2.2

7.3K 710 642
                                    


Keyifli bölümlerrrrr <3

Dersten sonra Boran'ın yanına gitmek için bahçeye çıkmıştım. Kafeteryada buluşalım demişti ama sonra mesaj atarak havanın güzel olduğunu ve bahçede daha rahat oturacağımızı söylemişti. Onunla oturmayacağımı, ayaküstü ne söyleyecekse dinleyeceğimi ve gideceğimi söylememiştim.

Söylediği yere doğru giderken iyice öğrenciler azalmıştı. Bu taraflarda pek kişi olmazdı. Genellikle ön bahçede otururlardı ve burası arkada kalıyordu. Bu yüzden iyice ilerledikçe kimse olmayacaktı ve muhtemelen biz orada yalnız kalacaktı.

Zaten yüksek ihtimalle bunu düşünerek oraya çağırmıştı.

Dersten sonra yarım saat kadar oyalanmıştım. Onun yanına ne kadar geç gidersem o kadar iyi olur diye düşündüğüm için elimden geldiğince kendimce vakit geçirmiştim. Sonra ise artık onunla bu meseleyi halledip kurtulmak istediğim için verdiği yere doğru gitmeye başlamıştım.

Söylediği yere geldiğimde onu çimenlerde otururken gördüm. Elinde kahve bardağı vardı. Kahvenin ağzı kapalıydı ama bakışaları kahvenin üzerindeydi. Kendi kahvesi ise yanında duruyordu tahminimce.

Yanına gittiğimi hissettiğinde bakışları bana döndü. Suratında hemen bir sırıtış oluşurken yerdeki kahveyi de alarak ayağa kalkmıştı.

Olabildiğince soğuk tutmaya çalıştığım suratımla ve sesimle "Ne konuşacaksın benimle?" diye sordum. "Bu kadar önemli konu ne?"

"Sakin ol şampiyon," derken gülmüş ve ben yanına giderken incelediği kahveyi bana uzatmıştı. "Önce bir serinleyelim."

Bakışlarım kahveye dönerken alıp almamakta tereddüt ettim. Bu tereddütlüğümü fark etmiş olmalıydı ki "Hadi Nil," dedi. Bıkkınca nefesimi verdim. Daha fazla uzatmasını istemediğim için kahveyi elinden aldım. "En sevdiğin kahveden aldım sana," derken sırıtıyordu.

"Nilsu'yum ben. Nil değilim," dedim bıkmadan usanmadan. Boran'ın sırıtışı bozulacak gibi oldu ama pek bozuntuya vermedi. "Ee," derken ise bedenimin ağırlığını tek bacağıma vermiş ve ona bakmaya başlamıştım. "Konu ne?"

"Niye acelecisin ki bu kadar?" derken sırtını bir ağaca yasladı. "Önce bir serinleyelim," derken kahvesinden bir yudum almıştı.

Hayır.

Kahveyi içmeyi düşünmüyordum. Canım istemiyordu.

Cevap vermediğimi fark ettiğinde bakışları anlık kahveye düştü ama sonra yeniden bana baktı.

"Senden hoşlanıyorum," dedi hiç lafı uzatmadan. Bunu zaten fark ettiğim için şaşırmadım, tepki vermedim. "Hatta hoşlantıdan daha fazlası."

Arkamızdan bir kahkaha sesi geldiğinde bakışlarımı arkama doğru çevirdim.

Muhteşem üçlü yine soluğu yanımızda almıştı.

"Senin hoşlantını sikeyim," dedi Ceyhun. Aramızda az bir mesafe kalmıştı. Artık nasıl bir kulağı varsa oradan duymuştu ne dediğini. "Uzak dur Boran."

Ekin hiç vakit kaybetmeden yanıma geldi. "Nil'im?" derken elini omuzuma atarak beni kendine çekmişti. Ani hareketi yüzünden başımı göğsünden kaldıramadım. Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldı. NİL'İM Mİ? Ekin benim şaşkınlığımı fırsat bilerek elimdeki kahveyi aldı ve Anıl'a verdi. Bunu yaparken bir kez bile gözlerini Boran'dan çekmemişti.

"Anıl sen iç bakalım," dedi Ekin tehditkar bir sesle. "Sevgilime ısrarla içirmeye çalıştığı kahvenin ne özelliği varmış bakalım."

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

SEVGİLİM Mİ?!?!

NE SEVGİLİSİ????????

