2.8

190 28 68
                                    

!DİKKAT!
Eğer kana, ölüme ve 1ntih4r gibi olaylara karşı hassasiyetiniz varsa bu bölümü okumamanızı tavsiye ediyorum. :(
Okuyacak olanlara iyi okumalar...

***

Billy'e karşı ısınmış gibiydim. Daha birkaç gün önce ondan yarı nefret ederken, şimdi neden böyle olduğunu anlayabiliyordum. Neden bu hâle gelmiş olması ve beni korumaya çalışması oldukça anlaşılırdı. Annem gibi birinin başından beri böyle korkunç bir canavar olmasını tahmin etmezdim.
Bana hâlâ kendini haklı bulduğunu anlatmıştı. Beni ne kadar kurtarmış olsa dahi başkasının hayatını mahvetmişti.

Ve bende bir başkasının hayatını mahvetmek üzereydim. Annemden nefret ettiğim kadar ona dönüştüğüm için ben de kendimden nefret ediyordum. İçimde canlı bir varlık vardı ve hâlen ne yapıp yapmamak konusunda kararımı verebilmiş değildim. Her şeyi göze alıp olanları anlatarak onu dünyaya getirebilme şansım varken, onun canına kıyıp hiçbir şey olmamış gibi de davranabilirdim.
Son saatlerde yaşananlar tamamıyla düşüncelerimi alt üst etmişti. Sanırım kararımdan vazgeçmek üzereydim. Bunu yapacak kadar acımasız biri değildim. Yapamazdım...

-3 gün önce-

Haplar... jilet ve küvet... her şey hazırdı. Zamanı geldiğinde her şey sona erecekti.
Steve'e yazdığım mektubu son defa gözden geçirdim.

"Sevgili, Steve...
Seninle ilk tanıştığımız gün, ikimizde okulda yeni sayılırdık. Yani... daha çok ben yeniydim çünkü benden bir sınıf üstteydin. Her neyse.
Okul görevlisi olarak okulu bana tanıtma görevi sana aitti. İkimizde ne kadar saçma ve gereksiz olduğundan yakındıktan sonra birlikte okuldan kaçmıştık. Hatırlıyor musun? Ben hatırlıyorum.
Birlikte Hawkins'i gezmiş, güzel vakitler geçirmiştik. Seninle o kadar güzel vakitler geçirdim ki... Tonlarca kağıdı harcayacağımı bilmesem hepsini yazabilirdim doğrusu.
Şimdi bunları okurken, "Tüm bunlar da ne?" diye düşündüğüne bahse girebilirim. Tüm bunlar... birer saçmalık.
Sende kaldığımda, huzurlu ve mutlu olduğumu hissettiğim zamanlar geçirdim. Doğum günümü hatırlayan ilk kişiydin. Teşekkür ederim...
Onun gecesinde yaşananları ikimizde hatırlıyoruz, değil mi? Ne kadar pişman olsakta, doğurduğu sonuçlara karşı artık yapmam gerekeni yapma vaktim geldi. Onu tanımanı ya da birlikte hayallerdeki aile olmanızı çok isterdim. Seni ne kadar baba olarak hayal edemesemde...
Ama üzülme. Çünkü bu hayali bir başkasıyla gerçekleştireceğine adım gibi eminim. Eddie'ye aşığım, ama seni seviyorum. Daha fazla uzatıp kafanı karıştırmak veya seni üzmek istemiyorum.
Tek istediğim tüm bunları asla unutmaman. Beni asla unutma... Steve Harrington."

Kağıdı katlayarak çekmecemin altına koydum. Onu her türlü bir gün görecektim. O gün verip ertesi gün işi hallederdim...
Eddie'ye yazdığım mektubu okumaya henüz hazır değildim. Eğer okursam, beni bu işten vazgeçtireceğini biliyordum.

"Bebeğim! Ben geldim."
Dış kapının açılması ve sesini duymamla ayağa kalktım. Eddie sanırım albümü için anlaşmıştı, çünkü düşündüğümden erken gelmişti.

-Şimdiki zaman-

"Ee, ne diyorsun?"
Billy, karşımda elinde tuttuğu kahve ile bir cevap bekliyor gibi görünüyordu.
Saat dokuza gelmişti ve Eddie hâlen ortalıklarda yoktu. Birbirlerini şimdiden görmelerini istemiyordum ama Eddie bu saate kadar ne yapıyordu açıkcası merak etmiştim.
"Sanırım başka zaman sana gelsem iyi olur." dedim ayağa kalkarak.
Onun yerine gitmemiz için ısrar ediyordu.
"Pekâlâ... küçük kardeşim ne zaman isterse bana gelebilir. Emin ol bu çöplükten daha mükemmel."
Son cümlesine kıkırdadım ve kapıya doğru yöneldim.
Açmadan önce ona baktım.
"Biliyor musun... Eddie'yle iyi anlaşacağınızı umuyorum."

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin