BEŞİNCİ BÖLÜM

91 78 0
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalımmm, sizleri seviyorum... 🌺🌹

🪶🪶🪶

"Bazen yaşanılanları kabul etmek gerekirdi, sonuçları acı olsa bile… "

                                                      ༄༄༄

Siz hiç hayatınızda en güvendiklerinizden darbe yediniz mi? Siz hiç hayatın zorlu akışına rağmen düşe kalka sona varmak için savaş verdiniz mi?

Ben verdim.

Peki girdiğiniz bu savaşta hep kaybeden taraf oldunuz mu? Yine de pes etmeden devam edip yine düştünüz mü?

Ben düştüm.

Ayağa kalkmaya çalışırken defalarca kez hayat size bir çelme daha atıp sizi düşürdü mü?

Beni düşürdü.

Vazgeçmek istemedim, hep savaştım. Düştüm, kalktım; ağladım, sildim gözyaşımı; yara bere içinde kaldım, görmezden geldim kanımı. Bu hayatta daha fazla canımın yanmaması için uğraştım. Bu hayatın daha fazla acı çektirmemesi için uğraştım.

Sonuçsuz kaldım…
Her şeyin boşa olduğunu anladım.
Çok geç olduğunda…

İstediğim her şey, çabaladığım her durum… Hepsi de beni bir çıkmaza götürdü. Sanki aydınlık bir dünyada karanlık bir odaya kilitlenmiştim ben. Üstümde kol gezen lanetlerden korunuyordu herkes, bir tek beni kurban seçmişlerdi. Ne ben ne de başka biri, hiçkimse beni kurtaramıyordu. Düştüğüm bu bataklıkta yavaş yavaş can veriyordum. Sessiz, sakin ama sancılı…

Kimse bilmiyordu işte, sadece bilen bendim.
Kimse görmüyordu artık, görünmezliğe bürünmüştüm.
Kimse duymuyordu zira sessiz çığlıktı vaveylam.

Ama biri vardı artık hayatımda, benden can alan ama bana can olan.
Bebeğim…
Oğlum…

Oydu sadece bana destek olan ve beni hayata bağlayan. Kimseye gidemiyordum ondan başka, kimseye anlatamıyordum derdimi ondan başka, kimseyi hissedemiyordum yanımda ondan başka.

İnanın bana bu dünyada yalnız olmak kadar acı bir şey yok. Herkes elbet bazen yalnızdır ama yine de yanında ya da yakınında birilerinin olduğunu bilir. Ama ben… Ben bilmiyorum, zira kimsem yok. Ailem yok, Serkan yok, Ulaç yok…

Elbette ki Ulaç'ın bir suçu yok, olamaz da. O benim için elinden geleni yaptı, hatta elinden gelenin fazlasını bile yaptı ama yetemedi. Bu onun suçu değil, onu suçlayamam. Benim suçum, ben istemedim. Yanımda olmasını, bana yardım etmesini, bana her şeyi unutturmasını… Olmadı, yapamadım.

Herkesin hayatta bir sınırı vardır. O sınıra gelene kadar her şeye dayanılır ama o sınıra geldiğin an o dayandığın şeyler de tuzla buz olur. Çünkü o sınır senin canını yakar ve sen de o can acısıyla her şeyi yakarsın. Düzeltemeyeceğin kadar ağır şeyler yaparsın. Ve bir daha da düzeltemezsin.

Örnek vereyim mi size? Çok uzağa bakmanıza gerek yok, okuduğunuz bu satırların sahibine bakın yeter. Ben yani Mehir… Çocukluk aşkını toprağın altına vermiş, onun yasını tutarken kendinden herkesi uzaklaştırmış, tanımadığı bir adamla evlenmiş ve o adamdan da bebeği olan bir kadın…  Mehir Karadağ ya da herkesin bildiği gibi Mehir Hoşsöz…

Bu soyadına hala alışamadım, belki de kendime layık görmediğim içindir bilemiyorum. Ulaç aslında her genç kızın evlenmek istediği bir adam olabilir ama ben ona kendimi layık göremiyorum. O en iyilerine layık olmalıydı, bana değil. Çok seveni sevmeliydi, beni değil.

Senden Kalanlar Cefâpîşe  (III) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin