Aşağıdan tanımadığım bir ses yükseldiğinde sersemce uzandığım yataktan doğruldum. Yaklaşık on dakika önce ağlamalarım kesilmiş, sersemleşmiştim. Sadece uzanmıştım bir süre, herhangi bir şey düşünmeye enerjim kalmamıştı.
Sesler yükseldiğinde gömleğimi iliklemeye başlamıştım. Hızlı olmak gibi bir çabam yoktu, yakalanırsam da yakalanırdım. Hiçbir duygu hissedemeyecek kadar yaralamıştı Bakugou beni.
Moshiro demişti bana. Bir başkasının adı. Bir başkasına güzel demişti. Bu zamana kadar bana her bakışında onu hatırlıyordu demekki. Beni değil, onu seviyordu.
Sol gözümden bir yaş çeneme doğru süzüldüğünde hızlıca sildim yaşı. Ağlamayacağım bundan sonra. Zaten bu güne kadar sevilmemişim, bu günden sonra sevilsem neye yarar? Bu güne kadar yaşadıysam bu günden sonra da yaşardım sevgisiz. Ne olacak ki?
Yüzümü düzeltmek için odada ayna aradığım esnada bir defter gözüme çarptı. Bakıp bakmamak arasında gidip gelmedim bile, aldım ve içini açtım.
Sevgilim,
Diye başladığı an yazanlar, hızla kapadım defteri.
Hazır değilim. Kesinlikle ve kesinlikle hazır değilim.
Görünüşe göre Moshiro'nun defteriydi bu. Ne yazıyor hiçbir fikrim yok, öğrenmek istiyor muyum? Evet. Cesaretim yok fakat. Daha fazla canım yansın istemiyorum. Her zamanki gibi kendi kabuğuma çekilmeye karar verdim. Zaten ne haddime benim aşk?
Üstümü düzelttim. Aşağıya indim ve salona bıraktığım çantamı almak için içeri adımladım.
Bakugou'ya birebir benzeyen bir kadın gördüm. Bir de kahverengi saçlı, gözlüklü bir adam. Annesi ve babası.
"Merhaba," dedim. Çantamı aldım ve arkamı döndüm gitmek için. Sarışın kadının ağzından şaşkın bir nida çıktığında çoktan kapıya varmıştım.
"Bir saniye bir saniye."
Kadının sesi yükseldiğinde durdum. Arkamı döndüm ve cevap vermesi için bekledim.
"Bize eşlik etmek ister misin?" diye teklif etti istekli bir ses tonuyla. Başımı iki yana salladım. "Nazik teklifinizi geri çevirmek zorunda olduğum için kusura bakmayın."
Kolumu tuttu nazikçe. "Lütfen, beni kırma. Oğlumun evinde bir arkadaşını görmedim hiç. Seni tanımak istiyorum."
Kolumu kurtardığım esnada Bakugou geldi. "Anne, ısrar etme lütfen." Kadın kaslarını çatarak oğluna döndü. Omzuna vurdu sinirle. "Sussana sen. Bırak da kalıp kalmayacağına kendisi karar versin, onun üzerinde söz hakkına sahip değilsin. Arkadaşın veya başka bir şeyin."
Bakugou kabullendiğine dair derin bir nefes alınca duraksadım. Gitmemi mi istiyordu? Kalacağım.
"Aslında ne var biliyor musunuz? Sizinle tanışmak oldukça hoşuma gidebilir. Neden denemiyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Ever Last Forever
Fanfiction"Tanrı kusurlarla dolu seni yarattı Araki," dedi gözlerimin içine bakarken. Derin bir nefes aldı ve bu soğuk havada buharlaşması için geri verdi. Devam etti bir adım atarken; "Ve her bir kusurunu tek tek öpmem için beni." ══════ஜ▲ஜ══════ 𝙺. 𝙱𝚊𝚔...