1.12

371 40 65
                                    

Sabah uyandığımda saat neredeyse 6:30du. Bu kadar erken uyanmayı istememiştim.
Zaten gece bile zar zor uyumuştum. Gün geçmek bilmemişti.
Uzun zamandan sonra bu kadar mutlu, bir yandan da karmaşık hislerle doluydum. Eddie. Onunla ilk defa birlikte olmuştum, sanki gerçek bile değil gibiydi. Her şey onunla birlikte o kadar iyiydi ki, daha ne kadar iyi olabilirdi diye düşünmeden edemiyordum.

Eddie'ye doğru döndüm ve benim gibi uyanık olduğunu gördüm. O da en az benim kadar uykusuz duruyordu.
"Günaydın" dedim titrek bir sesle.  "Uyumaya devam et... yeterince uyumadın." Kafası karışmış ve düşünüyor gibi görünüyordu. Donuk bakışlarımla hissiz bir şekilde onu izliyordum.

"Her şey yolunda, değil mi?" diye sordu, cevap vermedim.
İç çektim ve kalkmaya çalıştım, ama oda soğuk olduğu için hızla geri çekildim. Bir koluyla beni kolayca kendine çekti, yorgun bir şekilde "söyle..." diye fısıldadı, dudakları kulağıma dokunuyordu. Elimi, bana sardığı koluna koydum.

"Hiçbir şey." dedim.
"Sadece gerçekten yorgunum." Beni daha sıkı bir şekilde kavradı. Bakışlarım eline kaymıştı. İyileşmekte olan ufak çizikler vardı. "Gel, yaralarına bakalım." dedim yumuşak bir sesle ve isteksizce beni bıraktı. Üstümüzdeki yorganı atıp onu yataktan kaldırdım ve beni banyoya kadar takip etti.
Kesikleri temizlerken onu tezgaha oturttum. Yüzünü buruşturmuştu ama ona baktığımda gülümsüyordu.
"Gitgide iyileşiyor gibiler." dedim. Yaralanmış yerlerine kremi sürüp geri çekildim.
"Sırtımdaki çizikler için aynısını söyleyemem."

Bana kaşlarını kaldırmış bir şekilde bakıyordu, ne dediğini anlamaya çalıştım. Aynada arkasına bakmamı sağladığında utançla yüzümü kapattım ve aynı anda güldük.

"Leslie?" soru sorar bir biçimde bana bakıyordu. Tuttuğum elini yumuşak bir şekilde öptüm.

"Evet, Eddie?"

"Beni seviyor musun?" diyerek bana içtenlikle sordu. Bu soru gülmeme sebep olmuştu. Kesinlikle hiçbir fikri yoktu... Kendimi onun kollarına attım ve o da onları sıkıca etrafıma sardı. Bir anda istemeden ağlamaya başladım. "Leslie??" diye sordu, sırtımı ovarken biraz endişeliydi.

"Aptal" burnumu çektim "Sen benim dünyamsın... sen benim her şeyimsin." kıkırdadı ve beni kendisine yaklaştırdı.

"İsmimiz bile ne kadar uyumlu. Sanki birbirimiz için yaratılmış gibiyiz." dedim.
Elimin tersiyle gözyaşlarımı siliyordum. Geri çekilirken elleri yüzümü kavradı ve dudaklarımızı birleştirdi.
"Biliyorum, sadece... son zamanlardan sonra. Bilirsin işte."
Omzunu silkti ve başını çevirdi.

Banyodan çıktıktan sonra üstümüzü giyindik.
Eddie, klasik olarak Hellfire Club tişörtünü üstüne geçirmişti.
Ben ise herhangi bir kıyafetimi giymiştim. Elime onun deri ceketini aldığım sıra başını salladı ve odadan çıktı.

 Elime onun deri ceketini aldığım sıra başını salladı ve odadan çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Makyajımı bitirip yanına gittim. Aceleci görünüyordu.

"Hadi, gitmeliyiz." dedi. Kahvaltı yaparız diye umuyordum ama çoktan dışarı çıkmıştı.
Botlarımı ayağıma geçirirken sordum.
"Nereye?"
"Karakola. Jonathan hâlâ oradaymış. Bizi de çağırıyorlar."
Bizi mi?
"Ne?"

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin