“...Bana yazdı, inanabiliyor musun!?”
Yine bir okul yolu. Yine Remi. Ve yine Remi'nin hayatı.
Elimdeki kulaklığı evirip çevirirken bir yandan da otobüsün durağa yanaşmasını bekliyordum. Remi kaçıncı konusundaydı takip edememiştim. Yorgun gözlerim otobüs koltuğuna saplanmıştı. Spesifik bir şey düşünmüyordum. Sabah okul yolu zaten çekilmezken dün gece yaşananlar, yaklaşık on bir saat uyumuş olmam ve çenesi düşük Remi her şeyi daha berbat hale getiriyordu.
Remi her ağzını açtığında biraz daha huysuzluk çöküyordu üzerime. Kapa çeneni artık, sus, daha fazla konuşma; diye bağırmak istiyordum yüzüne. Fakat fazlasıyla duygusal olan Remi'nin bunları kaldıramayacağını da biliyordum.
Burun köprümü sıktım. Otobüs ineceğimiz durağa geldiğinde hızlıca ayaklandım. Benimle birlikte ayaklanan Remi, ondan kaçmak istediğimi fark etmemişti. Derin bir nefes aldım sakinleşmek için. Annemin sinir problemleri bana da yansımış. Tek farkla, ben daha çok pasif-agresif bir yapıdayım sanırım.
“...Sonra işte annem öyle deyince ben de dayanamadım, ağladım. Ama haklıyım değil mi? Yani, ne olmuş geç gitmişsem eve? Kendi öz kızına nasıl sokak serserisi diyebilirsin?”
“Hey... Sen beni dinlemiyor musun!?”
Remi koca bir çığlık attığında kulaklarımı tıkadım. “Sonunda fark edebildin!” diye bağırdım ben de. “Eeeh, insan en azından söyler. Boşuna konuştum o kadar, senin yüzünden çenemde kırışıklıklar çıkacak!”
İşaret parmağı ile beni gösterdiğinde anlıma vurdum bıkkınca. Yoldaki öğrenciler dönmüş bize bakıyordu. Yine ilgi noktası olmuştum. Yine sinirlerim bozuluyordu.“Salak, çok konuşmak kırışıklık mı yapıyor!?” yüzündeki çatılmış kaşları aniden havalandı. Ağzı açıldı hafiften ve masumca “Yapmıyor mu?” diye sordu. Ani ruh değişimi kıkırdamama neden oldu. “Salak,” diye söylendim.
Tekrar ani bir ruh değişimiyle kaşları çatıldı. Yine işaret parmağıyla beni hedef gösterdi. “Her neyse. İğrenç bir arkadaşsın. Konuşma bir daha benimle!”
Agresif adımlarla hızlı hızlı yürüdüğünde gözlerimi devirdim. Her zaman böyle yapardı. Her zaman da iki dakika falan sonra gelir, yine saçma sapan, gelişi güzel konulardan bahsederdi. Ben de dinlerdim ama bu defakileri. Çünkü her ne kadar beni sinir etse de yanımda gezinmesine alışmıştım bir defa.
Remi önde ben arkada sınıfa girdiğimizde Remi neşeyle şakıdı. “Günaydın canım sınıfım!” halkını selamlayan bir kral gibi kollarını iki yana açınca gülümsemeden edemedim. “Günaydın Rem!” sınıf hep birlikte onu cevapladığında yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Ever Last Forever
Fanfic"Tanrı kusurlarla dolu seni yarattı Araki," dedi gözlerimin içine bakarken. Derin bir nefes aldı ve bu soğuk havada buharlaşması için geri verdi. Devam etti bir adım atarken; "Ve her bir kusurunu tek tek öpmem için beni." ══════ஜ▲ஜ══════ 𝙺. 𝙱𝚊𝚔...