4. Bölüm

51 28 31
                                    

   Her kes sıraya dizilmiş ilk deneme için bekliyorlardı. Her kes kendi arasında "Acaba nasıl olacak? Gerçekten yapabilecek miyiz?" gibisinden konuşuyordu. Çok heyecan yapmıştılar. Sanırım bir tek ben heyecanlanmıyordum, bana bakıp gülümseyen bir surata bakıncaya kadar tabi.
   Kafamı salladım, kaş-göz işareti yaptım ama ne fayda. Sonunda pes ettim. Bende o tarafa bakmamak için onun görüş alanımda olmayacağı bir yere geçtim. Bu seferde "pişt... pişt" sesler gelmeye başladı. Uyarıldıktan sonra durdu neyseki.

   İçerden denemeyi yapanlar çıktıktan sonra  kollarına girmiş adamların yardımıyla yürüyorlardı. Çok halsiz, bitkin, solgun, sanki bayılacakmış gibi duruyorlardı. Bunu gördükten sonra ortamda bir sürü sesler gelmeye başladı. Diğerlerini bu durum korkutmuştu. Bu yüzden bize bunun önlem için yapılmış iğneden ola bileceyini söylediler. Pek inandırıcı değildi. "İğnenin içindeki şey koruma amaçlıysa neden insanları bu duruma sokuyor?!"

 "İğnenin içindeki şey koruma amaçlıysa neden insanları bu duruma sokuyor?!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Ben içeri geçtim. İğne yapıldı. Ama bu önlem için yapılmış bir şeye benzemiyordu. Söylediyim gibi zaten buradaki insanlar bile hiç güven vermiyordu. Önce benden örnek alındı. Sonrasında garip bir şey enjekte edildi. Makine bana bağlandı. Uykuya daldım. Rüyalar görmeye ve onları kontrol altına almaya çalıştım. Fakat bu rüyalar... Bir terslik vardı. Bu bizde olan adrenalin salgılanmasını artırmak içindi ve bizde daha çok eğleneceyimizi düşünmüştük. Fakat yanılmışım.

Ama bu gördüklerimiz rüyadan  çok kabustu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ama bu gördüklerimiz rüyadan  çok kabustu. Hayatta kalmak için mücadele veriyorduk.
   Ben rüyadan aniden uyandım. Bana makineyi bağlayan kişi bunu nasıl yaptığımı sordu. "Niye ki?" diye sorduğumda cevabında "biz uyandırmadan kimse uyanamadıda ondan sordum" dedi.
   Yanımızda bir kişi daha vardı. Suratıma korkutucu bir ifadeyle bakıyordu. O öbür tarafa geçince kulağıma eğilib sessizce, heyecanlı ses tonuyla söylediyi şey beni baya bir germişti.
   Akşam yemeyinde o çocuk yanıma oturdu. Bir anda benimle konuşmaya başladı:

   — Nasılsın?
   — İyiyimde sen iyi misin? (Gergin bir ses tonuyla)
   — İyiyim. Niye böyle garip davranıyorsun?
   — Yorgunluk ya da ne bileyim işte her hangi kendini kötü hiss edeceyin bir belirti oldu mu?
   — Hayır, gayet iyiyim. Neden?
   — Yok bir şey. (etrafı dikkatlice izler)
   — Tamam öyleyse. Bu arada ismini söylemedin geçen akşam. Hızlıca ayrıldın oradan.

  Ses yok... Çocuk eli ile Bellanın görüş alanını kapatır.

   — Hey, ne yapıyorsun? (sinirli)
   — Hiiiç... İsmini sordum, galiba benden pek hoşlanmadın.
   — Ne alakası var?
   — Baksana beni muhataba bile almıyorsun. Geçende sinirli gibiydin.
   — Kusura bakma. Senle ilgili değil. Bu arada ismim Bella. Senin ismini rica etsem? (hafif gülümser)
   — İşte şimdi oldu. Ben Adrian.
   — Memnun oldum Adrian. Kusura bakmazsan benim gitmem gerek. Daha sonra seninle konuşmam gerek. Önemli bir konu varda.
   — Peki, olur. Canını sıkan şeyle alakalı mı?
   — Görüşünce konuşuruz.

   Bella etrafına bakınarak dikkatlice odasına çıkar. Sanki izleniyormuşta yakalanmak istemiyormuş gibi. Fazlasıyla gerilmişti.

Bella:
   Yatağımın üzeri yumuşacıktı, fakat kendimi diken üstündeymiş gibi hiss ediyordum. Adımlarımı daha dikkatli atmalıydım. Bildiyim tek şeyse mutlaka benim gibi olan birileri vardı. İllaki yalnız değildim. Olamazdım. Kafayı yiyeceğim.

Oy vermeyi ve fikir bildirmeyi unutmayın🙃

Deneyler - gizli aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin