Cem Adrian, Birsen Tezer - Beni Hatırladın Mı?Lütfen yorumları bol tutmayı unutmayın ❤️
Hangi ara su yüzeyine çıkmıştık, hangi ara dudaklarımız birbirinden ayrılmıştı anlayamamıştım bile. Gözlerimi usulca aralarken onun ıslak kirpiklerinin sarmaladığı okyanus mavisi gözleriyle karşı karşıya kaldım. İçin titredi. Bedenimde bundan nasibini almak istermiş gibi hafifçe ürperdiğinde kollarımı onun boynuna sarmıştım.
"Beni öptün," diye fısıldarken belki de hâlâ kendimi inandırmaya çalışıyordum.
"Evet," derken onun da elleri belimde yerini almıştı. "Seni öptüm." Bakışları yeniden dudaklarıma kaydığında sertçe yutkunmuştum. Şu an hiç olmadığım kadar heyecanlıydım. Kalbimin ritminin daha önce bu denli değiştiğini hatırlamıyordum. Kalbim boğazımda atıyordu resmen.
"Ekin," dediğimde isminin dudaklarımdan çıkışı bile heyecanımdan nasibimi almıştı. "Çıkalım mı havuzdan?" Aslında söylemek istediğim şey bu değildi ancak biraz daha bu yakınlığa bu gözlere ve bu kokuya maruz kalırsam fenalaşabilirdim.
Bana cevap vermeden eliyle bedenimi yönlendirirken usulca havuzun kenarına getirmişti bedenlerimizi. Üzerime yapışan kıyafetlerim esen rüzgarla birleştiğinde, bedenimi hızlıca üşüme esir almıştı. Hava kararmak üzereydi ve havanın sabahki sıcaklığı kalmamıştı.
Ekin hızlıca arkamdan çıkarken adımlarımı büyük atarak adeta koşarcasına eve girmiştim. Soğuğa karşı hassas olan bedenim hemen tepki vermeye başladığı için tüm bedenim titremeye başlamıştı.
Odama doğru yürümek için hareketlenmişken hafifçe elimden tutulmamla birlikte adımlarım da durmuştu. Kalp atışım yine hızını arttırırken hâlâ az önce olanların etkisinde olduğum için ne yapacağımı bilemez bir hâle gelmiştim.
"Kaçma," diye sessizce mırıldanırken bedenini bana yaklaştırdığını hissettim. "Kaçma benden, Nil."
"Kaçmıyorum," dedim hafif titrek bir sesle. Bu aralar yaşadığım duygu karmaşaları beni derin bir girdaba sokuyordu. "Sadece biraz zamana ihtiyacım var."
"Ne için?" diye sorarken çenesini kafamın üzerine yasladı.
"Her şey için." Gözlerini görmek istediğim için kollarının arasında döndüm ve gözlerine baktım. Gözlerindeki parıldı, benim aylar boyu isteyip sahip olamadığım bir şeydi. Sonsuz mutluluk verebilecek bu olay şu an beni pek etkilememişti. "Açıkçası birden böyle adımlar atman benim dengemi şaşırtıyor. Aylarca beni gör diye uğraşırken bir karşılık alamadım ama seni bıraktığım an bana geldin Ekin. Buna hemen alışamam."
Benim gibi hafifçe iç çekerken eliyle gözümün önüne gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına itekledi.
"Alışacağız. Buna da alışacağız," dedikten sonra kollarını benden çekti ve birkaç adım uzaklaştı. "Mesafe mi istiyorsun? Senden en fazla bu kadar uzaklaşabilirim. Daha fazlasını benden bekleme."
Yorgunca nefesimi verirken ona doğru birkaç adım attım ve açtığı adımları kapattım. "Daha fazlasını beklemiyorum." Birden yine gözlerim doldu. O kadar karmaşık duygular içerisindeydim ki, ne zaman ağlayacağımın ben bile farkında değildim. "Ekin," derken sesimin titrekliği daha fazla gözümü doldurmuştu. "Ben seni istiyorum. Senden kaçmak değil, senden uzak durmak değil. Sadece seni."
"Sadece seni," diyerek tekrar etti beni. Dudaklarında hafif bir tebessüm oluşmuştu. Islak kıyafetlerim kendini hatırlatmak ister gibi bir titreme gönderdi bedenime. Çabuk hastalanan bedenime bakacak olursam şu an muhtemelen şifayı kapmıştım. "Bu gece benimle uyur musun?"
Çekinmedim. Ondan bunu isterken utanmadım bile. Benim onun varlığına, onun sıcaklığına ihtiyacım vardı. Şu an ona olan kırgınlıklarımı bir köşeye kaldırmıştım. Tek istediğim biraz olsun içimdeki yangının hafiflemesiydi.
Ekin hafifçe başını sallayarak beni onayladıktan sonra elini belime koydu ve beni yönlendirmeye başladı.
"Önce üzerini değiştirmemiz gerek. Hasta olacaksın."
"Muhtemelen çoktan oldum bile."
Bana cevap vermedi ve bir odayı açıp bedenlerimizi içeriye yönlendirdi. Soğukluğu daha çok hissetmeye başladığım için titremelerim de artmıştı. Halsizce kendimi yatağa bıraktım.
"Önce kıyafetler," diyerek beni uyarmıştı ancak umursamadan gözlerimi kapattım. Sadece uyumak istiyordum.
"Sadece uyumak istiyorum."
"Güzelim ya kalkar üzerini değiştirirsin ya da ben değiştiririm," derken son ihtimalin olmasını istediğini bu kadar belli etmemeliydi.
"Rüyanda görürsün anca," derken ne kadar halsiz olsam da oturduğum yerde doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Ekin elindeki sweatshirt bana verdikten sonra dolaptan bir de siyah eşofman vermişti.
"Bunlar sana büyük olur ancak elimizde başka bir şey yok."
Benim dememe kalmadan arkasını döndü. Dudaklarımda hafif bir tebessüm oluşurken üzerimdeki kısa kollu tişörtü hızlıca çıkarttım. Mümkünmüş gibi daha fazla titremeye başladığımda hızlıca üzerime verdiğini giymiştim. Daha sonra daha fazla üşümek istemeyerek altımdaki taytımı çıkarttım ve verdiği eşofmanı giydim. Üzerimdeki ıslak kıyafetler yüzünden yatağın üzerindeki pike ıslanmıştı. Onu kaldırmaya bile mecalim yoktu ama yine de pikeyi biraz kaldırıp yatağın ucuna sürükledim. Sonra ise yorganın altına girerek yatağın içinde büzülmüştüm.
"Dönebilirsin," diye sessizce mırıldanmamı duydu. Yatağa doğru ilerlediğini ve yan tarafıma uzandığını hissettim. Ona hiçbir şey söylemeden başımı yastıktan kaldırarak geniş göğsüne başımı koymuştum.
Kokusu burnuma dolar dolmaz daha çok uyku bastırırken saçlarımın üzerinde ufak öpücükler hissettim.
Sonra ikimiz de sessiz kaldık. Ben sabaha kadar onun kollarında hem uyudum hem ağladım. O ise hiç ara vermeden saatler boyu saçlarımı okşadı...
**
Bu aralar bölümün gelme aralığı biraz açıldı. Umarım eski hâlimize döneriz, çok amin 🥹❤️
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çıkmazı | texting
ChickLitEkin: Şimdi olanları mantıklıca açıklayacağım ve sen beni onaylayacaksın tamam mı? Nilsu: Evett ay yani tamam Ekin: Bugün alışveriş yapacağım yere geldin ve peşimden ayrılmadın. Sonra da sırada arkama geçtin? Ekin: Sonra telefon numaramı kasiyere...