2.7

161 25 11
                                    

Gece düşündüğümden daha güzel geçmişti. Öpüşleri ve tüylerimi diken diken edişi asla unutulucak cinsten değildi.
Yattığım yerden doğrularak, yanımda yatan çıplak omzuna dudaklarımı götürdüm. Saçlarını da öperken uyanmış hâliyle kolunu boynuma dolayıp beni kollarının arasına aldı.
"Yine nereye gidiyorsun?" diye sordu. Uykulu sesi içimde yine o duygunun çıkmasına sebep olmuştu. Aldırış etmemeye çalışıp ona daha da sokuldum.
"Hiçbir yere. Bugün senin ve benim günüm. Yalnızca ikimiz..."

Bu anı elimde olsa sonsuza kadar sürdürebilmeyi dilerdim. Ama yine de onunla olduğum her an için minnettardım.
Birlikte kalkıp kahvaltı için masayı hazırlıyorduk. Her konuda bana yardımcı oluşu en sevdiğim özelliklerindendi.
"Meleğim?" sorar bir şekilde söyleyip karşıma oturdu. Bana son zamanlarda bu şekilde sesleniyordu...
"Evet?"
"Corroded Coffin için albümü çıkaralım diyoruz... Biliyorsun son günlerde birileriyle anlaştık ve çocuklarla bugün tekrar konuşmak için gideceğimize dair-"
"Eddie..." ismini uzatarak söyleyip dudağımı büzdüm. Bugün pazar günüydü. Okul yoktu, kiliseye de gitmediğimize göre onunla birlikte vakit geçirelim istiyordum.
Dediği gibi şu son bir haftadır grup ve albüm işleriyle uğraşıyordu.
Grubu önemliydi ama... başka zamanda yapabilirdi.

"Sadece tek bir günü benimle geçir." Sesimi inceltip masadaki elini kavradım.
Emin olmasa da sırf beni kırmamak adına başını yavaşça salladı.
"Peki, ama iki saat. Dustin ile de buluşmam gerek."
Onun yaptığını yaparak başımla onayladım.
"Üniversiteye gittiğimde... Ne yapacaksın?" Aniden sorduğu soruyla az kalsın boğuluyordum.
"Ne?"
"Yani... benimle gelmeni tabii ki istiyorum ama okulun... ailen... ne yapacağız?"
Yutkundum. Bunları daha önce düşünme gereğinde bulunmamıştım.
"Bilmiyorum, bunu sonra konuşalım." İçmekte olduğum suyu yerine koyarken, bardak elimden kaymamak için resmen mücadele vermişti.
Neyse ki Eddie bunu fark etmiş olacaktı ki sorusunu yenilemedi.

Evden çıktık ve şehirin içinde olan eğlence merkezine gittik. Birlikte oyuncak ayı kazanmıştık ve onu kucağımda tutarken şimdi neye bineceğimizi tartışıyorduk.
"Korku tüneli!" diyordu.
"Hayır, çarpışan arabalar!"
"Korku tüneli!"
"Çarpışan arabalar!"
Birlikte küçük atışmamıza gülerken, biraz yakınımızda bir çocuk durmuştu. Diğer arkadaşını dürterek Eddie'yi işaret etti.

"Şuna baksana, Ted."
Çocukların ikisi Eddie'ye sanki canavarmış gibi bakıyorlardı.
"Onları boşver." dedim koluna girerek. Oyuncak ayıyı kafalarında parçalamak istemiştim. Çocukları sevmemem için bir neden daha.
Eddie benim aksime kızgın, üzgün ya da şaşırmış görünmüyordu. Bana gülümseyip kolumdan çıktı ve kulağıma doğru yaklaştı.
"İyi izle."
Çocuklara dönüp seslendi.
"Hey!"

Yaptığı hareketle çocuklar ellerindeki pamuk şekeri düşürdüler ve koşarak yanımızdan uzaklaştılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaptığı hareketle çocuklar ellerindeki pamuk şekeri düşürdüler ve koşarak yanımızdan uzaklaştılar. Az kalsın altlarına edip ağlayacaklardı.
"Eddie! Bu hiç hoş değil!" Gülerek omzuna vurdum, hoşuna gitmiş gibi kahkaha attı.
Sanırım tüm gün bu olaya gülebilirdim...

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin