Derin bir nefesle girdim içeri. Salonda dumanı burnundan tüten iki ebeveynimi geçip odama girdim. Çantamı sakince yere bırakacakken yatağım ve duvar arasında bulunan boşluğa girmiş kardeşimi fark ettim.
Biraz daha yakından bakınca iki eli ile kulağını kapattığını ve gözlerini var gücüyle yumduğunu gördüm.
Yutkunmak zorunda kaldım.
Belki de boğazıma bir anda oturan düğümü çözebilirdi.
Yuki... Benim masum meleğim. Neden bunları yaşamak zorunda kalıyordu bu küçük yaşında? Ben alışmıştım buna, tüm çocukluğum bu tür -bazen daha kötü- kavgalar ile geçmişti. Küçüklüğümden beri kavgaları ayırmak için uğraşır dururdum, hoş çoğu zaman pek yapamazdım, bunun yerine bedenime darbeler alırdım ama yaptığım zamanlar da yok değildi.
Beni üzen de buydu işte. Bunca yıldır çabalamama rağmen hiçbir şeyi değiştirememem. En azından benim geçtiğim yollardan Yuki geçmesin istemiştim, Yuki'yi annemin ve babamın birbirlerine olan nefretinden korumak istemiştim.
Fakat görünen o ki, yapamamışım.
Omzuna dokundum küçük bedenini daha da küçülten, hiçbir şey duymamaya çalışan kardeşimin.
İrkildi. Ve ben bir kez daha annemden nefret ettim.
"Yuki?" dedim şefkat dolu bir ses ile. Beni görür görmez kucağıma çıktı. Başını boynuma gömdü. Ağlamaya başladı.
Bunca zamandır kendini tutuyordu fakat sığınacak bir liman bulduğu an gardını düşürmüştü.
Küçük bebeğim, ağlarken mavi gözleri ne kadar masum bakıyordu ama. Sarı saçları terden alnına yapışıyordu, dudakları titriyor, bedeni soğukta kalmış serçe gibi kasılıyordu.
Gülümsedim. Tombul yüzünü ellerimin arasına aldım. Alnına yapışmış saçlarını çektim ve güzel bir öpücük kondurdum. Elimle sanki ay parçası tutuyor gibiydim, yüzü tombul ve bembeyazdı.
"Yuki-Chan~ ağlama. Bak ben geldim. Gördün mü? Ablan burada."
"Araki..."
Gözlerinden yaşlar boşaldı.
Kahretsin, biraz susun!
Göz yaşlarını sildim baş parmaklarımla. Burnuna küçük bir öpücük kondurdum. Sıkı sıkı sarıldım küçük bedenine.
Biraz sakinleştiğinde küçük omuzlarını kavradım. Yüzümdeki kararlılık ile baktım nemli mavi gözlerine.
"Araki şimdi anne ve babayı susturacak, tamam mı?" gözleri gözlerime baktı. Bana güvenip güvenemeyeceğine karar veriyordu sanki. Bu yaşta bu kadar güvensiz olması ne kadar doğruydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Ever Last Forever
Fiksi Penggemar"Tanrı kusurlarla dolu seni yarattı Araki," dedi gözlerimin içine bakarken. Derin bir nefes aldı ve bu soğuk havada buharlaşması için geri verdi. Devam etti bir adım atarken; "Ve her bir kusurunu tek tek öpmem için beni." ══════ஜ▲ஜ══════ 𝙺. 𝙱𝚊𝚔...