"Vay be birde çocuklarımın annesi olacaksın." dedi. Boğazıma kaçan alkolle öksürmeye başladım. Ne annesi kardeşim ben daha aldığın köpeğe zor bakıyorum...
"Helal helal." dedi kollarının arasındaki kızla Tunç. Oha lan kız taş taş. Bu kız benim yengem olmazsa bunu keserim.
"quelle langue parles-tu mon amour? (hangi dili konuşuyorsun aşkım.)" yazık lan kıza aval aval bakıyor.
"Turc, Tu apprendras bientôt lema chèree.(Türkçe, yakında öğreneceksin canımm.)" dedim göz kırparak. Artık sen benim yengemsin itiraz istemiyorum.
"quel est votre nom. (Adınız ne?)" dedi kibar ses tonuyla.
"Violette, ta? (Menekşe, senin?)" dedim elimi uzatarak. Ben bu güzelliği sana yediremem Tunç. Artık bu kız benim kankam.
"Stéphane mon cher. (Stéphane, canım.) diyerek elimi sıktı. Valla Tunç bu kız Canım falan da diyor çok tatlı yaa.
"Bıraksana benim sevgilimi ya." dedi Tunç. Ayyy götüm. Yedik sanki kızı. Hiç arkadaşım yok burada ne var yani?
"Sende benim sevgilimi rahat bırak yavşak herif." dediğim an Autry'nin omzuna yasladığı elini bıraktı ve Stéphane'i bilmem kaçıncı kez dansa kaldırdı. Bizde haliyle Autry'e baş başa kaldık.
"Teşekkür ederim her şey için. Çok iyi geldi vallahi. Hem senin içinde bir değişiklik oldu." diyerek gülümsedim. Canına kurban olduğum ya benim için her şeyi yapıyordu.
"Peki... Bu gerçek bir teşekkür sayılmaz." dedi dudaklarıma bakarak. Hoşt lan. Hiç öyle şeylere gelemem ben. Ama adamın içinde kaldı yazık.
Dudağına yumuşak bir öpücük kondurdum ve genişçe gülümsedi.
"Bana cenneti bahşettiğiniz için ben teşekkür ederim madame." diye mırıldandı. Çok mu fazla romantik oldu ya.
"Romantiklik sevmediğini biliyorum. Sevgili, aşkım gibi yapmacık kelimeleri de sevmiyorsun. İnsan içinde yapmacık romantik çiftler gibi olmayı da... Ama ben seninle her yerde, her şekilde mutluyum bunu unutma." dedi ve tekrar bir öpücük kondurdu. İşte bu benim için en iyi hediyeydi.