Acı.
Çok fazlaydı. Dayanamadığımda küçük çığlıklarımı bıraktım. Bu ana dek, acıyı duygusal olarak hissederken, şuan beni derinde yaralayan dayanamadığım bir fiziksel acı yaşıyordum. Karnımdan kasıklarıma doğru vuruyordu. Yol boyunca küçük küçük iniltilerim ve gözyaşlarım dur durak bilmedi. Benim için endişe duyan Ammar, arabayı hiç olmayacak kadar hızlı kullanmıştı. Evliliğimizin daha günü bile dolmadan mutluluk yerine acı çekiyordum. Bebeğim neden benim canımı bu kadar fazla yakıyordu? Bilmiyordum.. İyi değil miydi? Kaybedersem, nasıl hissederim? Onunla bir bağ kurmuştum. İlkte, onu öğrendiğimde, deli gibi istememiş ve kurtulmak için yollar aramıştım. Şimdiki hislerim o kadar farklıydı ki, geceleri uyurken sığındım kişiydi o.
Ammar, beni kendisinin bildiği bir hastaneye getirmişti. Kapımı açarak kucağına alarak içeri kadar götürürken, "Buraya bakın!" Diye bağırdı. Ellerim omuzlarından tutunmuş başımı göğsüne koymuştum, küçük çığlıklarıma devam ediyordum. Belki de hayâl ettiği hiçbir şey olmamıştı. Beni birkaç önlüklü insanlar onun kucağından alıp sedyeye yatırdılar. Korkuyordum. Hem de deli gibi!.. Yabancı hissediyordum. Bedenimin taşıyamadığı bir ağrı çekiyordum. Kuvvetli ve dayanılmaz bir acı! Beni bir yere götürürlerken o da geliyordu. Elimi ona doğru uzatarak, "Beni yalnız bırakma!" Diye bağırdım. Gözyaşlarım akarken gözlerinin bana ilgili ve acıklı baktığını görebiliyordum. Bir kapı açılıp ardından kapanmak üzereyken "Ammar!!" Dediğimde o çoktan gözden kaybolmuştu. Sonrası zihnimde yer edinmedi. Boşluktaydım sanki. Her yeri beyazlıktan ibaret görüyordum. Gözlerim kapalı, sadece sesler duyuyordum..
Bebeğim.
Bebeğim.. Ne olur sana bir şey olmasın! Her an, her saniye onu hissederdim. İçimde büyürken onu dünyaya getireceğim günü sabırsızlıkla beklemiştim. Ancak belki de en mutlu olmam gereken zamanda bebeğimin canı yanıyor olacak ki, benim de canımı yakmıştı. İstemiyor muydu?..
O da annesi gibi kötülüğün farkında mıydı?..Bölük pörçük gördüğüm şeylerle dudaklarım bebeğim diye mırıldanıyordu. Zaman ne kadar geçti bilmiyordum. Bir uykudan uyanmış gibi gözlerimi yavaşça araladığımda, bir hastane odasında yattığımı gördüm. Hemen ayak ucumda oturan kişi, Ammar'dı. Yaşadıklarım aklıma gelince hemen başımı kaldırıp karnıma baktım. "Bebeğim!" Dedim sertçe. Ammar beni fark ederek yanıma geldi.
"Huzurum!".. Gözlerinin karası derin bakıyordu.
Elimi karnıma koydum. Karnımdaki şişlik duruyordu. Bebeğim duruyordu.
"O kadar korktum ki sizin için!".."Ona bir şey olmadı değil mi?" Hüzünlü bakışlarım onun derin ifadesinin bir an sessiz kaldığını gördü.
Ardından, dudaklarını diliyle ıslatarak, "Doktor birazdan bilgi verecek! Sorun yok huzurum!" Diyerek elimi tuttu. "Sakin ol!"..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUDUĞUM KORKU
ChickLitYağmurlu ve sisli bir zamanı hatırlıyordu. Ruhunun ebedî çöküşlere meğer o an da tutulacağını bilemezdi. Hiç olmayacak birinden aşk itirafı aldığı gün kaderi değişmişti. Reddettiği adamın geri dönüp pes etmeyişini görünce içini korku kapladı kadının...