İKİNCİ BÖLÜM

115 85 10
                                    

Bölümü oylayıp yorum yapmayı unutmayalımm. 🌺

🪶🪶🪶

"Doğru bildiğim her şey yanlışımdı… "                                      

                                                      ༄༄༄

Duyduğum tek şey kapı yumruklanma sesiyle adımın haykırılma sesiydi. Bu ses kimindi bilmiyordum ama maziyi anlatıyordu bana. Geçmişten gelen biriydi, bana tüm o günleri geri getiren sesti.

Yavaşça yutkunarak kendime gelmeye çalıştım birkaç dakika boyunca. Ağır ağır son merdiven basamaklarını çıktığımda gözlerimi evimin kapısının önünde dikilen adama çevirdim. Kalbim o gözlerle karşılaştığında hızlanmaya başladı. Elim aniden karnıma gitti. Korktum, hem de çok korktum…

"Mehir! " dedi tekrar. Kıpırdayamadım, gözlerine bakmaya devam ettim soluksuzca. "Bu sen misin? "

Bu ben miydim?
Hayır değildim.
Ben kimdin öyleyse?
Bebeğinin babasını terk eden kadın…

"B-ben… " dedim ama devam edemedim. Ona kendimi anlatamadım.

"Sensin. İnanamıyorum, bu sensin. Sen… " Kelimelerini özenle seçiyor gibiydi. Ya kırmaktan korkuyordu ya da her sözüne kırılacağımı düşünüyordu. Ama fark etmezdi, ben aylar öncesinde paramparça olmuştum zaten. "Sen ha-hamilesin? "

Başımı büyümüş karnıma eğdim. Ellerim karnımda gezinirken gözümden bir damla yaş damladı. Gözlerim ağlamamak için direnirken küçük bir hıçkırık çıktı dudaklarımdan.

"Mehir iyi misin güzelim? "  Bana doğru bir adım attığını gördüm. Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Adımları bakışlarımla durdu ve halimi incelemeye devam etti.
"Neden geldin? Beni nasıl buldun? " Sorularımla afalladığında başını yana yatırdı yavaşça.

"Bunların önemi var mı? Seni buldum sonunda. " Sinirlerim öyle bozuktu ki şu an gülüp gülmemek arasında gidip geliyordum.

"Beni neden buldun? " Bir adım daha yaklaştı. Artık tam önümdeydi. Merdivenlerin demirini tuttuğum elimin üstüne koydu elini. Ve gözlerime çevirdi gözlerini.

"Seni buldum çünkü daha fazla yalnız bırakamazdım, bu durumu da düzeltmeliydim. "

"Ben… " Hayır, aklından geçen şeyi yapamazdım. "Ben hiçbir yere gelemem. "

"Bak Mehir… " deyip aramızdaki bir adım merdiveni beni kendine çekerek yok etti. İşte şimdi karşı karşıyaydık. "Neler çektiğini bilmiyorum, neden düğünün ertesi günü kaçtığını ve şu an neden bu halde olduğunu bilmiyorum. Ama düzeltmek istiyorum. İnan bana sadece sen değilsin bu halde olan; Ulaç, arkadaşların, ailen… Hepsi de çok kötü durumda. "

"Onların yüzünden bu haldeyim ya zaten, şimdi üzülmeleri bir şeyi değiştirmez. " Belki çok katıydım, belki çok vicdansızdım ama ben de insandım. Onların yüzünden başıma gelmeyen şey kalmamıştı, şimdi de hiçbir şey yokmuş gibi benim için üzülüp geri dönmemi isteyemezlerdi. Bunu yapamazdım. "Onlara geri dönemem. "

"Zaten sana onlara geri dön diye gelmedim. " dedi ve bakışları karnımı buldu. "Bebeğinin babası kim? "

"Ne? " Ufak çığlığımla tüm apartman yankılandı.

"Sakin ol, yani bebeğinin babası Ulaç mı? " Çok saçma bir soruydu bu, ona ihanet edebileceğimi nasıl düşünürdü?

"Evet Ulaç. " dedim kendimi kontrol etmeye çalışarak.

"Tamam üzgünüm bu soruyu sorduğum için ama emin olmak istedim Mehir. " Kaşlarımı çatıp gözlerine baktım.

"Ne için emin olmak istedin ya? Benim onu aldatabileceğimi nasıl düşünürsün? " Derin derin nefesler alıyor, sakinleşmeye çalışıyordum. Bu öfke patlaması bebeğim için zararlı olabilirdi. Onu korumam gerekirdi.

Senden Kalanlar Cefâpîşe  (III) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin