Selamün aleyküm gençler✌
Bölüme geçelim'☆
*
Acilin kapısından çıkarken dışarıda yağmur yağdığını gördüğümde montumun kapşonunu kafama çektim ve ellerimi dışarının aksine sıcacık olan ceplerime soktum. Adımlarım otobüs durağına doğru çoktan harekete geçmişken yağmurun getirmiş olduğu toprak kokusundan ciğerlerime gönderdim. Kaburgalarımın içinde şenlik vardı sanki..
Gözlerim etrafta koşuşturan insanlarda gezindi. Benim gibi ıslanmaktan kaçınmayan birkaç kişi daha vardı. Herkes birşeylere yetişmeye çalışıyordu. Hepsinin ayrı ayrı dertleri vardı. Kimisi hayatının en kötü gününü geçirirken, kimisi en mutlu ânını yaşıyordu belki...
Hastane yolunun karşısındaki otobüs durağına ulaştığımda beş dakika kadar bekledim o yağmurun altında. Hafiften ıslanmıştım ama dert değildi. Gerçi bana göre hafif olan ıslaklık annemin gözünde sanki üzerimden sular damlıyormuş gibi gözükecekti eminim. Bir ton azar yiyecektim eve gidince.
Otobüsün gelmesini beklerken kafamı yere eğmiş ayakkabılarımı izliyor ve düşünce havuzuna dalmıştım çoktan. O düşünce bir sonrakini, o da bir sonrakini kovalarken önümde duran o tanıdık arabayı korna çalana kadar fark etmemiştim. Babam benim yağmurda o otobüs kalabalığını çekmemi istemediğinden almaya gelmiş olmalıydı.
Gözlerim parlarken hızla kapıyı açıp ön koltuğa attım kendimi. Çünkü arkadan gelen arabalar sabırsızca kornalarına basmıştı bile.
Yahu bismillah bir müsaade edin daha yeni durdu adam.
"Selamün aleyküm kral!" dedim neşeyle otuz iki dış sırıtıp babama bakarken. Babam tam selamımı alacakken varlığını fark etmediğim henüz on altı yaşındaki kız kardeşim atıldı lafa. İki gündür teyzemgilde kalıyordu. Hafta sonu tatilini orada kendisiyle yaşıt kuzenimle geçirip bol bol eğlenmişti muhtemelen.
Upuzun kıvrımlı kirpikleri kahverengi gözlerini ön plana çıkarırken, dolgun dudakları çoktan şeytani gülüş pozisyonuna geçmişti.
"Aleyküm selam aba gı."
'Aba gı' kelimelerine gıcık olduğumu biliyor ve inadına bana böyle sesleniyordu. Şu hayatta en nefret ettiğim kelimelerden olabilirlerdi.
Ben ona sinirli sinirli bakarken babam girdi lafa. Kavga edeceğimizi anlamış olmalıydı.
"Aleyküm selam kızım" dedi çoktan arabayı harekete geçirmişken. Ben de Afra'ya sinirli bakışlar atmayı bırakıp önüme döndüm.
Yolculuk sessiz bir şekilde geçerken site girişindeki güvenlik görevlisine babam baş selamı verip arabayı boş bir yere park etti. Arabadan indikten sonra binadan içeri girip bizim evin olduğu kata çıktık.
Afra bizden önce çıkıp zile basarken kapıda annem başına tülbent geçirmiş ve gülümser bir hâlde bizi karşıladı. Biz de selam verip eve girdik.
Afra'nın iki gün önce hastanede başıma gelenlerden ve yarın mahkeme olduğundan haberi yoktu. Öğrenince nasıl bir tepki verecekti çok merak ediyorum. Herkes ayrı ayrı kendi odalarına dağılırken yemek vakti yaklaştığı için annem, ben ve Afra mutfağa girip sofrayı hazırladık. Yemeğimizi yerken babamın "Mahkeme saat kaçta?" diye soru sormasının üzerine Afra "Ne mahkemesi?" diye sormuş annemle babam da ona bütün olanları anlatmıştı. Onlar anlattıkça yaşadıklarımı sanki tekrar yaşıyormuş gibi olduğumdan boş boş tabağıma baktığımı fark edememiştim bile.
Afra'nın birden bana dönüp boynuma "Ablam!" diye sarılmasıyla biraz korksam da ben de ona sarıldım. Gözlerimin dolacağını hissettiğimde hemen işi şakaya vurmam gerektiğini fark ettim yoksa hemen şu an bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hızlı ve Feraceli
Teen FictionHastanede staja başlayalı henüz bir hafta geçmişken bitkin bir halde elinizde çiğ köfte dürümünüzle, yanınızda tanımadığınız bir kızla asansöre bindikten sonra tam kapılar kapanırken içeriye silahlı bir adam girip; "Gençler zahmet olmazsa eller yuk...