Morarmış göz altlarım bir kez daha aynada beni karşıladı, ağzımdaki köpüğü döktüm ve su çalkaladım. Yüzüme su çarptıktan sonra kafamı kaldırdım ve bir kez daha aynadaki yansımamı gördüm.
Tek değildim bu sefer aynada.
"Uzun zaman olmuş gibi hissediyorum," dedi mavi gözleri benimkiler ile buluşunca. "Yine mi sen, Dabi?"
Gözlerini devirdi ve sırıttı. "Bunca zamandır birbirimizi görmüyoruz ve bana söylediğin ilk sözler bu mu? Bakugou-kun, seninle sağlam bir geçmişimiz var."
Yüzündeki sırıtış yavaş yavaş büyüdü, yanmış teni aynada daha fazla belirginleştiğinde hızlıca arkama döndüm.
Yoktu.
Etrafıma bakındım. İçimi yavaş yavaş dayanılmaz bir sıkıntı sarmaya başladı. Nefes alış verilerim hızlandı. "Onu umursama Bakugou, biliyorsun eğlenmeyi seviyor." sağ tarafımdan tanıdık ses geldiğinde bu sefer hızlıca oraya döndüm.
Terlemeye başlıyordum.
Tekrar olmaz. Hayır... Hayır lütfen tekrar olmaz!
Yüzüme su çarptım bir kaç kez. Etrafıma bakındım, kimse yoktu. İlaçlarımı almam gerekiyordu.
Hızla mutfağa doğru adımladım. İlaçlarımın olduğu dolaba uzanacakken Dabi, halisünasyonlarımdan biri, engelledi beni. Sırıtıyordu. Öylesine zevk alıyordu ki beni bu duruma düşürmekten.
"Şu haline bak Bakugou, seni son bıraktığım gibisin. Acınası ve zavallı."
Derin bir nefes aldım sakinleşmeye çalışırken. "Ver şunları," dedim nefes nefese.
Kahkaha attı. "Iı-ıı. Olmaz. Hak etmiyorsun." ilaçlara uzanmaya çalıştığımda geri çekti kendini. "İyileşmeyi hak etmiyorsun Bakugou. Hatırlamıyor musun, Moshiro'yu öldürdüğünü?"
Göğsüm yanmaya başladı. Boğazım düğümlendi ve gözlerim sulandı. "Bunu bana sen yaptırdın!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Suçluluk benliğimi esiri altına almışken yapabilecek başka bir şeyim yoktu. "Onu öldürmek istemedim, ben onu sevmiştim. Senin yüzünden öldü, onu kurtarmak isterken..."
Anılar zihnime akın etti ve mide sıvım boğazımı yaktı. Moshiro'nun yüz ifadesi aklıma geldiğinde kendimi daha fazla tutamadım ve olduğum yere kustum.
Koca bir kahkaha attı Dabi. Beni soktuğu halden oldukça keyif alıyordu.
Dabi'yle çocukluğumdan beri tanışıyorum. Yaklaşık yedi sekiz yaşlarında şizofreni tanısı konuldu bana. Dabi, eskiden 'hayali arkadaş' adı altında, mazur görülen bir varlıktı. Anne ve babam durumumu ciddiye almadılar ilk başta. Sonra gün geçtikçe hayal ve gerçeği karıştırdım. Dabi gün geçtikçe daha da acımasızlaştı. Kendimi öldürmem gerektiğini söyledi, bu dünyada bir yerim olmadığını söyledi. Sevilemeyecek biri olduğumu ve yok olursam herkes için daha iyi olacağını söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Ever Last Forever
Fanfiction"Tanrı kusurlarla dolu seni yarattı Araki," dedi gözlerimin içine bakarken. Derin bir nefes aldı ve bu soğuk havada buharlaşması için geri verdi. Devam etti bir adım atarken; "Ve her bir kusurunu tek tek öpmem için beni." ══════ஜ▲ஜ══════ 𝙺. 𝙱𝚊𝚔...