...
Boynumdaki kolye hızla ve nefretle boynundan çekilerek bir kenara atılmıştı.Bedenimin ağırlığı ve acısıyla felçli bir hasta gibi kalakalmıştım. Ne hissedebiliyor, ne de bir şeyi dile getirebiliyordum. Bir şey olmuştu. Bugün, en ağır acılara tutulup öyle kötü hissetmiştim ki, bana ne olduğunu bilememiştim. Daha önce bu hâle geldiğimi hatırlamıyordum. Sızlandım. Aralık kalmış dudaklarım, bir şeyleri mırıldanmak istiyordu. Bana yaklaşan kişiyi
hissedemiyordum, fakat gördüğüm o adamın olduğundan o kadar emindim ki, kim ve benden ne istiyor bilmiyordum! Bana zarar vermek istediği kesindi. Belki de bu yüzden bu haldeydim.Hareket edemezken, anlıyor fakat karşı dahi koyamazken soğuk yerden bedenim kaldırılmıştı.
Soğukluğu en dibime kadar hissedebiliyordum.
Dudaklarımın arasından ara ara sızlanışımın sesi çıkıyordu. Bir süre sonra, uğultulu sesler arasında, "Onu getirdim." Diye bir ses duymuştum. Sonra o kadar bilinmezliğin içinde tüm duyularımı kaybetmiştim.
...Sanırım birkaç saat sonra, yine ağır ve uğultulu seslere uyanmaya çalışıyordum. Gözlerimi birkaç kez araladığımda tam bir şeyler göremeden uyku beni kendine çekiyor, tekrar kapıyordum. Vücudumun üzerinde sanki tonlarca ağırlık vardı.
Yeniden, güçlükle gözlerimi araladığımda gördüğüm karartıların yerini beyaz bir duvar almıştı. Görmeye başlamıştım! Hemen ardından ellerim ve ayaklarımı az az hareket ettirmeye başladım. Gücüm yetmezken durdum.Etrafa baktıkça yabancı bir yerde olduğumu fark ettim. Bir yatakta yatıyordum, ağır bir hasta gibi. Kolumu kaldıracak dermanım yoktu. Gözlerimi sıkıca yumdum, tekrar göğsümdeki ağır bir sızıyla açtığımda karşımda gördüğüm kişi, uykularımı kaçıran adamdan başkası değildi. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi, kalkmaya çalışırken, "Ne oldu bana!" Diye güçlükle konuşmuştum. Kalkamadım. Başım yine yastıkla buluştu. Huzursuzca mırıldanıp durdum. Canım yanıyordu. Hem de çok fazla canım yanıyordu.
"Sakin ol!" Gözlerim yaşarmaya başladı. O, bana endişe dolu bakarken, yattığım yatağın boş kısmına oturmuştu.
"Bana ne yaptın!" Sesim buğulu çıkıyordu. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla
gözlerindeki hayalkırıklığını gördüm. "Canım çok fazla yanıyor! Bana ne yaptın!" Bir an, şiddetli bir şekilde ağlamaya tutuldum. Bunu görerek derince soludu. Üzgün görünüyordu."İyi olacaksın. Merak etme. Ağır bir hastalık geçirdin. Kolay geçmez. Ağrı kesici aldın. Etki etmeye başlayacaktır. Canının yandığının farkındayım." Etrafa bakınıp, gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Ruhum, her zerrem acı içindeydi. Dedikleriyle, daha fazla bilinmezliğe sürükleniyordum. Neden burada olduğumu bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUDUĞUM KORKU
ChickLitYağmurlu ve sisli bir zamanı hatırlıyordu. Ruhunun ebedî çöküşlere meğer o an da tutulacağını bilemezdi. Hiç olmayacak birinden aşk itirafı aldığı gün kaderi değişmişti. Reddettiği adamın geri dönüp pes etmeyişini görünce içini korku kapladı kadının...