Selamün aleyküm gençleer
Medya keşke gerçekte de olsaydı hediye etmek istediğim insanlar var akxhskjskd
◆ ◆ ◆
İki saat. Tamı tamına iki saattir bu odada kafatası beyin yerine tükürükle dolu olan adamla ve yanımdaki kıvırcık saçlı kızla aynı odada bulunuyordum. Kız ağlıyordu, adam ise dişlerini oynuyordu eliyle ki bu midemin bulanmasına sebep olurken elimde olmadan ona kinli bakışlar atıyordum. Psikolojik de olsa biraz baskı uygulamaya çalışıyordum. Kafamdan binbir türlü kurgu geçiyordu. Adamın sinir krizi geçirişi ve kızla beni silahla vuruşu... Ya da beni vuracakken kızın önüme atlaması...Ya da adamın kafatasının üstünde zıplayıp olmayan beyninin pestilini akıtışım...
O kadar çok kurgu geçiyordu ki aklımdan kendi hayal gücümün hızına yetişemiyordum. Adama bakarken elimdeki ağırlıkları hissetmemle kafamı eğip ne olduğuna baktım. Ah, dürüm çiğköftem...
Ne olacaksa olsun ya belki öleceğim. Ölmeden önce çiğköfte de mi yemeyelim yani ne yapalım. Madem son dakikalarımız boş geçmesin.
Çiğ köfte dürümün paketini açarken ses odanın tamamına yayılıyordu çünkü başka bir ses yoktu. Sesi duyan adam bana dik dik baktı. Ağlayan kadın ise ellerini yüzünden çekmiş ve akan gözyaşlarıyla bana bakıyordu. Benim çiğ köfteyi umursamaz bir şekilde ağzıma götürdüğümü gördüğündeyse tekrar önüne dönmüş ve daha sesli ağlamaya başlamıştı. Bu bir şekil beni protesto edişiydi sanırım. Adamın bana dik dik bakan gözlerine karşılık ben de aynısını ona yaptım ve omuz silkip çiğköftemden bir ısırık aldım. Çiğköftenin muazzam tadı ağzımda yayılırken yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım. Son kez yiyoruz tadını çıkaralım bari. Ayranı da çalkaladıktan sonra kağıdını biraz açtım ve dudaklarıma götürüp bir yudum yolladım. Ya sen ne güzel birşeysin!
Etrafımda ne olup bitiyordu umurumda değildi şu an sadece çiğköftem, ayranım ve ben vardım. Dürümün sonlarına gelirken aklımda yanan ampullerle birlikte gözlerim kocaman açıldı fakat birşey anlaşılmasın diye hemen surat ifademi düzelttim. Yanımda kız bir bana, bir yediğim dürüme, bir de adama bakıp bakıp ağlıyordu. Umrumda mı? Asla. Sizin kahrınızı ben niye çekiyorum ya şu an benim ağlamam gerekiyor farkında mısın?
Bencil olduğumu düşünebilirsiniz, düşünün. Çünkü bencil olmak için çok bile geç kalmıştım. Şu zamana kadar hep başkalarını düşünerek hareket ettim. Herkes, benden önce geliyordu. Neden peki? Neden hiç ilk kendim gelmiyordum? Bunu hiç sormamıştım kendime ama bu saatten sonra hayat felsefem buydu dostlar.
Dikkatli gözlerle silahıyla oynayan adamı izledim. Tekerlekli sandalyede bir o tarafa bir bu tarafa dönüyordu. Gözünü bir saniye olsun bizden ayırmıyordu maalesef. Beni görmediği bir ânı denk getirmem gerekiyordu. Bitirdiğim dürüm paketiyle, ayran kutusunu yanımdaki masaya koyarken çaktırmadan elimi cebime götürdüm ve telefonu açtım. Belki birilerine mesaj atabilir ve yardım isteyebilirdim.
Dışardan sesler geliyordu, kapıyı zorluyorlardı ama açmaları mümkün değildi. Arkasını eşyalarla doldurmuştu bu psikopat. Kapıda cam olmadığı için kırmaları da pek mümkün değildi. Fakat ne gibi bir yardım isteyebilirdim ki telefonumdan? Dışardan zaten polisi arayanlar olmuştur. Kapıyı kilitli sanıp kilidi kırmaya çalışıyorlardı, sesleri duyabiliyordum ama kapı kilitli değildi. Kapının arkası tamamen eşya doluydu.
Gözlerimi etrafta gezdirdim. Gözüm hasta yatağının arkasındaki dolaba takıldı. Dikkatli bakınca bunun dolap değil de kapı olduğunu fark etmem birkaç saniyemi aldı. Dikkat çekmeyeyim diye bakışlarımı oradan ayırdım hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hızlı ve Feraceli
Novela JuvenilHastanede staja başlayalı henüz bir hafta geçmişken bitkin bir halde elinizde çiğ köfte dürümünüzle, yanınızda tanımadığınız bir kızla asansöre bindikten sonra tam kapılar kapanırken içeriye silahlı bir adam girip; "Gençler zahmet olmazsa eller yuk...