6. Bölüm

44 28 22
                                    

   Sabah olmuştu. Bella Adrianı uyandırmak için yaklaştı. Ama onu izlerken dalıp gitmiş.

   "Vay be aslında o kadar da sinir bozucu gözükmüyor. Daha çok masum uyuyor. Ama her defasında beni sinirlendirmeyi nasıl başarıyor anlamış değilim". 

Elini Adriana yaklaştırır hafiften dokunmak ister. Bu sırada Adrian uyanması ile tüm ortamı bozar.

   Adrian:   — Ne yapıyorsun?    — (bir anda irkilir) Yok bir şey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Adrian:
   — Ne yapıyorsun?
   — (bir anda irkilir) Yok bir şey. Seni uyandıracaktım. Çıkmamız lazım.
   — Madem öyle inanmış gibi yapayım.
   — Ne demek o? Gerçekten çok sinir bozucusun.
   — Hmm... hayır. Sadece senin sinirini bozmak hoşuma gidiyor. Genel olarak böyle  biri değilimdir. Yanlış anlaşılma olmasın.
   — Bay sinir bozucu, şimdi seninle tartışmaya giremem. Buradan çıkmamız lazım önce.

   Bella dışarıyı kolaçan eder:
   — İşaret verdiyimde çıkarsın. 1...2...3...şimdi!
Adrian:
— Görüşürüz.

   Bir kaç dakika sonra her kesi bir yere toplarlar. Bu defa iğne yapmadan direkt cihaza bağlarlar.
   Bella Adriana yakınlaşır "unutma, kendin uyanamazsan sana hiç bir şey anlatmam". Sıra Adriandadır.

   Her kes ikinci denemeden sonra yemekhaneye iner. Fakat bir türlü Adriandan ses çıkmaz.

   Bella kendi-kendine merak içinde "Ya, neden bu kadar konuşkan biri bir anda sessizleşti. İçeride ters bir şey mi oldu acaba? Ben mi yaklaşıp konuşsam?  Üf, aman, neyse ne."

   Bir gün, iki gün derken bir kaç gün böyle sessiz geçer.

   Bella "Bu çocuktan niye hala ses çıkmadı, ya? Hiç tarzı değil. Yok, ben dayanamayacağım".
   Adrianı bulduğu gibi çekiştirerek odaya getirir.

Adrian:
— Dur, çekiştirme. Kime diyorum?
   — Sen iyi misin? O günden sonra hiç sesin çıkmadı. Senlik bir haraket değil.
   — Kendim uyanmayı denedim. Başardımda. Ordaki adamın söyledikleri... sana da mı aynı şeyleri söyledi? O yüzden mi benden bunu yapmamı istedin?
   — Tam olarak ne söyledi sana?
   — "Bunu saklamam gerektiğini" söyledi.
   — Sadece bu mu? Başka bir şey söylemedi mi?
   — Birde "bunu öğrenirlerse sonumuzun iyi olmayacağını, dikkatli olmam gerektiğini" falan söyledi. Ha birde "kabuslar kötüleşirse eğer hiç uyanamayanlar bile ola bilir" demişti. Anlamadığım biz sadece eğlencesine gelmiştik. Yani canımız tehlikede şuan.
   — Uyanmamak mı? Bunu dememişti. Şöyle yapalım. İlk önce senin gördüyün iğneden etkilenmeyenleri toplamalıyız. İş birliyi yapacağız. Burada bir şeyler dönüyor.
   — İğneden etkilenmeyenler vardı. Orası tamamda. Onların da bizim gibi kendi başına uyanıp-uyanamadıklarını nereden biliyorsun?
   — Bilmiyorum. Ama denemek zorundayım.
   — İyide onlara nasıl haber vereceğiz?
   — Yarın yine bizi deneme için bir araya topladıklarında yemekhanede aynı masaya oturmak için haber vermeliyiz. Kaç kişilerse not yazıp kimsenin göremeyeceği şekilde kendilerine iletmemiz lazım.

   Öylede oldu. Denemeden sonra notu alanlar. Aynı masada oturdu.

   Bella:
   — Her kes dikkat çekmeyecek şekilde beni dinlesin. Sakın gözünüzü dikip bana bakmayın.  Doğal davranın. Yarınki denemede kendinizin uyanmayı denemenizi istiyorum. Ama başarırsanız eğer uyandığınızı sakın belli etmeyin.
   — Bunu niye yapalım? (masadakılardan biri)
   — O zaman bende şöyle söyleyeyim. Sorunun cevabını almak için önce uyanmayı başarmanız gerek. Benim size güvene bilmem için.
   — Yani?
   — Yanisi ya aynı amaç için çalışırız bildiyim her şeyi size anlatırım, ya da hiç başlamadan dağılırız. Karar sizin. Şu an bulunduğumuz yerinse güvenli olmadığını size garanti ede bilirim. Öyleyse kararınızı verin.

Bir kaç dakika sessizlikten sonra:

   — Tamam ben varım...
   — Bende!
   — Evet, bizde varız!
   — Güzel!

Oy vermeyi ve fikir bildirmeyi unutmayın🙃

Deneyler - gizli aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin