Selaamün aleyküüm
Bu kitaaap aşırı aşırı eğlenceli, aksiyonlu falanlı filanlıdır. Ona göre başlayın skhdksjskd
Ben çok heyecanlıyımmm
Başlama tarihi bırakmak isteyenleri şuraya alalım👉
¤ ¤ ¤
Az önceki sorunlu hastayı da gönderdikten sonra rahatlamış bir şekilde sanki bütün dünyanın yükü omuzlarımın üzerinden gitmişçesine derin bir nefes verdim.
Bir hafta öncesine kadar sonunda hastanede staja başlamış bulunmaktaydım ve bu bir haftadır canım çıkıyordu resmen. Çoğu kez şu kapıdan çıkıp gitmek istemiş fakat sonra okulda geçirdiğim o çileli yılları düşünerek vazgeçmiştim.
Karnımdan gelen sesler eşliğinde acil bölümüne şöyle bir göz attım. Kerem Hoca buralarda olmadığına göre yemek yemek için kendime biraz vakit ayırabilirdim. Dünden beri eve gitmemiş ve bu geceyi de burada geçirmiştim. En son ne zaman yemek yedim ya ben?
Daha fazla birileri gelmeden yemeğimi çabucak yiyebilmek için soldaki koridora döndüm ve bir kat altta bulunan kantine inmek için asansörün düğmesine basıp beklemeye koyuldum. Bir kat için merdivenlerden inmem gerekirdi belki ama bacaklarımın beni taşıyabileceğinden şüpheliydim doğrusu.
Bir dakika içerisinde asansörün kapıları açıldı ve içindeki üç kişi dışarı çıktı. Boşalan asansöre bindim ve ineceğim katı tuşladım. Asansörün kapıları kapanırken karşımdaki aynadan kendimi inceledim.
Siyah feracemin üstünde beyaz doktor önlüğüm vardı. Göğüs kısmında ise minik bir cep ve cebin üstünde ismimin yazılı olduğu bir kart. Başımda da karamel tonlarında şifon ve rahat bir şalı omuzlarımı örtecek şekilde yapmıştım.
Sahra Yereler
Sen kızsın otur oturduğun yerde diyenlere inat okumuştum ben okulumu. Ya da kapalı halinle ne işin var otur da çoluk çocuğuna bak diyenlere kulaklarımı tıkamıştım. Kim demiş kadınlar meslek sahibi olamaz? Kim demiş müslüman kadın sadece kocasına evine bakar? Aksine İslam ümmeti adına bizim de her alanda yer almamız ve fayda veren birşeyler yapmamız gerekirdi.
Yıllarca bu önlüğü giyebilmek için savaş vermiştim ben bırakın da biraz bakışalım yahu! Asansörün kapılarının aralanmasıyla gözlerimi aynada yansıması bulunan önlüğümden çektim ve kantine doğru adımladım. Saatler daha yeni öğleden sonrasını göstermeye başlarken ben daha yeni yemek yiyecektim. Camla kaplı olan kantinin önüne gelip neler yiyebileceğime baktım ve kalbim aşkla beynime birşeyler fısıldadı.
Çiğ köfte...
Gözlerimden kalpler fışkırırken açlıktan buz kesmiş ellerimi önlüğümün cebine daldırdım ve bir miktar para çıkardım. Küçük kareden parayı uzattıktan sonra ağzımdan o sihirli sözcükleri çıkardım.
"Bir adet dürüm çiğ köfte lütfen."
Adam başını sallayıp arkasını dönerken ben de sabırla onu bekledim. Dürümü bana uzatırken sanki arkadan ışık ve müzik efektleri veriliyordu öyle mutluydum. Sonra aklıma gelen şeyle tekrar ekledim.
"Bir de ayran alayım ben ya." deyince adam sinirlense de belli etmeden ayranımı da getirdi. Hiç takamam şu an çünkü en sevdiğim şeyler benimleydi.
Şu hayatta beni üç şey mutlu edebilirdi; Kahve, çiğ köfte ve nesquik. Küçücük şeyler olabilirdi başkaları için ama bana göre değerliydi.
Dürümümü elimde tutarken oturmak için boş masa var mı diye bakındım ama olmadığını görünce suratımın asılmasına engel olamayarak kantinden çıktım. Sola döndükten sonra asansörün düğmesine bastım ve gelmesini bekledim. En iyisi bahçedeki banklara çıkmaktı. Hem temiz hava da almış olurdum ve biraz kendime gelirdim.
Asansörün kapıları tekrar açılırken önce içerideki beş kişinin inmesini bekledim. Ardından boşalan asansöre bindim ve birinci katın tuşuna bastım. Hızlı adımlarla gelen bakır rengi ve kıvırcık saçlara sahip bir kız yanıma geldi ve o da zaten basılmış olan birinci katın tuşuna tekrar bastı. Ani hareketlerle gelince korksam da çok belli etmedim. Bu kız da geçen hafta benimle birlikte staja başlamıştı ve muhtemelen aynı yaşlardaydık fakat hiç muhabbetim olmamıştı. Birileriyle tanışacak vaktim bile olmamıştı.
Daha yeni olduğumuzdan mıdır nedir sanki çaycı Hüseyin abiymişim gibi gelen geçen çay kahve istiyordu. Arada bir temizlik de yaptırıyorlardı.
Tam asansörün kapıları kapanmışken küçücük aralıktan siyah bir erkek ayakkabısı girdi ve asansörün kapılarını durdurdu. Ben gözlerimi devirmeden edemezken bakışlarımı kaldırdığımda gördüğüm şeyle donakalmam bir oldu.
Hadi ama neden simsiyah giyinimli bu adamın elinde bize doğrultulmuş bir silah vardı? Dolu olan ellerim yüzünden gözlerimi ovalayamayınca gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım.
Büyük ihtimalle hastanenin bir köşesinde uyuyakalmış ve çok film izlediğimden dolayı böyle saçma sapan bir rüya görüyordum. Yanımdaki kız korkuyla çığlık atarken ben de kahkaha atmaya başladım. Madem rüya görüyoruz az tadını çıkaralım. Adam asansöre binip kapı kapanırken hala dik gözlerle bir bana bir de kıza bakıyor ve silahı doğrultmuyordu.
"Zahmet olmazsa eller yukarı!" diye bağırdı bana kirli sakallı ve siyah saçlı otuzlarının başlarında olan adam. Elimdeki çif köfte dürümünü ve ayranı sırıtarak gösterirken, bu sefer adamın gözlerindeki siniri ve ciddiyeti gördüm. Elindeki silahın da gerçek olduğunu beynim algılayınca o anki korkuyla çiğ köfte dürümünü ağzımla tuttuğum gibi boşalan iki elimi de havaya kaldırdım. Gerçi bir elimde ise hala ayran duruyordu ve o da elimle birlikte havadaydı.
Ne yaşanıyordu şu an Allah aşkına? Film izledim de bu kadar saçma sahne görmedim de ben!
¤ ¤ ¤
Eveet ilk bölüm sonuuu ilk bölüm olduğundan dolayı biraz kısa
Nasıl buldunuz kitabı yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorumm
Diğer bölümlerde görüşmek üzere,
Allah'a emanet olun🌙📌İnstagram: levlagraph
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hızlı ve Feraceli
Teen FictionHastanede staja başlayalı henüz bir hafta geçmişken bitkin bir halde elinizde çiğ köfte dürümünüzle, yanınızda tanımadığınız bir kızla asansöre bindikten sonra tam kapılar kapanırken içeriye silahlı bir adam girip; "Gençler zahmet olmazsa eller yuk...