Selamün aleyküm
Nesquik bağımlısı keyifli okumalar diler✨
* * *
Toprak Hoca kulağında telefonla birlikte odadan çıkarken benim de bakışlarım çalan telefonuma dönmüştü.
Sakin bir şekilde profesyonelliğimi koruyarak sanki kapı dinlemiyormuş da oradan geciyormuş gibi davrandım ve cebimdeki telefonu çıkarıp arayan kim diye baktım.
O tarafa hiç bakmadan yanlarından geçip giderken telefondaki yabancı numaraya kaşlarımı çatarak baktım. Açıp açmamakta kararsız kalmıştım.
Tam onları üç dört adım arkamda bırakmıştım ki anlık bir kararla telefonu açıp kulağıma dayadım. Havalı havalı hiç bozuntuya vermeden yürürken telefondan gelen Toprak Hoca'nın sesiyle donakalışımın hastanenin mobese kameralarına yansıyan görüntüsünü görmeseniz de olurdu.
"Sahra, vaktin varsa yanımıza gelir misin? Bir şey konuşmamız lazım." dediğinde anlık bir refleksle cevap vermeden telefonu suratına kapattım ve sanki ne konuşacağımızı düşünerek paniklememiş gibi yüz ifademi sabit tutarak yavaşça arkamı döndüm. Üç beş adım attıktan sonra zaten karşılarındaydım.
"Buyrun hocam ne konuşmak istiyorsunuz? Kötü bir şey yoktur inşallah?"
İnşallah kapıyı dinlediğimi anlayıp bana uygulayacakları çin işkencelerinden falan bahsetmeyeceklerdir.
"İstersen kafeteryada konuşalım?" dedi Melek ve sorar gibi bana baktı.
Başımla onayladığımda Toprak Hoca eliyle yolu işaret ederek bize yol verdi ve arkamızdan o da gelirken merdivenlere doğru gittik ve kafeteryaya indik.
Sebepsizce ortama gergin bir hava hâkimdi. Ne konuşacağımızı deli gibi merak ediyordum. Neredeyse dayanamayıp dizilerdeki gibi yakasına yapışıp söylesene be adam diye bağıracaktım ama dışardan sakinliğimi korumaya devam ediyordum.
Boş masalardan birine oturduktan sonra Toprak Hoca ellerini masanın üstünde kenetleyip ciddiyetle konuşmaya başladı ama benim gözlerim damarlı ellerine takılı kalmıştı. Daha sonra kendime gelip kafamı kaldırdım ve dikkatle dinledim.
"Melek'le mahkeme hakkında konuşuyorduk da tanıdığım çok iyi bir avukat var. Sizin için ayarlayabilirim. Melek tamam dedi o yüzden sana da bir sormak istedim. Ne dersin? Fatih boş durmamış avukat tutmuş bizim de kendimizi güzel ifade etmemiz için ihtiyacımız var bence." dedi ve vereceğim cevabı merakla bekleyerek suratıma baktı.
Yanında oturan Melek'e takıldı gözlerim. Daha sonra istemsiz bir şekilde gözlerimi kısarak artık kendime daha fazla engel olamadım ve o mühim soruyu sordum.
"Sizin aranızda tam olarak ne var? Yani Melek'in daha doğrusu bizim davamızla neden bu kadar ilgileniyorsunuz ki?" dedim engel olamayarak şüpheci bir ses tonuyla.
Toprak Hoca'nın ve Melek'in suratı aniden değişti ve Melek panikle ellerini havada hayır anlamında sallarken mahcup bir şekilde gülümseyerek cevapladı.
"Sen biraz yanlış anladın bizi. Aramızda bir ilişki yok. Toprak," dediğinde Toprak Hoca'nın boğazını temizleyerek çıkardığı sesle cümlesini düzeltti. "Yani Toprak Hoca'yla biz kuzeniz. Aynı zamanda da süt kardeşim olur kendisi. Çocukluğumdan beri öz abim gibi olduğu için yani." dediğinde ağzımdan yanlışlıkla "Hee." diye ses çıkınca oturuşumu düzelttim ve boğazımı temizledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hızlı ve Feraceli
Teen FictionHastanede staja başlayalı henüz bir hafta geçmişken bitkin bir halde elinizde çiğ köfte dürümünüzle, yanınızda tanımadığınız bir kızla asansöre bindikten sonra tam kapılar kapanırken içeriye silahlı bir adam girip; "Gençler zahmet olmazsa eller yuk...