Chapter; Nineteen

448 57 66
                                    

“Ben kaçıyorum, hadi, görüşürüz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Ben kaçıyorum, hadi, görüşürüz.” dedi. Sonra bir şeyi unutmuş gibi bana döndü. “Ha Araki, unutma bak bizde buluşacağız tamam mı? Bu kez sınavı geçmem gerekiyor.” Başım ile Jirou'yu onayladım. Konuşasım gelmiyordu.

“Hey, bekle hava karardı, ben bırakacağım seni!”

Denki hiçbirimize veda etmeden koşarak Jirou'ya yetiştiğinde ben arkasından el salladım, görmeyecekti ama olsun.

“Şunlar da bir kavuşmadı. En son ikisini bir odaya kitleyip öpüşene kadar çıkartmayacağım.” Tooru telefonuyla uğraşırken söylendiğinde gülümsedim.

Kafamı kaldırdım ve Bakugou ile göz göze geldim. Bakışlarını kaçırıp önündeki içeceğine uzandı.

Tooru telefonunu kapattı ve ayaklandı.

“Ben de çıkıyorum, prensesim beni bekler. Al şu anahtarı Bakugou, çıkınca kapat kafeyi, anahtarı da kapının önündeki saksı var ya?” Bakugou başı ile onayladı. “Heh, oraya koyma. Çalınır malınır, başımıza dert almayalım. Sen anahtarı kapının üstünde küçük bir çıkıntı olacak oraya koy. Anlaştık?”

Bakugou onu onayladı ve anahtarı aldı.

Shindo dün söylemişti zaten bu gün gelmeyeceğini.

Başbaşa kalmıştık yani.

Başbaşa kalmıştık yani!

Hızla kalktım. Kırmızı gözlerini tembelce bana dikti sorgularcasına. Mayışmıştı.

“Ben... Bir kahve daha içsem iyi olac-”

“Uyku tutmayacak. Kahve yerine süt al.”

Başımla onu onaylayıp mutfağa kaçtım.

Mutfağa girdiğim an derin bir nefes aldım.

Sakil on Araki, sakin ol kızım, sakin ol. Bir şey yok, normal davran, normal davra-

“Aaa!”

Koca bir çığlık attım korkuyla.

“Sadece göz göze geldik Araki? Sakin ol.”

“Yok ben... Sen birden çıkınca şey oldum.”

Başıyla beni onayladı daha fazla bu konuda konuşmak istemediğini belli edercesine.

“Çıkalım mı?”

Başımla onayladım ve süt içmekten vazgeçip çantamı almaya yöneldim.

“Aldım ben, zahmet etme. Monutunu giy de çıkalım.”

Montumu bana uzattığında koluna geçirdiği çantama baktım.

Hoşuma gitti.

“Yine yapıyorsun,” dedi montumu gitmeme yardımcı olurken. “Neyi?”

Nothing Ever Last Forever Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin