Chapter; Twenty-Six

523 48 143
                                    

Önümdeki kapıyı altı - yedi yaşlarında küçük bir kız çocuğu açtığında kocaman gülümsedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önümdeki kapıyı altı - yedi yaşlarında küçük bir kız çocuğu açtığında kocaman gülümsedim. Gözüm maskesine ve tıraşlanmış kafasına takıldığında yanlış yere gelmiş olabileceğimi düşünerek etrafıma bakındım.

“Tooru burada mı?” başıyla onayladı beni ve kocaman gülümsedi maskesinin altından. Tooru bana küçük bir kız kardeşi olduğunu söylemişti, fakat karşılaştığım manzara afallamama sebep olmuştu.

Kapı genişçe açıldı küçük kızın ardından ve patlıcan moru saçlarıyla Tooru görüş açıma girdi. Beni görünce gülümsedi, kollarını iki yana açtı. “Araki kaç hafta oldu neredesin sen? Gel buraya!”

Gülümsedim ve kollarımı boynuna doladım. Sırtıma iki kez vurdu ve sarılmamızı sonlandırdı. “İçeri geç.”

İçeri geçtim. Elindeki küçük peluş aslanı ile merakla bana bakıyordu küçük kız hala. “Bu benim arkadaşım Araki, Hisako-chan~”

Kucuk kız kocaman gülümsedi, “Tanıştığıma memnun oldum Araki-san,” dedi ve arkasını dönüp gitti.

“Uzun ömürlü kız,” diye fısıldadım. İsminin anlamı buydu. “Büyük ironi değil mi?” dedi Tooru. Yüzündeki acı gülümseme kalbime batmıştı. Demek bu yüzden gecesini gündüzüne katarak çalışıyordu, tedavi masrafları için.

“Hastanede olması gerekmez mi?” beni içeri doğru yönlendirirken başını iki yana salladı. “Doktorlar son günlerini burada, evinde geçirmesini istedi.” yüzüm asıldı. Kalbim ağırmaya başlamıştı.

Salonda oturan Shindo, Denki ve Jirou'yu gördüğümde onlar benim aksine gayet normal duruyordu. Tooru'nun ve küçük kız kardeşinin durumunu bildikleri oldukça açıktı. Geçtim ve Denki ile Jirou'nun arasına oturdum. “Hoş geldin, nerelerdesin?” dedi kollarını boynuma sararak Jirou. Denki ise saçlarımı karıştırdı ve Jirou'yu onayladı.

Geçiştirdim onları. Gözlerim Shindo'nunkiler ile kesişti. O günden sonra onunla aramızda yepyeni ve kuvvetli bir bağ oluşmuş gibi hissediyordum. “Merhaba,” dedim. Sesim nedense kısık çıkmıştı. Başıyla selam verdi ve gülümsedi. Kanepede rahatça oturmuş beni süzüyordu.

“Kahve?” Tooru sorduğunda herkes onayladı ve ben ona yardım etmek için kalktım. Mutfağa geçtik. “Neden birden bire bizi evine davet ettin?” diye sordum. Gülümsedi su koyarken. “Arkadaşlarımla biraz vakit geçirmek istediğimden olamaz mı?” başımı iki yana salladım. “Bakugou ve Shindo'yu aynı ortama kasıtlı olarak sokmak pek senin tarzın değil. Sahi, Bakugou nerede?”

Sorduğum soruya kıkırdadı. “Gelir birazdan, merak etme.” ima dolu sözleri yüzümdeki gülümsemeyi söndürdü. Aramızda geçenleri tam olarak hiç kimse bilmiyordu. O da dahil. “Noldu, aranız problemli mi?” ciddiyetle sorduğunda başımla onayladım. “Öyle de denebilir.”

Nothing Ever Last Forever Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin