[2.4]

156 28 44
                                    

Bölüm Adı : "Soobin"

Soobin, Beomgyu ve Taehyun'u hastane odasında yalnız bırakırken telefonu ile ufak bir görüşme yapmış ve emniyete haber vermişti.

Duvara yaslanıp Beomgyu'nun çıkmasını bekliyor, gözleri sürekli olarak etrafta geziyordu.

İyiki hastane onu rahatsız eden ortamlardan değildi. Derin bir nefes aldı ve yanağını kaşıdı.

Sıkılıyor olsa da Taehyun ve Beomgyu'yu rahatsız etmek istemiyordu.

Bundan dolayı bahçeye inme kararı aldı. Asansöre yavaş adımlar ile ilerlerken etrafından geçip giden insanları izledi.

Sakince asansörün gelmesini beklerken yanında ufak bir çocuk duruyordu. Yaklaşık 7-8 yaşlarındaydı. Ağzında maske vardı. Soobin'in ona baktığını fark edince gözleri kısıldı. Bu sayede çocuğun güldüğünü anladı.

Aynı gülümsemeyle karşılık verdi. Kız elini kaldırdı ve ceketindeki polis sembolünü işaret etti.

"Polis misin?"

Soobin, gülümseyerek kızın önüne eğildi.

"Evet öyleyim."

Kız maskesini indirerek Soobin'in yüzüne baktı. Bir şeyler söyleyecek gibiydi ama o sıra asansör gelmiş ve kızın yanından ayrılmak zorunda kalmıştı. Asansöre adım attığında kıza doğru döndü.

"Gelmeyecek misin?"

Kız kafasını iki yana salladı ve kayan maskesini düzeltti.

Soobin anladığını mırıldanarak asansöre bindi. Çok geçmeden aşağıya vardığında hızla bahçeye yöneldi. Hava kararmaya başladığı için bir taraftan kafası sürekli olarak YeonJun ve Kai'deydi.

Bir bank'a oturduğunda derin bir nefes alarak beklemeye başladı. Beomgyu'ya artık bu konuda kızamıyordu ya da kızmak istemiyordu. Sürekli geç kalmaya başlamıştı zaten son aylarda.

Önündeki bahçeyi izlemeye dalmışken telefonunun sesi ile tekrardan dikkatini toparladı.

Cebinden telefonunu çıkardı. Arayan YeonJun'du. Hızla telefonu açtı ve kulağına dayadı.

"Alo."

Haşırtı sesleri ve sürekli giden sinyali farketmesi zamanını almamıştı. Ayağa kalktı ve bir kez daha konuştu.

"YeonJun orada mısın?"

Tekrardan büyük bir kopukluk yaşandı ama arkadaki sesleri duyacak kadar da dikkatli olmuştu.

'Ne yapıyorsun?'

'Oyunun sonunu getiriyorum'

'Bol şans YeonJun'

Kaşları çatılmıştı.

"Beni duyuyor musun? Tanrım ne oluyor orada?"

"YeonJun!"

"Sikeyim."

Telefonu kapattı ve hızla Beomgyu'ya sesli mesaj bıraktı.

"Acil bir şeyler oluyor. Ben ekiple gidiyorum."

Açıklama yapmadan telefonu kapattı ve hızlı adımlar ile arabasına yöneldi. Ekipten haber almak için hızla polis arkadaşlarından birisi ile irtibata geçmeye çalıştı.

Sadece sinyal yüzden değildi telaşı. Bir şeyler olduğunu anlamıştı. Vurulma olayından sonra zaten en ufak bir şeyde YeonJun'un üzerine düşmeye meyilliydi.

Derin nefesler almaya çalışarak ona dönüş yapan numarayı yanıtladı.

"Soobin."

"Chan. Neler oluyor?"

Elleri ile sıkıca direksiyonu kavradı.

"Biz iki araç ile yolu takip ediyorduk. Bir süre gidince ormanlık alana doğru bir patika vardı. Lastik izleri de yeniydi. Bu yüzden ayrıldık. Biraz gidince sizin dedektifin arabasını bulduk."

YeonJun ve Kai'nin, Beomgyu'nun arabası ile gittiğini hatırlıyordu. Kaşları çatıldı ve iyice kararan havaya karşı ışıklarını yaktı.

"İlerki ağaca yaslı bir beden bulduk. Baygındı. Kafası kanamış biraz. Odunla vurulduğu düşünülüyor. Beden yavaş yavaş ayılmaya başladı ama etraf onu korkutmuş gibi. Bir şey hatırlamadığını söylüyor."

"Gelince konuşuruz. "

Arabayı hızlı bir şekilde sürmeye devam ederken şantiyeyi geçti ve ilerleyen yola saparak garajı arkasında bıraktı.

Yola saptığında Beomgyu dan daha yeni aramalar gelmeye başlamıştı. Hızlı gittiği için yanıtlayabilmesi zordu bu nedenle sonraya sakladı.

Toprak yolun aşağısında gördüğü polis ışıkları ile hızla yola saparak ilerlemeye başladı.

Önüne bir başka polis arabası rastladığında aşağı inerek koşar adımlar ile kütüğe oturtulmuş bedeni görmeye çalıştı.

Bir bez parçasını kafasının üzerinde tutuyordu. Hafif titrediği için öne doğru büzülmüş öylece yere bakıyordu.

Polisleri iterek hızla YeonJun'un önüne diz çöktü. Ellerini omuzlarına koyarak hızla sıkıca sarıldı ve nefes verdi.

"İyi misin güzelim? Kim yaptı bunu sana?"

Sorusuna cevap alamadığında geri çekilerek YeonJun'un yüzünü elleri arasına aldı.

"Birtanem?"

Bir süre durup kendini Soobin'in elleri arasından çekmişti. Elleri havada kalan polis şaşkınca YeonJun'a bakarken dizlerinin üstüne çökmüş ve ellerini indirmişti.

YeonJun hiç bir şey demeden kalkıp polis arabalarından birine binmeye kalkıştı.

Soobin hala dizlerinin üstünde şaşkınca YeonJun'u izliyordu.

"Soobin. İyi misin?"

Arkada gelen sese karşı öksürerek doğruldu ve arkadaşına baktı.

"Teşekkür ederim Bangchan."

Arkadaşı gülümseyerek elini omuzuna attı ve arabaya doğru onu ittirdi.

"O iyi olacak sadece transta."

Kafasını salladı ve YeonJun'un bu halini kafasından atmak için başka soru yöneltti.

"Kai nerede?"

Bangchan kaşlarını çatarak Soobin'e baktı.

"Kai?"

"YeonJun'un yanında bir çocuk daha olmalıydı. Stajyer."

Bangchan kafasını salladı.

"Tek YeonJun vardı, çevreyi arıyorlar."

Bangchan ile arabaya yürürken son kez etrafa bakındı.

"Çok garip."

"Öyle mi dersin?"

Soobin arabaya binmeden başını salladı ve Bangchan'a döndü.

"Diğer ekip?"

"Bir yol bulmuşlar direk dağ evlerine ya da onun gibi bir yere çıkıyor. Etrafı arıyoruz merak etme."

YeonJun'un bindiği polis arabası harekete geçtiğinde Soobin de kendi arabasına yerleşmek üzereydi ki, ekipten birinin Bangchan'a dediklerini işitti.

"Etrafta başka kimseye rastlanmadı. Eğer kim varsa olaydan sonra kaçmış olmalı."

Flower Boy [Taegyu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin