1.1

1.1K 86 211
                                    

"Buna inanamıyorum!"

Eddie odama girip kapıyı öfkeyle çarpmıştı. Anlık bir korkuyla yerimden zıplayıp hızla ayağa kalktım.

"Neler oluyor?"

Az önce oturduğum yatağıma oturup başını duvara yasladı. Derin bir iç çekişin ardından istemsiz bir şekilde soruma yanıt verdi.

"Hellfire artık yok. Tüm bu şaçmalıklardan bıktım."

Ortamdaki garip sessizliğin ardından üstüne bakındı. Hızla ceketinden kurtulup hellfire club yazılı tişörtünden kurtuldu. Şu an tişörtsüz bir şekilde yatağımda uzanıyordu.

"Bu boktan şeyi çöpe atsan iyi olacak."

"Saçmalama!"

Yanına oturup ters çıkarmış olduğu tişörtünü düzelttim ve şimdilik göremeyeceği bir yere koydum.
Bacaklarımı uzatıp başımı ona çevirdiğimde göz ucu ile bana bakıyordu. Dudaklarımı büzüp kıkırdadığımda bana tebessüm etti.
Elimi yavaşça boynuna dolayıp başımı göğsüne yasladım.

"Bana neler olduğunu söylemeyecek misin?"

Sessizce mırıldandığımda parmakları saçlarımda geziniyordu.

"Okuldan atıldım."

Kapalı olan gözlerim anında söyledikleriyle açılmıştı. Sakin kalmaya çalıştım, daha da moralini bozmak istemiyordum. Sonuçta buraya sinirli bir şekilde gelmişti, sinirli bir şekilde de ayrılmasına gerek yoktu.

"Peki bunun hellfire ile bir ilgisi var mı?"

"Şu an tüm bu olanları düşünmek bile istemiyorum bebeğim."

Yavaşça başımı ondan kaldırmak için yeltendiğimde odamın kapısı hızla açılmıştı.

"Leslie! Yarım saattir sana sesleniyorum ve sen-"

Annem de kızgın bir şekilde odama daldığında kaşlarımı kaldırıp bir iç çektim. Sanırım bugün herkes yatağın ters tarafından kalkmıştı.
Eddie ve beni bu hâlde gördüğü için yarım kalan cümlesine devam edememişti bile.

"Yine mi? Leslie, bana bu çocukla görüşmeyeceğine dair söz vermiştin! Çık dışarı."

Eddie kıkırdayıp teslim olurmuşcasına ellerini havaya kaldırdı.

"Pekâlâ gidiyorum."

"Derhâl!"

Annemin bağırışlarına göz devirdim. Neden bu kadar sinirli olmak zorundaydı ki? Eddie ile çıkmıyorduk bile, arkadaş olduğumuzu da biliyordu. Bu davranışlarından nefret ediyordum. Beni kendinden soğuttuğu yetmezmiş gibi onun yanında rezil ediyordu.

Eddie odamdan ayrılırken bana göz kırpıp buruk bir gülümseme yolladı. Ona aynı gülümseyle el sallayıp gidişini izledim.
Annem havadaki elimi indirip kızgın bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam etti.

"İşten yorgun bir şekilde geliyorum ve bir de seninle uğraşıyorum! Baban az sonra dönecek. Gel ve aşağıya yemekte yardım et."

Sonunda odamdan çıkıp defolduğunda kapıyı sessizce kapattım. Cama doğru ilerleyip perdeyi araladım. Eddie, açık olan pencereden başını uzattığında özür dilercesine ona bakıyordum.

"Bana o yavru köpek bakışlarını göndermek yerine çantanı hazırla."

"Ne?"

"Hadi çabuk ol!"

"Ne katıcam ki?"

Sessizce söylendiğimde dayanamayıp içeri girdi ve dolabıma yöneldi.
Elimdeki sırt çantasını alıp giysilerimi koymaya başladı.

Onu izlerken annemin seslendiğini duymamla hızla ayağa kalktım.

"Ne yapıcaz?!"

Bakışları elinde tuttuğu kırmızı sütyenim ve bende gezerken sırıtıyordu.

"Bence bu kadar giysi yeterli."

Pencereyi işaret edip önümden adımlarken koluna vurdum. Çoktan kızarmıştım.

"Senin yüzünden başım hep belaya giriyor."

O gülmeye devam ederken pencereden atladık ve delicesine koşmaya başladık. Kahkahalarımız sokağı inletirken iki sokak sonrasında yavaşlamıştık.
Arkama baktığımda bana gülmeye devam etti.

"Eddie! Gülmeyi kes!"

Birkaç dakika önce sinirli biriyken şimdi yanımda mutluydu ve kahkahalar atıyordu. Onu az da olsa mutlu edebilmek beni de sevindirmişti.

"Seni kaçırdım."

Kaldırım taşına dinlenmek için oturdum. Çantam kucağımda bir şekilde ona baktım.

"Keşke bir sene bekleyebilseydin. 911'i ararsam olacakları biliyorsun."

Şakayla karışık söylendiğimde gözlerini devirdi.

"Artık çocuk değilsin Les."

"Reşitte değilim, bunu biliyorsun."

"Umrumda değil."

Elini omzuma attıp beni kendine doğru çekti. Güneş batmaya başlamıştı.

"Sanırım bir müddet senin evinde takılmamız gerekiyor."

Omzunu silkip umursamaz bir biçimde mırıldandığında ayağa kalktım. Elimi kalkmasına yardım etmek için uzattığımda tuttu ve yavaşça yürümeye başladık.

Bir süre yürüdükten sonra sessiz ve ışıksız bir sokağa girmiştik. Çoğu ev eski ya da yeni olmasına rağmen karanlıktı.
Eddie o karanlık evlerden birine doğru adımlayıp kapıyı açtı. İçeriye girip Eddie'nin odasına adımladığımda içki kokusuyla suratımı buruşturdum. Onun yerinde en son ne zaman takılmıştık hatırlamıyordum bile. O zamandan beri her yer oldukça dağılmıştı.

"Biliyorum oldukça dağınık, üzgünüm..."

"Sorun değil Ed."

Ona tebessüm dolu bir bakış yollayıp çantamın kaybolmamasını umarak bir kenara attım.

"Aç mısın? Pizza söyleyebilirim?"

Başımı sallayıp yatağına yattım ve etrafa bakınmaya devam ettim. Kısa süreli bir telefon görüşmesinden sonra yanıma dönmüştü.

"Burası eski olmasına rağmen... oldukça güzel."

Yanıma uzanıp başını bana çevirmişti.

"Sen daha güzelsin."

Ona dönüp gülümsedim.
Omzuma düşen uzun ve kıvırcık saçlarıyla oynarken birden

"Benimle kal." demesiyle kaşlarımı çattım.

"Bir yere gittiğim yok Eddie, seninleyim zaten."

Uzun bir sessizliğin ardından nefesimin kesilmesini sağlayan o cümleyi kurdu.

"Hayır, demek istediğim... Benimle yaşa."

--------------------------------------------------

wattyden kaynaklı bir sorun var o kadar çok hesap açtım ki bir de şansımı burada deniyorum... hikayem hiçbir profilde gözükmüyordu umarım düzelir artık bıktımm... neyse şu an eğer bunu okuyorsanız şanslısınız demektir JWOSNXKX görüşmek üzere. :)))

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin