8. Bölüm

35 25 21
                                    

    "Ahh, neden böyle yaptı ki, şimdi? Yanlış bir şey mi dedim? Öff, son zamanlarda baya kafamı karıştırmaya başladı".

   Bir kaç gün Adrianla karşılaşmama rağmen "merhaba-merhaba" dan fazla ileri gidemiyoruz. Belli ki, benimle ya konuşmak istemiyor, ya da benden kaçıyor. Ama şu anda olayımız bu değil. Her kesle konuşmam lazım burada olanlarla ilgili. Daha fazla erteleyemem. Önce mutlaka Adrianla konuşmam gerek. Derdi her neyse söylesin artık. Sabrım gittikçe tükeniyor.

   Bella Adrianı görür-görmez sıkıştırmaya başlıyor:
   — Hey Adrian, nereye? Konuşmamız lazım.
   — Merhaba. Sonra konuşsak. Gitmem lazım.
   — "Bu kadarıda fazla ama" (kendi-kendine)
   — Efendim?
   — "Bu kadarıda fazla" dedim. Daha ne kadar uzatacaksın? Biz bir şeyler bulmak için gizli odaya girdik. Orada gördüklerimizi tartışmalı, geç olmadan neler döndüyünü öğrenmemiz gerek. Ama sen burda kapriz yapıyorsun. Derdin ne Allah aşkına söyler misin? (sinirli)
   — Tamam, ne konuşacaksak konuşalım. Topla her kesi.
   — Ahh Adrian. Anlamıyor musun? Şu anda konu sensin. Sorularımdan kaçıyorsun. Ben senden açık net bir cevap bekliyorum. O günden sonra benimle iletişime bile geçmedin neredeyse. Ne olduğunu, neden böyle bir tavır sergilediyini bilmek istiyorum.

   Tartışmayı görenlerden biri:
   — Çocuklar ne yapıyorsunuz? Delirdiniz mi? Bağırışmanız öte yandan duyuluyor.
   Adrian ve Bella:
   — Sen karışma! (aynı anda)
   Tartışmayı görenlerden biri:
   — Ben gitsem iyi olacak.
Bella ve Adrian:
— Nereye?
Tartışmayı görenlerden biri:
— Odama?!
Adrian:
— Eğer gördüklerini birisine anlatırsan seni bulurum ve sana tahmin bile edemeyeceğin şeyler yaparım.
Tartışmayı görenlerden biri:
— Ta-tamam. Kimseye bir şey söylemem.

Adam arkasına bakmadan koşarak ordan uzaklaşır.

   Bella:
   — Benimle gel.  (Adrianın kolunda tutar ve odaya götürür.) Şimdi rahat konuşa biliriz. Hemen bana derdinin ne olduğunu söyleceksin!
   Adrian:
   — Derdimin ne olduğunu mu bilmek istiyorsun? Söyleyeyim o zaman. Bu saçma kuralları olan, hepimizin tehlikede olduğu bir yerde mahsur kaldık. Sen kendini tehlikeye atıyorsun. Ben senin için endişeleniyorum, ama hiç bir şey yapamıyorum. Sen beni görmezden geliyorsun. Ben sen tehlikede olma diye...
   Bella:
   — Lafını bitir. Ne? Benim tehlikede olmam seni neden bu kadar alakadar ediyor?
   Adrian:
   — "Aşık olmak yok" kuralı... Ben bu kurala uymadım. Sen o gün odadaki her kese aramızda hiç bir şey yok dedin. İkimiz adına konuştun. Benim ne düşündüğümü önemsemedin bile. Oysa ki... oysa ki...
   Bella:
   — NE oysaki? Ne diyorsun? Anlamıyorum.
   Adrian:
   — BEN SANA AŞIĞIM. Oldu mu?

Uzun bir sessizlik...

   Adrian:
   — Senin hislerinden emin değilim Bella. Artık seni anlayamıyorum. Gerçekten benim için çok zor. Sen söyle ne hissediyorsun? Ne düşünüyorsun? Bir şey söyle çünkü delirmek üzereyim. 

   Bella ne söyleyeceğini bilemez. Aslında bunca zaman her şeyin farkındaydı. Fakat bunları Adriandan duymak onu savunmasız bırakır. Eli ayağına dolanır, ne yapacağını bilemez. Adrianın bu şekilde itirafı onu şaşırtır. Bir an için karşılık vermek istese de geri adım atar.

   Oy vermeyi ve fikir bildirmeyi unutmayın🙃

Deneyler - gizli aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin