Chapter; Three

558 58 88
                                    

Günler geçtikçe ben de Remi de çocuğa gittikçe daha çok kapılıyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günler geçtikçe ben de Remi de çocuğa gittikçe daha çok kapılıyorduk. Geri planda kalacağımı aklıma koyduğumdan olsa gerek çocuk etrafta oldukça geriliyordum. Zaten çok fazla da denk gelmiyorduk. İki haftada bir, taş çatlasa iki kere falan.

Bu süre zarfında Remi asla geri adım atmamıştı. Çocuğun ilgisini çekebilmek için normalden daha fazla makyaj yapmaya başladı, kısa olan eteğini daha da kısalttı. Saç bakım rutinini değiştirdi, kuaföre daha sık gider oldu.

Onu anlayabiliyordum. Eğer birini beğenirseniz sizi beğenmesi için elinizden geleni yaparsınız. Doğal olan budur. Buna çabalamak denir. Anlayabiliyordum fakat yine de... Sinirlerimi bozuyordu.

Yanında bir çok kez eksik hissetmiştim zaten kendimi. Onu geçtim, fakat git gide aşırıya kaçan çabaları sinir bozucuydu.

Bir keresinde çocuğun önünde bilerek ayağı burkulmuş gibi yapmıştı. Sarışın çocuk ona el uzatana kadar da kalkmamıştı 'düştüğü' yerden. Çocuk ise ona el uzatmayı bırakın, bakmamıştı bile.

Her zamanki gibi bir eli cebinde, bir eli telefonundaydı. Ne yapıyordu o kadar telefonda? Bilmiyorum ama umursamaz ve mesafeli tavırları beni kendine çekiyordu.

Bu gün Remi yoktu. Durağa tek başıma döndüğümde elimdeki öğrenci gelir forumlarına bakıyordum. Bir kaç eksik vardı, yarın bir an önce eksikleri gidermek zorundaydım. Üstümde o kadar yük yokmuş gibi bir de okulun saçma sapan işleriyle uğraşıyordum.

Otobüs geldiği gibi bindim. Şehrin biraz ilerisindeki sitedeydi evim ve bu siteye giden otobüs bir iki saatte bir gelirdi. Bu da tabi ki gelen her otobüsün tıklım tıklım olduğu anlamına geliyordu. Bu otobüste hayatta kalmak için hızlı olmanız gerekiyordu kısaca.

Önüm, arkam, sağım, solum... Her yerdeler. Her yerde insanlar var ve otobüs gittikçe dolmaya devam ediyor. Derin bir nefes aldım ve daha çok sindim olduğum yere. Önümdeki kırklı yaşlarındaki adam döndü ve omuz üstünden bana baktı, meymenetsiz bir yüz ifadesiyle tekrardan önüne döndü.

Otobüs sallandıkça önümdeki adam ile olan mesafemiz kapandı. O ise bunu hiç umursamıyordu. Kötü bir niyeti yoktu, bu belli oluyordu ama ben ister istemez rahatsız oluyordum. Oysaki biraz daha sıkı tutunsa ne aramızda bir temas olacak, ne de ben gereksiz yere gerileceğim.

Arkamda artık gidecek yer olmadığından aramızdaki mesafeyi de açamıyordum. Sinirden ağladım ağlayacaktım ki adamla aramıza biri girdi.

Geniş omuzlarıyla duruyordu önümde. Az önceki adama kıyasla sıkı sıkı tutunuyordu. Otobüs ne kadar sallanırsa sallansın o yerinden kıpırdamıyordu.

Nothing Ever Last Forever Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin