twenty seven

1.2K 107 73
                                    

"Tuana hanım, Çağan bey kahvesini sizin götürmenizi istedi. " kahveyi masaya bırakıp gideceği sırada kolundan tuttum. "Şey bi' dakika bekler misin? " başını sallayıp bana baktığında konuşmaya başladım.

"Öncelikle Tuanayı tercih ederim, Tuana hanımı değil. Ve bunu kimseye söylemezsen olur mu? " başını salladı.

"Tabii kimseye söylemem de Tuana hanım demem daha iyi bence. "

"Hayır hayır, sırf Çağan sevgilim diye böyle yapma. Eskiden Tuana diyordun şimdi de öyle demen daha uygun olur bence. Hem ben resmi olmayı hiç sevmem. " gülümseyerek başını salladı.

"Tamam, Tuana. O zaman sen kahveyi götür bende işimin başına döneyim. " bir şey demeden kahveyi alıp odaya doğru adımladım.

"Çağan bey, " başını bilgi sayardan kaldırıp bana baktı. "Buyurun, Tuana hanım. " içeri girip kahveyi masaya bıraktım.

Karşısındaki koltuğu işaret eytiğinde oturdum. Bir şey isteyeceğim aklıma gelince somutmaya başladım.

"Dün alışverişiniz nasıl geçti? " omuz silktim. "İyi." kahvesinden bir yudum aldı. "Neler aldın? "

"İşte bi' kaç parça bi' şey. "

"Bir şey mi oldu, bebeğim? Keyifsiz gibisin? " ellerimle oynamaya başladım. "Sadece benimle beraber gelen bütün stajyerler işlerini öğrenirken ben sadece sana hizmet ediyorum. "

"Bir ara eve gelde bende sana hizmet edeyim. " dedi göz kırparak. Göz devirdim. "Ya ciddi bir şey konuşuyorum şurada. "

"Tamam o zmana herkes gidince odama gelde LUXURY HOTELİN çizimini yapalım. "

Şaşkınlıkla ona baktım. "Sinemin şey yaptığı mı? " gülerek başını salladı. "Hı hı, Sinemin şey yaptığı. " keyifle kalkıp yanağını öptüm. "Teşekkür ederim, sevgilim. " diyip koşarak odadan çıktım.

✦✦✦


( sarkiyi bu kisimda acin bence.)

Kapıyı tıklayarak içeri bir adım attım. "Gel, güzelim. "  ayağa kalkıp çizim masasının sandalyesini çekti ve kenara itti. Yanına gittiğimde arkama geçti.

"Bak, güzelim... " anlatmaya başladığında nefesi boynuma ve kulağıma çarpıyordu Ve ben ne dediğini duymuyordum.

Gözlerimi kapatıp seslice bir nefes verdim. Bir kaç dakika getiğinde hala kafamın yerinde olmamasına rağmen dinliyormuş gibi yapıyordum.

Not: bazılarınızın okumak istemeyeceği bir sahne olabilir. Lütfen bunu dikkate alarak okuyun yada okumadan geçebilirsiniz.

Elini çıplak karnımda hissedince kaskatı kesildi. "Çağan, n'apıyorsun? "
Sert sesiyle cevapladı. "Anlattığım şeye odaklan. " önüme döndüp sözünü dinlemeye çalıştım ama sadece çalıştım.

Birden elini oynatıp okşayarak gezdirmeye başladı. Kasıklarıma gelince kafamı arkamdaki omuza yaslayarak gözlerimi kapattım.

Dudaklarını önce kulağıma daha sonra ise boynuma sürterek mırıldandı. Boynuma ıslak öpücükler bırakmaya başladığında, elimde olmadan inledim.

Diğer eliyle saçlarımı geriye çekip kendine alan yaratmaya çalışınca başımı diğer tarafa eğerek ona yardumcı oldum.

"Niye bu kadar güzel kokuyorsun? " dedi öperken. Ama kendimde olmadığım için konuşacak gücümde yoktu.

"Niye bu kadar narinsin? Dokunmaya hatta bakmaya bile kıyamayacak kadar. " dudakları omzuma indi.

"Niye bu kadar davetkâr görünüyorsun? Mutlu olduğunda, mutsuz olduğunda, heycanlandığında, konuşunca, yürüyünce hatta sadece durunca bile."

"Benim gördüklerimi başkası görecek diye ödüm kopuyor. Benim baktığım gibi biri sana bakacak diye deli gibi korkuyorum. "

Tekrar kulağıma çıkıp öperek enseme geldi. "Pamuğa sarıp saklamak istiyorum seni. " hem sözlerinin hem de hareketlerinin verdiği hisle artık dizlerim titriyordu. Ayakta duramayacağımı anladığında kucağına alıp masaya bıraktı.

Bu sefer Çağana döndüğümde gülümseyerek gözlerime baktı. O kadar tatlıydı ki, imkanım olsa yerdim bu adamı.

Ellerimi yüzüne koyup okşadım.
Yavaşça dudaklarına yaklaştığımda, önce davranıp nazikçe öpmeye başlamıştı.

✧✧✧

geceme doğan ayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin