[1.8]

166 30 2
                                    

Bölüm Adı : "Taehyun nerede?"

Ezilmiş arabası ile şirketin yolunu tutarken Kaiye bir bakış attı.

"Daha iyi misin?"

Çocuk kafasını salladı.

"Evet, sadece biraz kendimi kaptırdım."

Beomgyu yola dönerek gözlerini kenetledi.

"Evet... Bu işi gerçekten sevdin mi? Yani stajyerken."

Kai gülümsedi ve Beomgyu'ya baktı.

"Bana bunu bir kez daha sormuştunuz."

Beomgyu tek kaşını kaldırdı.

"İşe girerken mi?"

Kai kafasını salladı.

"Sayılır. Benim işim bilgisayar başı ama siz her daim her şeye açık olmamı söylemiştiniz. Her an sanki vurulabilirmiş ya da bilgi sızdırılması durumunda tehdit edilebilirmişim gibi. Çok soğuktunuz ama çok iyimserdiniz de. Hayatın sizi yorduğunu düşünürdüm. Sadece, sadece iş."

Beomgyu bunları dinlerken hiç bir şey hatırlamıyordu. Acaba zamanda ileri mi gelmişti? Ya da hafızası silinip bir öğrenci olduğuna inandırılmış mıydı? O zaman ev ve YeonJun ne oluyordu?

Kafası ağırmaya başlamıştı...

"Bay Choi geldik."

Derin bir nefes aldı.

"Bana Beomgyu de."

Arabayı dalgınca sürgülü kapının açıldığı yerden geçirdi ve park etti. Ardından beraber arabadan inerek şirketin içine adımladılar.

Girer girmez Kai kartını basmıştı.

Beomgyu ise odasına yönlendirilmişti. Demek burada yolları farklılaşıyordu. Kai batı koridoruna ilerlerken, o doğu koridoruna yönlendiriliyordu.

Kai gülerek Beomgyu'ya asker selamı verip ortadan kayboldu.

Beomgyu gri ağırlıklı odasına girdiğinde büyükçe koltuğuna yerleşip etrafta değişik portreli resimleri izledi.

Önüne koyulmuş dosyaların kapağını ararlarken gördüğü fotoğraf ile kalbi acımaya başlamıştı.

Kang Taehyun... 18 yaşında, lise son sınıf. Durumu kırmızı harflerle KAYIP diye nitelendirilmişti.

Korku her yerini ele geçirirken belki de ilk defa öpücüğü düşünmüştü... Dudağına anlık değen yumuşak dudakları.

Onu Beomgyu öpmüştü. Bundan haz aldığı açıktı. O an bilmediği tek şey vücudundaki garip adrenalindi. Beomgyu uzun zamandan beri kimseye bir şey hissetmemiş biriydi.

İster öğrenci, ister dedektif olsun. Hayatında aşka, sevgiye ve sahte duygulara yer yoktu.

Saçlarını karıştırdı.

Peki bu halde 2 günlük çocuğa bu denli delicesine neden bağlı hissediyordu?

Üstelik hiç bir duygusunu anlamlandıramadan kaybolmuştu.

Belki katil, belki güvenli birinin elindeydi. Beomgyu ne pahasına olursa olsun çiçekçi çocuğu tekrar görecekti.

Elini saçlarından çekti ve sakince gözlerini kapattı.

Mantıklı düşünmeye ihtiyacı vardı. Çocuk evden niye çıkmıştı? Önce bunu bulmak lazımdı. Ya da telefonda kimle görüşüyordu?

Bunlar önemliydi. Beomgyu tekrar Kai'yi aradı. Uzatmadan konuya girmişti.

"Aklıma bir şey geldi. Taehyun'un telefon numarası. Ona erişirsek son aramalar ve konuşma ses kayıtlarını bulamaz mıyız?"

Bir süre sessizlik oldu. Kai düşünüyor gibiydi.

"Biraz zor olacak... Ama bir kaç işlem ile elime geçirebilirim. İşi kolaylaştıralım. Telefon numarası sende var mı?"

Beomgyu nefes verdi.

"Hayır... Ama Soobin de olabilir."

Kai anladığına dair mırıltılar çıkararak telefonu kapattı.

YeonJun'u aramayı düşündü ve öyle de yaptı.

"Alo."

"Bay Choi."

"Bana Beomgyu de."

Bir süre durdu ardından devam etti.

"Şu çetenin yeni vakada ki dükkanları soymadan önce bulunan cesetler kaç yaş aralığındaydı."

YeonJun hemen tepki vermemişti.

"Odanda mısın?"

Beomgyu onayladı.

"Geliyorum, ayrıntılı konuşuruz en başından."

Telefonu kapattıktan sonra önündeki dosyayı ellerinin altından alarak uzak bir yere koydu ve kafasını masaya dayadı.

"Taehyun'u bulmalıyım..." diyerek mırıldandı.

İçinden yüz kez söylemişti. Tamam! Buna cesareti vardı. Ondan hoşlanıyor olabilirdi ve bu çok barizdi. En azından onun için.

Kıskançlık, sahiplenme, hayranlık ve buna benzer duygularını da buna bağlıyordu.

Nefes verdi. Her şeyin düzeleceğine inanmak istiyordu.

Flower Boy [Taegyu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin