün ışığı

166 16 44
                                    

Eddie Stevein mırıltıları üzerine kısık sesle gülüp doğruldu. Eddie üzerindeki tişörtü çıkartıp kenara attı, altındaki pantolonu çıkartıp kenara atmadan önce zinciri alıp boğazına doladı ve boğazını rahatsız etmeyecek kadar sıkı olacak şekilde zincire geçirdi.

Eddie sırıtarak Stevein yarı açık gözlerine baktı. Stevein üzerindeki gömleğin düğmelerini açtı, Steve yüzüne yavaş yavaş yaklaşan Eddienin boynundan sarkan soğuk zincirin, kasıklarından göğüs hizasına kadar yavaş yavaş çıkmasından dolayı gözlerinin kontrolunu kaybetmiş gibi davranıyordu.

Eddie Stevein dudaklarına gelince dudağını öpüyordu, elini yavaş yavaş pantolonunun fermuarına götürdü. Önce Stevein sonra kendinin altındakileri çıkarmıştı. Boynundaki zincirin sarkan kısmını arkasına getirdi, Steve'e arkasını dönüp elini yavaşça onun penisine götürdü. İstediği gibi doğrulttuktan sonra yavaşça içine aldı, elini çekip iki elini de dizlerine götürdü. Dizlerinden yardım alarak yavaş yavaş hızlandırdı zıplamalarını.

Steve gözlerini kapatı ve kafasını arkaya attı, duyduğu hazdan dolayı yükselen üst vücuduna hakim olamadı, Eddienin seslerini daha yakından duymak isteyince gözlerini aralayıp bir elini zincire götürdü. Kendine çekti zinciri sertçe. Eddie boğazında hissettiği baskıdan solayı kısa süre sessizleşse de sesi eski yüksekliğine çıkmıştı.

Eddie dirseklerini yatağa yaslayıp, bu seferde dirseklerinden yardım alarak alt vücudunu yukarı aşağı yapıyordu.

Steve elini onun beline götürüp yavaşça göğüs hizasına çıkarttı, işaret parmağını çok az değdirecek şekilde göğüs ucunun etrafında gezdirdi, Eddienin sesindeki zevk artışından anladığı üzere bu çok hoşuna gidiyordu. Ama bildiği bir şey daha var ki ani hareketler ve boğulmak gerçekten hoşuna gidiyordu.

Elini aniden boğazına götürüp sıktı, Eddienin çok hızlı kabarıp alçalan göğsüne baktı. Elini yavaşça gevşetip çenesine götürdü, yüzünü kendine çevirdi. Zevkten susmak bilmeyen ağzını susturmanın tek yolu öpmekti. Dudaklarını öptü, oluşan kısa sessizliği Eddie, hissettiği ıslaklıkla bozdu.

İkisi de nefes nefeseydi biraz soluklandılar, hareket etmeden. Steve Eddieyi izledi, baştan aşağıya tüm vücudunu inceledi.

Eddie yarı açık gözleriyle ona baktı, nefes nefese iken konuşmaya çalıştı.

Eddie: Makyajın.. çok terlettim-... ga-galiba seni

Steve: *gülerek* sen hiç terlememişsin sanki...

Sol eliyle sol gözündeki akan makyajı baş parmağıyla sildi. Eddienin dikkati dağılmışken diğer elini onun kasıklarına indirip kendine bastırırken ayağı, kalktı dolayısıyla o da ayaktaydı. Onu masasına yaslayıp iki elini arkasına aldı, tek eliyle tutarken yüzüne yaklaştı.

Steve: Kelepçeye ihtiyaç duymadığını söylediğim günü dün gibi hatırlıyorum

Eddie hafif sırıttı, Steve doğrulup içinde yaptığı yavaş git gellere devam ederken kasıklarındaki elini pensine götürdü.

Steve: Bakıyorumda sadece ben zevk alıyorum... en azından vücut dilimiz öyle söylüyor

Eddie tam ne dediğini soracakken penisinde hissettiği gitgelle duraksadı.
Steve sırıtarak elini hızlandırdı. Eddie ona göre biraz daha dayanıksızdı, kısa sürede elinde bi sıcaklık hissetmişti. Elini yavaşlatıp ucuna götürdü. Başparmağıla ucuna baskı uygularken Eddienin yüzüne yaklaştı. Onun kapalı gözleri ve aralı ağzına baktı. Dudaklarını yanağına değdirerek konuştu.

Steve: Çok çabuk pes ediyormuş vücudun..hmm

  Eddie ağzını kapatıp mırıldandı, Steve onun mırıldanışına eşik ederken, içinden çıkıp penisindeki elini çekmeden onu kendine döndürdü.

  Steve elini yavaşça bırakırken, kendi üstüne boşalmasını sağladı. Eddienin hafif kızarmış, ve ondan kaçan gözlerine baktı. Sırıttı ve gözlerini kasıklarına indirdi, hafif eğilip aşağıya doğu inen damlaları yukarı doğru çıkartırken mırıldandı. Karnına kadar düz bir yol çizse de karnına gelince çekilip ağzındakile yuttu, yüzünü hafif ekşitse de Eddie bunu görmedi, kısık gözlerle tavanı izlemekle meşguldü.

  Eddie kendine gelince kafasını ona doğru yöneltti. Aralı dişleriyle sırıttı, ona yaklaşıp dudaklarını öptü. Kısa ama tutkulu bir öpüşten sonra dudaklaını onun boynuna indirdi.

  Stevein boynunun solunda öpülmedik yer bırakmamıştı neredeyse, öpüşlerini azaltıp diliyle küçük bir alanı ıslattı. Islattıktan sonra gelen dil darbelerinin ardından dişlerini devreye sokmuştu. Steve'in mırıldanışları ve derin nefeslerinin sesini duydukça daha da sıklaştırıyordu ısırıklarını.

  Steve onun saçlarına ellerini attı, devam etmesi anlamında saçlarını okşuyordu. Uzun bi süre sonra saçlarındaki elini sıkıp yüzünü kaldırdı. Yüzünü kendi yüzüne yaklaştırdı, konuşsalar birbirine değecek dudaklarına gözlerini indirdi.

Steve: Sana pansuman yaparken bi hayalin olduğunu söylemiştin..

  Eddie hafif sırıtıp alt dudağını ısırdı. Steve Eddienin üst dudağıyla ilgilenirken bir eli her daim belindeydi. Eddie alt dudağını serbest bırakınca alt dudağına küçük küçük ısırıklar bıraktı, tabii arada diliyle o bölgeyi ıslatmayı unutmuyordu. Steve dilinde hissettiği demir tadıyla ısırıkları bıraktı ve dilini kanayan yere bastırdı.

  Eddie fark etmeden onun saçlarını ve sırtını sıkıyordu, dudağının kanamasıyla Stevein sırtındaki tırnak izlerini hissetmesi bir olmuştu. Eddienin kanaması azalınca Steve çekildi.

Eddie: Seninle sevişmeyi bırakmak istemiyorum... ama güneşin doğmasın bi saatten az kaldı..

Steve:...az kaldı demek... bazen bir dakika bi saat gibi gelebilir

Eddie: Anlamadım..?

  Steve sırıtıp onu masaya oturttu, aralı bacakları arasın geçti.

Steve: Sırtımı çok acıttın bebeğim... ama canının acımasını seven ben değilim sensin..öyle değil mi

  Eddie Stevein bayık gözlerine bakarken etkileyici ses tonundan dolayı yutkundu. Steve sırıtıp kafasını onun boynuna gömdü. Tatlı öpücükler bıraksa da ilk başlarda, sonra sonra aşağı doğru indikçe öpücüklerini ısırıklara çevirdi.

  Eddienin tırnaklamak için hazırda duran ellerini alıp masaya yerleştirdi ve iki elini de üstüne koyup iyice masaya bastırdı.

  Steve hem ısırık hemde sert dil darbeleri bırakıyordu, çenesi yavaş yavaş yorulmaya başlayınca dudağını kaldırmadan diğer göğsüne geçip dilini etrafında gezdirdi. Dilinden oluşan küçük ıslaklıktan sonra dudakları arasına alıp yavaşça emmeye başladı.

  Steve gözlerini araladığında Eddienin sesleri eşliğinde masanın ardındaki duvara vuran turuncu ışıkla çekildi. Bakışlarını pencereye çevirdi ikisi de. İkisi de güneşi, yeni günü çıplak bedenleri ve nefes nefese vücutlarıyla karşılamışlardı.

  Steve Eddieyi kucaklayıp yatağa geçtiler, ikisi yatağa geçmişti. Gözleri aralı Steve'e bakıp konuştu.

Eddie: Amcam birazdan gelir... tam zamanında bitirmeyi nasıl başarıyoruz

Steve:*güldü* bilmem ki bebeğim...

  İkisi de uyuya kaldılar.

Freak|| SteddieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin