2.3

282 29 49
                                    

DİKKAAT SMUT UYARISI.
ÇİZGİ ÇEKİLEN YERE KADAR SMUT İÇERİR.
Okumak istemeyen geçerek oradan devam etsin. 😸
----------------------------------------------
Elleri vücudumda geziniyor, göğüslerime ve kalçama dokunuyor, boynumu öpüyor, ıslak izler bırakıyordu.
Sırtım yatakla buluşurken ellerimi saçlarına götürdüm ve onu kendime yaklaştırdım, fırsattan yararlanarak üstümde kontrolü eline aldı.
Dudaklarımdan boynuma kadar öperek iniyordu.
Ağır nefesi ihtiyaç duyduğum güveni sağlıyordu. O da güvendiği için elleri kalçalarımı tutuyordu.
"Seni seviyorum, seni seviyorum."
Ağır nefeslerle konuşurken gözleri güçlükle kapandı.
"Ben de seni seviyorum Eddie." diye yarı fısıldadım, kulağına inlerken titremesine neden olmuştum.

Beni altına almadan önce tişörtünü çıkardı. Elleri anında terle kaplı göğsüme dokunmak için hareket etti, onları ensesine kaydırdı ve tekrar öptü.
Parmakları sütyenimin kenarını buldu ve onu yukarı çekerek çıkardı.
Elleri şortumun düğmesini buldu, çabucak çözüp külotumu aşağı çekti. Bacaklarımın arasından aşağıya düşmelerine izin verdim.
Pencerenin aralığından esen rüzgar, sıcak tenimize karışıyordu.
Tamamen çıplak, terli ve nefes nefeseydik. Tamamen aşağı indiğinde dili klitorisime ulaşmıştı. Vücudum sarsıldı ve gülümsememe neden oldu. Dilini kullanarak yalayıp, emdi.

Sonunda, klitorisimi emmeye odaklanırken önce parmaklarını kullandı.
İnlemelerim, onun harika bir iş çıkardığını bilmesini sağlayacak kadar yüksekti, sırtı kavisli ve gözleri kapalıydı.
Nefes nefese kalmıştım. Ne olacağını umursamadan kendimi serbest bıraktım. Yüksek bir inilti çıkana kadar adını defalarca kez inledim.

Geldiğimi hissederken hızlı dairelerle ovuşturdu ve dudaklarımı öpmek için yukarı doğru hareket etti.
"İyi misin tatlım?"
"İyiden daha iyiyim." diye yanıtladım, hâlâ güçlükle nefes alıyordum.
"Hazır mısın?" Boynumu öperken sordu.
Başımı salladım ve pantolonunun düğmelerini açmaya başladım. Pantolonunu sadece boxerının bitimine kadar aşağı çekti, yeterince ıslaktı.
Yüzünü boynuma saklarken alçak bir inilti yükseldi, "Lütfen" diye sessizce yalvardım.
Gülümsedi ve yutkundu, içimde onu hissetmeye başlamışken kalçamı yavaşça ona doğru bastırdım.
İlk başta tedirginliklerimiz yavaş hareket etmemize neden olmuştu. Sabırsızlandıkça ve devam ettikçe her şey daha hızlı ilerlemişti. Yukarıda bana bakan gözleri parlıyordu.

"Bebeğim?"
Soru sorar bir şekilde söylediğinde, cevap olarak inledim ve devam etmesi için başımı salladım.
Yavaş gel-gitleri hızlanmıştı.
Sırtım kavislendi ve daha yüksek sesle inlemeye başladım, saçlarını ellerimle gerite tuttum. Sonunda kendini serbest bırakıp çıplak karnıma geldiğinde bu duygu onu tetikledi, kendini sarstı. Geriye attığım başım, ne kadar zevk aldığımı açıkca gösteriyordu.

"Kahretsin, bunu daha sık yapmalıyız bebeğim."
Yanıma uzandı ve bana döndü. Gülümseyip dudaklarımızı birleştirdim.
Kucağına girip gözlerimi kapattım. Nefeslerimiz düzelirken başımı öptü ve beni kendine sardı. Çok geçmeden uykuya daldığını fark edip tebessüm ettim ve gözlerimi kapadım. Onu her şeyden çok seviyordum.

--------------------------------------------------

"Gidin ve çabuk Leslie'yi uyandırın!"
Nancy'nin sesi kulaklarımı çınlatıyordu. Hayal ürünü bir ses miydi yoksa gerçek miydi bilemiyordum ama o an ki korkuyla gözlerimi araladım.
Odaya aniden dalınması anlık kalp krizi geçirmeme sebep olmuştu ama neyse ki bu kişi Robin'di.
Beni yataktaki halimle görünce şaşırmıştı ve elleriyle gözünü kapatmıştı. Daha sonra parmağını aralayıp ardından bakarken gülmeye başladı.

"Robin!"
Bu hâline ben de gülerken yerde duran kıyafetlerimi üstüme geçiriyordum.
Giyindikten sonra arkasını dönmüş olan Robin'e seslendim.
"Sorun nedir? Ne oluyor?"
"Buna inanamayacaksın. Hadi çabuk ol!" Saçımı at kuyruğu yapıp telaşla odadan ayrıldım. Robin ile aşağı indiğim sırada herkes televizyonun başında oturmuş kahkaha atıyordu.
Eddie hariç. Güldükleri her neyse onun moralini yerle bir etmiş gibiydi.
Beni görmesiyle ayağa kalktı ve pek içten olmayan bir şekilde gülümsedi.
Steve ikimize bakıyordu. Ardından tekrar önüne döndü.

"Baksana." Eddie başıyla televizyonu işaret etti. Bir haber kanalı açıktı ve... Muhaberin dediklerini duymak için yanımda duran kumandayı elime alarak sesi yükselttim.

"...15 kişi de göz altında. Gelen ihbardan bir sonraki günde kendilerini ele verdiler. Hawkins Lisesi öğrencileri olan Jason Carver ve Chrissy Cunningham sorguları alınmak üzere tutuklandı.
Günün bir diğer haberi ise..."

Sesi kıstığım sıra hepsinin yüzü gülüyordu. Anlam veremez hâlde onlara bakıyordum. Bunda sevinecek ne vardı?
"Hadi ama Leslie, surat asma. Siz ikiniz... bu haber karşısında iyi olduğunuza emin misin?" Nancy tepkimi ölçmek istermişcesine konuşmuştu. Jonathan ona hak verir gibi başını salladı ve
"Artık şüpheli değiliz. Saklanmamıza gerek kalmadı." dedi.

Eddie başını iki yana sallayıp koltuğa oturdu.
"Biliyorum. Açıkcası üzgün değilim fakat... Chrissy bu konuyu hallettiğinden bahsederken, bunu kast ettiğini hiç düşünmezdim."

Tam olarak Eddie ile aynı fikirdeydim. Dün konuşmalarına kulak misafiri olmuştum ve "...Jason'a istediğini verdim." demişti.
Bu kız Eddie için kendini hayatını bile hiçe saymıştı. Ama hak etmişlerdi, artık olmaları gerektiği yerdelerdi.

"Şimdi eve dönebilir miyiz? Geceden beri bozuk konserveleri tüketiyorum."
Kapı kolunu tutan ve bıkkınlıkla bize bakan Robin, ruh halimi yansıtıyordu. Delicesine acıkmıştım, en son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum doğrusu.

Nancy ve Jonathan başını sallayıp Robin'e katılarak dışarı çıktılar.
Steve yanıma geldiği sıra Eddie sıkıca elimi kavradı ve beni sanki zorlar gibi dışarı çıkardı.
Bu hareketine inanamazcasına kafamı iki yana salladım.

----------------------------------------------

Yolculuk boyunca sadece Robin ve Jonathan pozitif enerjiye sahiplerdi. Hawkins'e varana kadar "Pass The Dutchie" söylemişlerdi ve Jonathan Argyle'ı özlediğinden bahsedip durmuştu. Kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Kasabaya nihayet ulaştığımızda Eddie arabadan inmeme yardım etmişti. Artık burada tanımadığımız adamların gelmesi korkusuyla, tehtidlerle, ya da tutuklanacağımız endişesiyle yaşamayacak olmak garipti. Her şey sanki bir hayal ürünü gibi olup bitmişti.

"Teşekkürler çocuklar." Eddie konuşup kapıya doğru ilerlerken gözler arka koltuktaki Steve'in üstündeydi.
Ona baktığımızı fark etmezken son anda başını kaldırdı. Herkesin neden ona baktığını anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Ne? Ne var?" diye sordu.
"Dostum seni de evine kadar bırakacağımızı sanıyorsan yanılıyorsun." Jonathan arkasına dönüp ona bakarak söylendi.
Gülmemek için dudağımı ısırırken merakla olanları izliyordum.

"Lütfen Jonathan, o kadar uykum var ki-"
"Steve!" Hepsi bir ağızdan bağırmıştı. Görünüşe bakılırsa Steve, uykulu hâlinden anında kurtulmuşa benziyordu. Arabadan indi ve onlara surat astı, bana ise el salladı ve yürümeye başladı.
Hepsi arabada gülerken, görüşmek üzere onlardan ayrıldım.
-Neyse ki çok geçmeden Steve'i tekrar yanlarına almışlardı.-

Eddie'nin arkasından içeri girip girmemekte tereddüt etmiştim. Sanırım yarım bıraktığım işi tamamlamam gerekiyordu.
"Eddie, biraz dolaşacağım." Kapıdan seslendim ve ceketimi içeriye atarak evden ayrıldım.
"Ailem" hakkında öğrenmem gereken bazı şeyler vardı.

---------------------------------------------

Başta da not ekledim ama olsun
En sonunda smut yazabildim 🤠👍
munsonfire bana ilham veren bu mükemmelliğe teşekkürler msğmccğdnskskwl
Olayları hızlı geçiştirdiysem üzgünüm gözünüzden nasıl görünüyor bir fikrim yok... Her neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee ( ˘ ³˘)♥

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin