"Şu yüzünü düzeltsene Nil," dedi Ceyhun arkamdan homurdanarak. Onlara omuz silkerken kollarımı birbirine bağlayıp dışarıyı izlemeye devam ettim.
"Size güvenmeyeceğim bir daha," derken zor nefes aldığım için artık çığlık atacak gibi hissediyordum kendimi. Elimle üzerindeki ince kazağımı çekiştirdim. Her geçen saniye tenime iğne batıyormuş gibi hissediyordum artık. Öyle bunaltıcıydı hava. "Bana bu havada bunu giydirdiniz ya. Öleceğim diyorum."
Ekin arabayı birden sağa çekip durdurduğunda şaşkınca ona baktım. Ne yani, ona trip atıyor ve durmadan söyleniyorum diye beni arabadan atacak değildi herhalde, değil mi?
Atar mıydı ya?
"İnin arabadan," dediğinde kalbim bir kez daha kırıldı. Bir daha kesinlikle ve kesinlikle, asla ama asla, kati suretle yüzüne bile bakmayacaktım. Yani belki ucundan biraz- hayır!
Her geçen saniye durmadan beni kırmayı nasıl başarıyordu bilmiyordum ancak artık bu duruma katlanamayacağımı hissettiğim için elimi arabanın kapısına attım.
Tam kapıyı açmak üzereyken bir beden üzerime doğru eğildi ve elini kapıya attığım elimin üzerine koyarak beni durdurdu. Bakışlarım ona dönerken bu kadar yakında okyanus gözlerini görmek kalbime yine zarar verdi.
Sadece kalbe zararsın Ekin.
"Sana demedim," dedi kısık bir sesle. Yakınlığımızın o da farkında olmalıydı ki gözlerime iyice yoğunlaşarak bakmaya başlamıştı. Dengesiz tavırları yüzünden ciddi anlamda kafayı yiyeceğimi hissederken arkadaki bitirim ikili aynı anda kapıyı açtı ve söylenerek arabadan indiler. Olayları algılamakta zorluk çektiğim için etrafa şaşkın bakışlarımı atıyordum ve bu durumda oldukça komik gözüküyor olmalıydım ki Ekin yüksek sesle güldü. Yakınımdan gelen derin gülüşüyle yüzümde istemsizce tebessüm oluşurken etrafta gezinen bakışlarımı onda sabitledim.
"Bazen ciddi anlamda nasıl Boğaziçi Üniversitesini kazandığını düşünüyorum," dedi hâlâ yakınlığını bozmazken. "Yani aslında feci derecede zekisin, kafan fena çalışıyor ama bana gelince çok saf oluyorsun." Bu durum nedense hoşuna gidiyor gibi hissettim.
Ona meydan okurcasına tek kaşımı kaldırırken nereden aldığımı bilmediğim cesaretimle yüzüne doğru yakınlaştım biraz. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Umarım bunu duymuyorsundur Ekin. Artık kalbim bile beni rezil ederse atarım kendimi arabadan.
Sesimi güçlü tutmaya çalışırken "İstersem seni parmağımda oynatırım," dedim kendimden emin bir sesle. "Öyle oynatırım ki, sonunda bensiz yapamıyor duruma gelirsin. Aşık ederim seni kendime, sonra da ortada bırakırım. Kendini üç çocukla sokakta kalmış gibi hissedersin." Yine güldü. Burunlarımız birbirine değecek kadar yakın duruyorduk. Daha sonra düşünürsem muhtemelen kalp krizi geçirirdim ama şu an sakin olmalı ve cool kız havalarımdan ödün vermemeliydim.
Hadi be kızım, yaparsın sen. Aslansın, kaplansın, biraz da salaksın ama. Atlamayalım o kısmı.
"Hadi ya?" dedi hafifçe gülmeye devam ederken. "Sen mi beni aşık edeceksin kendine? Güldürme beni Nilsu."
Bu içimdeki hırsı ayağa kaldırırken "Ederim," dedim net bir sesle. "Hatta seni kendime aşık ederim, sonra da seni bırakır gider arkandan da kötü kadın gülüşü atarım. Sonra sen de gidişime dayanamayıp gitme, ben sana feci aşık oldum diye ağlarsın arkamdan." Durmalıydım. Fazla kafadan atıyordum, kesinlikle durmalıydım.
Ekin'in gülüşü kendini hafif bir tebessüme bıraktıktan sonra kendini geri çekti ve sırtını yeniden araba koltuğuna yasladı. Sonunda oksijen alabildiğim için beynim çalışmaya başlayınca sinirden kuduracak duruma geldim yine.
Ben gerçekten salağım galiba. Nasıl derece yaptım ki bu kafayla?
Aynen kızım, kesin yaşanır o söylediklerin.
"Tamam," dedi arabayı yeniden çalıştırırken. "Âşık et beni kendine. Var mısın iddiaya?"
Ama ben onu anlık cesaretle söyledim. Nasıl âşık edeyim seni kendime? Yani tamam güzelim hatta mükemmel derecede güzelim ve muhteşem seviyede zekiyim ama senin yanında beynim imha ediyor kendini ve yanında biraz salaklaşıyorum be Ekin'im.
Yine de geri adım atarak kendimi rezil etmeyecektim. Ben bu işi başarabilirdim.
"Varım," dedim net bir sesle. "Kazanan ne kazanacak?" TDK görse , Türkçe'yi katletmekten dolayı vatandaşlıktan çıkartır beni .
"Onu o zaman düşünürüz," dedikten sonra arabayı sürmeye devam etti. Konuyu şimdilik kapatmak istediğim için aklımdaki soruyu ona yönelttim.
"Gariban çocukları niye attın arabadan? Ne kaba bir davranış," dedim cık cıklarken. Bakışlarını yoldan ayırmadı. Eski hödük hâline yeniden dönmüştü.
"Söylenip duruyorsun. Mağazaya gidelim de üzerine bir şeyler alalım." Şaşkınlıktan fal taşı gibi açılan gözlerimle ona bakakaldım. Pekala, bunu kesinlikle beklemiyordum.
Aslında havanın sıcak olduğunu anladığımda gidip üzerimi değiştirecektim ama Boran tüm işi bozmuştu.
Hafifçe yutkundum. "Yalnız aşık etmeye çalışacak kişi benim, hatırlatırım." Hafifçe sırıttı. Başka bir şey söylemedi bana.
Aşık edeceğim derken ben daha fazla aşık olacağım bu çocuğa. Baştan kaybettik be kızım!
Waaooww noluyoruz aloo

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çıkmazı | texting
Literatura FemininaEkin: Şimdi olanları mantıklıca açıklayacağım ve sen beni onaylayacaksın tamam mı? Nilsu: Evett ay yani tamam Ekin: Bugün alışveriş yapacağım yere geldin ve peşimden ayrılmadın. Sonra da sırada arkama geçtin? Ekin: Sonra telefon numaramı kasiyere...