AĞĞĞĞĞAĞAĞAĞAĞA

"Şimdi burada içmeyeyim kanka," dedi Anıl bakışları bardaktayken. "Gideyim bir çöp kovasının yanında içeyim. Tadı midemi bulandırırsa kusarım," dedi Anıl ve hiç vakit kaybetmeden arkasını dönerek yanımızdan ayrıldı. Boran'ın bakışları Anıl'daydı ve oldukça öfkeli gözüküyordu.

Şaşkın bakışlarım Ekin'deydi ve alık alık ona bakıyordum. O bana sevgilim demişti değil mi?

"Siz," dedi Boran dişlerini sıkarken. "Sevgili mi oldunuz?" Bu durumla, kahvenin gidişinden daha çok ilgilenmiş gibiydi.

"Aynen," dedi Ekin hiç beklemeden. Saçlarıma büyük ve sert bir öpücük kondurdu. Hem de koklayarak. DÜŞÜP BAYILACAĞIM ŞİMDİ. NE OLUYORUZ BİZ YA???

Şoktan ötürü ağzımı açıp tek kelime edemezken aptal gibi öylece Ekin'i izliyordum. O ve Ceyhun ise bir kez olsun bakışlarını Boran'dan çekmiyordu.

"Eğer," dedi Ekin oldukça sert çıkan bir sesle. "Seni sevgilimin yakınlarında yeniden görürsem Allah şahidim olsun gebertirim seni." Artık nefes alamıyorum ben.

Boran kahkaha attı. Onu hiç umursamış görünmüyordu.

"Tamam şampiyon," derken Ekin'le dalga geçtiği belliydi. Sonra bakışlarını bana çevirdi ve göz kırptı. "Sonra görüşürüz Nil."

"Görüşmeyeceğiz," derken hiç olmadığım kadar nettim. "Buraya kadardı Boran. Seni bir daha yakınımda görmek istemiyorum."

"Aynen aynen," derken beni de ciddiye almamıştı. "Hadi görüşürüz," demiş ve sallana sallana yürümeye başlamıştı.

"Takıntılı piç kurusu," dedi Ceyhun arkasından bakarken. Sonra sinirle ellerini saçlarından geçirdi.

Onun gidişinin ardından Ekin hızlıca beni kolunun altından çıkartmış ve karşısına geçirmişti. İki eli de omuzlarımı kavrarken telaşlı bir hâlde bana baktı.

"Nil," derken gözleri bile korku doluydu. "O kahveden içtin mi?"

Başımı iki yana salladığımda rahatça nefes verdi ve beni kendisine çekip sıkıca kollarını bedenime sardı. Saçlarımdan derin bir soluğu içine çekti. "Bir daha beni dinlemezsen bozuşacağız, çirkin kurbağa," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Çirkin kurbağa mı?" dediğimde başımı göğsünden kaldırıp ona baktım. "Nerem çirkin benim?"

Hafifçe güldü ve bana cevap vermedi.

"O kahvenin içinde bir şey vardı değil mi?" diye sordum bakışlarım kısılırken. Ekin bana cevap verip vermeme arasında kalmış gibi baktı. "Neler olduğunu bana anlatacak mısınız artık?"

"Az kaldı," diyerek tekrar kollarının arasına aldı beni. Artık şaşıramıyordum bile. "Çok az kaldı. Sabret."

Dudaklarım kıvrılırken bende kollarımı ona sardım ve eşsiz kokusunu biraz daha yakından alabileyim diye burnumu boynuna gömdüm.

"Ödüm koptu," derken kollarını biraz daha sıkılaştırdı.

Dudaklarım kıvrıldı. Hınzırca gülümsedim.

"İşte şimdi  bana aşık oldun değil mi?" dediğimde aklına iddia gelmiş olmalıydı ki yüksek sesle güldü. Gülüşüyle birlikte bende sarılırken hipnoz olmuş gibi olduğum yerde kalakalmıştım.

"Olmadım," derken sırıtmaya devam ediyordu ki sesi bir değişik geliyordu. Bıkkınlıkla ofladım.

"Ekin, çok yorucusun ya," dediğimde mümkünmüş gibi bana biraz daha sarıldı.

Ne kadar öyle durduk bilmiyordum ama bana bir ömür gibi gelmişti.

Eşsiz huzura sahip bir ömür gibi.

*

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Nilsu'nun zekasına düşüp bayılacağım şimdiiii

Günün 4.Bölümü... yine harikayım ayol ❤️

Sen Çıkmazı | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin