[1.9]

168 33 4
                                    

Bölüm Adı : "Taehyun Nerede? (2)"

Taehyun karanlık odada gözlerini açtığında ortamdaki soğukluk cılız ve esmer tenini titretmişti.

Gözleri kısılmış etrafa anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

Kendi yaşına yakın bedenlerle aynı soğuk odayı paylaşıyordu. Ayağını ise ağır bir zincir süslemişti.

Ranzalı yatağın bir demirine bağlı şekilde etten eser kalmamış sadece kemikleri gözüken çocuklara baktı.

"Burası neresi?"

Sesi mekanda yankılanmıştı. Saçları omuzuna gelen bir kız dizleri üstüne çökmüş ileri geri sallanırken dolu gözler ile ona baktı ve bir şeyler mırıldandı.

Taehyun kaşlarını kaldırdı. Hala titriyordu.
Alt dudağını dişledi.

"Anlamadım?"

Kız tekrar konuştu.

"Bizi aç bıraktılar. Kemiklerimiz derimizin altından görünene kadar... Öleceğiz, biliyorum."

Taehyun üzerine bir perdenin çekildiğini hissetti. Bu korku muydu? Yoksa üşümesinden mi kaynaklıydı? Belli değildi.

Konuşamadı. Ama gözleri doluydu.
Çıplak ayakları ile bir kaç kez adım attı ve etrafa bakındı.

Garaj'ı andıran bir yerdeydiler. Parmak uçlarına kalkıp garajın kapılarının üstündeki minik delikten dışarı bakmak istedi. Yapamadı.

Titremesi artarken bacağındaki zincir onu yere düşürmüştü.

Diğer çocuklar ölümle mücadele ediyordu.
Onlar Taehyundan daha önceden beri burada gibi gözüküyorlardı.

Bu onu daha da korkutmuştu.

Sonradan aklına söylediği bir söz geldi. En fazla öldüm demişti... Gerçekten de ölecek miydi?

Neden? Ya da ne için? Bilmiyordu ama buradaydı.

Evin içinde odaları gezerken telefonu çalmıştı. Büyükannesinin durumunun kötüleştiğini ve onu görmek istediğini söyleyen bir kadın sesi işitmişti. Şimdi ise buradaydı.

Olduğu yerde doğruldu ve ranzaya sindi.
O anda sürgülü siyah kapı açıldı ve içeriye maskeli 6 kişi girdi. Fiziğine bakılırsa 2'si kızdı.

Çocukların yanına yaklaştılar. Oda'nın içi daha da soğudu.

Bir boğuk ses duyuldu.

"Hepsi burada mı?"

İçlerinden biri sormuştu.

İri yarı bir beden zincirli Taehyun'a yürüdü ve saçlarından tutup başı ile birlikte bedenini öne eğdi.

Çocuğun gözleri dolmuştu. Dişlerini sıktı ve derin nefesler alıp verdi.

Adam arkadaki zinciri koparırken çocuğu saçlarıyla ayağa kaldırdı.

Diğer çocuklar çoktan sürüklenerek mekandan çıkarılıyordu.

Taehyun var gücüyle saçlarına asılı olan adamın ellerinin üzerine ellerini koydu.

"Kendini polislerle güvende sanan küçük aptala bakın. Senin yüzünden başımıza gelmeyen kaşmadı." diye bir tıslama bırakmıştı.

Taehyun bir süre tepkisizce durdu. Hiç bir şey anlamıyordu. Saçlarındaki eller gittiğinde itilerek dışarıya yönlendirilmişti.

"Neresi?"

"Bir ormanlık alan. Çok göz önünde değil. Patron oraya geleceğini söyledi. Boşuna risk almaya değmez sanırım."

Bir taraftan çocukların kollarını bağlayarak arabaya yerleştirmeye başlamışlardı.

Taehyun göz ucuyla tarafa bakındı. Çakıllı ve taşlı bir alandı. Elleri bağlanmadan önce adamın penisine bir tekme atmış ve geri savrulan bendene karşı yamacın aşağısına bakmıştı.

Bu yol şehre çokta uzak değildi. Gülümsedi. Üzerinde olan her hangi bir şey aradı kendine ait. Yamaçtan bir beden yukarı doğru geliyordu.

Kaşları iyice çatılmıştı. Nefes verdi ve aşağı doğru kaymaya çalıştı.

"Çocuğu tutun lan!"

Arkadan gelen sese başını çevirmek yerine dikkatlice yamacı inmeye çalıştı. Ayak sesleri ile pek sakin kalamadığı için panikle kaymış ve kalan yolu yuvarlanarak inmişti.

Yanıp sönen fenerleri görüyordu. Şantiyenin etrafından dolaşıp risk almak yerine şeritli kutuların içine yerleşmeyi denedi. Kumun bir kısmı üzerine kayarken köşeye sinmiş ve aralık kalan yerden gözlerini dağılıp çocuğa bakınan bedenlerde gezdirmişti.

Saç dipleri deli gibi acıyor ve çıplak ayakları zonkluyordu. Sessizce durdu.

"Sikeyim... Şimdi ne yapacağız?"

"Maskelerimizi çıkarmamamız gerekiyordu. Bizi gördü."

"Çok uzağa gitmiş olamaz zaten. Patron aramadan bakınalım etrafa. Onlar yola devam etsin."

Ayak sesleri uzaklaşıyordu. Taehyun tuttuğu nefesini vererek dinlemeye devam etti.

O sıra telefon çalışını duymuştu. İçlerinden biri panikle telefonu açıp bir şeyler gevelemeye bağlamıştı. Belli ki daha üstleri vardı. Kısa süre sessizlik oluştuğunda nefes sesleri yükseldi.

"Patron kalmamızı istemiyor. Polisler şantiyedeki variller için gelebilirmiş."

Bir süre sonra sesler kesilmeye başlamıştı.

Taehyun'un ise gözleri kayıyordu. Uykusu gelmiş ve hızlıca bedenini uyuşturmuştu. İçinde olduğu kumlara kendini bırakarak gözlerini kapadı.

Nefesinin düzensizleşmesine izin verdi...

Flower Boy [Taegyu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin