*Jungkook*
Özel uçağımdaydım ve tek düşünebildiğim, Park Jimin, kendimi çok suçlu hissediyorum. Tekrar tekrar canını yakıyormuşum gibi geliyor ve ben bu konuda hiçbir şey yapamıyorum. Onu incitenin ben olduğum için her şey için özür dilemek istiyorum. Hayatımın aşkının bu kadar incindiğini görmek çok zor.."Hey~" bir kız seslendi
"Ne istiyorsun?"
"Yemek ister misin?" Onun bir hostes olduğunu anladım.
"Hayır, teşekkürler"
"Oh hadi~ bu güzel" dudaklarını yaladığını gördüm
"Hayır teşekkürler dedim" ona tiksintiyle baktım.
Bana daha çok eğildi, "Biraz istediğini biliyorum~ bebeğim.."
Onu kendimden uzaklaştırdım, "Seni uyarıyorum, dur, hayır teşekkürler dedim. Şimdi beni rahat bırak."
"Tch, hiç eğlenceli değilsin, biliyorsun değil mi?"
"Umrumda değilsin sikik"
"Oldukça gerginsin ha?"
"İkinci uyarı"
"Her neyse.." diye mırıldandı giderken
'Gerçekten iğrençti'
İğrenerek alay ettim, bu uçaktan inmek için sabırsızlanıyordum. Bütün bu yolculuk gerçekten rahatsız ediciydi.. Jimin'i özlüyorum...
Şu an ne yaptığını merak ediyorum.
Sonsuza dek gibi gelen saatler sonra, annem beni uyandırmaya geldi ve sonunda uçağın iniş yaptığını söyledi. Valizimin kişisel korumam tarafından çekilmesiyle ayağa kalkıp rahat bir nefes aldım. Güneş gözlüklerimi taktım ve yürümeye başladım, kızların bana baktığını hissedebiliyorum, bu beni rahatsız ediyor.
Daha sonra arabaya bindik ve şoförümüz bizi hastaneye götürdü, aileme ait özel bir hastaneydi. Bu yüzden binada bulunanlar sadece yakın ailemi veya arkadaşlarımı görüyor. Annem bizim için çalışan herkesi tanıyordu.
İçeri girdiğimde, kişisel bi' odam vardı. Kendimi zayıf hissettim bu yüzden annem beni tekerlekli sandalyeyle gezdirdi. Umurumda değildi çünkü bu şekilde daha fazla rahatlayabilirim. Kalbim hala Jimin için ağrıyordu, "anne.. ne zaman dönüyoruz?"
"İyileştikten sonra tatlım, Jimin'in seni gerçekten görmek istediğine eminim." Gülümsediğimde sırıttı.
"Anlattığın için teşekkürler"
İyileşmeye kararlıydım ama içinde bulunduğum durum bu yolculuğu daha da kötüleştiriyordu. Jimin'in numarasını aldığımı hatırladım. Bu yüzden kişisel odama döndüğümde hemen FaceTime ile onu aradım. Cevap verdi ve gülümsedi, "Orası gece mi?"
"Hayır güneş var sadece panjurları kapattım"
"Oh. Benim için gece oldu"
"Nasılsın?"
"Seni görmek için sabırsızlanıyorum" gülümsedi, gözleri hilal şeklini aldı
"Çok tatlısın bebeğim" düşüncelerim ağzımdan dökülen kelimelere dönüştü.
"Teşekkür ederim..." utanmış görünüyordu.
Gülümsedim "tabii"
"Burada saat çok geç, sensiz korkunç.." ellerini hafifçe hareket ettirdi.
"Eh, daha fazla zaman geçerse, muhtemelen daha korkunç olacak. Uyumanı öneririm çünkü yorgun görünüyorsun"
"Ama-"
"Ama yok, şimdi dinlen çünkü hala yaşayacak bir hayatın var sadece benimle konuşmamalısın"
Beni özlediğini bilsem de ben de onu özlüyorum. En iyisi buydu, sanki sonsuza kadar konuşuyormuşuz gibi.
"Sensiz yaşayabileceğimi hiç sanmıyorum.." gülümsedi.
"Bebek gibisin.." Gülümseyerek karşılık verdim.
Boynundaki damarlarını ve fiziğini incelerken Jimin sevimli bir şekilde kıkırdadı.
"Geldiğimde babacık sana istediğini vericek" dedim sırıtarak.
"N-ne neyi-" ekrana baktı
"Düşündüğün şeyin aynısı, aşkım"
Yüzünü minik elleriyle kapattı, "Jungkook!!"
Güldüm, "hadi ama, bu kadar utanma"
"Pekala, Jeon Jungkook kontrol zamanı" Başımı kaldırıp yüzümü aydınlatan ekrandan baktım.
"Tamam, şimdi kontrole gitmem gerekiyor hoşçakal Jiminie!"
"Hoşçakal-" Sözlerini bitirmeden telefonu kapattım.
"Erkek arkadaşınla güzel bir ilişkin var gibi görünüyor"
"Nasıl bildin?"
"Benim de kendimce yöntemlerim var" gülümsedi, biraz ürkmüş hissettim ama yirmili yaşlarında ve oldukça tatlı biri gibi görünüyor
"Biraz ürkütücüsün, sence de öyle değil mi?" kaşlarımı kaldırdım
"Tamam şaka yapıyordum! Seni kontrol etmeye gelmiştim ama sanırım birazcık konuşmanıza kulak misafiri oldum"
"Ah"
"Biliyor musun..Tatlı bir adama benziyor, asla bırakma onu. Öbür dünyada bile seni sevecek türden bir adama benziyor"
"Asla yapmam. Unut bunları"
"İyi." Güldü
"Tamam şimdi kontrollerinizi yapmaya başlayalım"
O işini yaparken, tekrar tekrar söylediği şeyleri düşündüm. 'Öbür dünyada bile beni sever miydi?'
İşini bitirdi, "Tamam, bitti"
Hala düşünüyordum, düşünceleri birbiri ardına birleştiriyordum, "Jungkook?!"
"Üzgünüm, ne?"
"Uyuyordun, neyse sadece iyi olduğunu söylemek istedim, nabzın sabit."
"Hey hanımefendi..."
"Sadece bana Yeri de, teknik olarak benim arkadaşımsın" gülümsedi
"Hmm.. tamam Yeri?"
"Evet?"
"O adamın beni öbür dünyada da seveceğini söylemekle ne demek istiyorsun?"
"Demek istediğim onunla olan bağınız çok güçlü, ikiniz de ölmüş olsanız bile. Yine de birbirinizi seveceksiniz ve birbirinizin gitmesine izin vermeyeceksiniz"
"Bana söylediğin için teşekkür ederim"
"Elbette ne zaman istersen, meşgul olmadığım zamanlarda konuş benimle. Komu aşk da olsa tecrübem var." Şakacı bir şekilde göz kırptı.
Gülümsedim, "Sonunda, bunun çok sıkıcı olacağını düşünmüştüm"
"Eh, annen, ben ve sevgilin olduğunda değil"
"Ona Jimin diyin. Adı Jimin."
"Öyle mi? Peki tamam! Gitmeliyim, bir işim var"
"Hoşçakal Yeri"
"Görüşürüz Jungkook!"
Odadan çıktı, topuklularının yere vurma sesi kayboldu, 'belki de içinde bulunduğum durum o kadar da kötü değildir..'
Bu fikir hoşuma gitti, biraz dinlenmeye karar verdim ama tüm düşüncelerim
'Jimin beni öbür dünyada da sevecek...'