8

835 116 18
                                    

Keyifli okumalar<3

Bölümün vibe'ı aşağıdaki fotodadır.

Junhan'ın pazartesi sendromu ile etrafta lanetler savurarak çantasını arayışını izledi Jisung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Junhan'ın pazartesi sendromu ile etrafta lanetler savurarak çantasını arayışını izledi Jisung.

"Nerde bu lanet çanta?"

"Dün nereye bıraktın?"

"Dün kullanmadım bile."

"Cumartesi günü mutfağa koymuştun, oraya bak," dedi Jisung. Jun hızla mutfağa ilerledi ve bulduğu çantayı aldı.

"Şaşkın solucan," dedi Jisung evden çıkarken. Junhan da çantasını hazırlayıp babasını takip etmişti.

Jisung oğlunu okuluna bırakıp şirkete ilerledi. Şirket şehir merkezindeydi. Uzun merkez caddesinin girişindeydi.

Arabasını şirketin otoparkına soktuğu anda telefonu çaldı ve bu Jisung'un kalbinin teklemesine neden oldu.

Titreyen elleri ile açtı telefonu.

"Efendim?"

"Jisung benim, Minho," dedi telefonun ucundaki ses ve hafifçe öksürdü "nasılsın?"

"İyiyim sağol, bir sorun mu var?"

Lütfen bir sorun olmasın...

"Hayır sadece seninle konuşmam gerek. Seni hızlı bir kahvaltıya kaçırabilir miyim?"

Jisung bir süre düşündü.

"Bir saniye beklersen asistanımdan günlük planı almam gerek."

"Tabii." Jisung maillerini açtı ve Haewon'un attığı haftalık olana baktı. Bugün çok işi yoktu. Öğleden önce haftalık planlama toplantısı vardı yalnızca. Hızlıca Haewon'a toplantıyı ertelenmesini yazdı ve konuştu "buluşabiliriz."

"O zaman attığım konuma gel."

"Tamam," Jisung telefonu kapattı ve nefes nefese su içti. Çok heyecanlanmıştı... Bu normal miydi? Çocuk gibi heyecanlanması...

Konuma gitti ve buranın bir Fransız kafesi olduğunu fark edip içeri girdi.

Minho cam kenarındaki minik yuvarlak masalardan birinde onu bekliyordu. Yanına gidip öylece oturdu.

"Selam," dedi gergince.

"Selam. Geldiğin için teşekkür ederim. Gelmezsin diye düşünüyordum."

"Acıkmıştım," dedi Jisung başını önüne eğip. Minho menüyü ona uzattı. Jisung bir süre inceledi ve sade bir kruvasan söylemeye karar verdi. Garson gelince Jisung sade kruvasan ile sıcak latte istedi, Minho da onun istediğinin aynısını istedi.

Jisung içten içe bunun tatlı bir date olduğunu hayal etti. Tatlı ve pastel renklerle bezeli bir kafe, beyaz yuvarlak masaya yerleştirilmiş iki latte ve kruvasanlar...

Yemekleri geldiğinde sessizce birer ısırık aldılar.

"Konuşmak istediğim şey..." Dedi Minho kendinden küçük bedene bakarak. İyice küçülmüş duruyordu.

"Cumartesi günü söylediklerini düşündüm ve bizim de sana bir özür borçlu olduğumuzu düşündüm. Bir hata yaptın Jisung. Hepimizin emeği olan ve üzerinde aylarca çalıştığımız o şarkıyı stajyer olabilmek için şirkete verdin ve altında bir tek senin imzan vardı. Hepimiz bunun için tavır aldık sana," Jisung araya girdi.

"Beni üzmek için çağırdıy..." Minho elini kaldırıp onu susturdu ve konuşmaya başladı.

"Bölmeden dinle, amacım seni üzmek değil. O dönem sen bir çocuktun. 16 yaşında ve ailesine kendini kabul ettirememiş, hayatını kurtarmaya çalışan bir çocuktun ve bulduğun ilk yolu denedin ama o yol bize ihanet etmendi ve biz de çocuk olduğumuz için senin tarafından düşünemedik. Yaşadıkların için üzgünüm ama yanında olamadığım için daha çok üzgünüm. Sen bizden yardım isteyemedin çünkü yüzün yoktu ama biz yardım eli uzatmalıydık. Tek başına çok şey atlattın ve... Cesur, ahlaklı ve olgun bir adam oldun. Umarım tüm bu süreç seni tekrar depresyona sürüklememiştir."

"Sürükledi ama ilk depresyonumda senin için pes etmemiştim, sonuncusunda da Junhan için..."

"İyi bir baba olmuşsun," dedi Minho gurur dolu bir gülümsemeyle.

"Olamadım. Junhan harika bir çocuk sadece."

"Her zaman kendini yetersiz görürdün ama değildin, bu değişmemiş Jisung."

Jisung dolan gözleri görünmesin diye başını eğdi.

"Bunu geri getirdim," dedi Minho tişörtün poşetini ona uzatırken. Jisung poşetin içindeki tişörte bakıp gülümsedi.

"Bitirmem içindi ama... Bitirmek istemiyorum sanırım. Sizi özledim ben hyung."

"Biz de seni özledik Jisung, Hyunjin bile."

Jisung hafifçe sırıttı. Hyunjin bile... Onunla hep tartışırdı Jisung. Hyunjin de o da grupta yaşından daha küçük davranan kişilerdi. Diğerlerinin aksine olgun davranmıyorlardı o sıralar...

"O dönem ikimiz de bazı şeyleri kalbimize göm..." Minho konuşmaya başlayınca araya girdi Jisung.

"Dur! Bu kadarı bile fazla geldi zaten. Bunu zamana bırakalım en azından çünkü ben senin tanıdığın Jisung değilim ve o gömülü şeyler on altı yaşındaki Jisung'a karşıydı..."

"Değişen tek şey sen değilsin. Ben de değiştim, hayatlarımız da dünya da değişti ve ben yeni hayatımda yeni Jisung'u istiyorum. Eskisini kaybettim ama tekrar kaybedemem..."

GONE | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin